Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
@clemsapphirehood dünya üzerindeki en güzel varlık.
@joyhood e sen de abartıyorsun şimdi ama
@calumhood evet o benim
@ashtonslemonchild benim güzel sahiplerim sizi seviyorum
@lukehemmings awwww🧡🧡
@calumhood @lukehemmingsçalış senin de olsun
@lukehemmings @calumhood ne
@ashtonirwin Hayır Ashton sil şu gözyaşlarını 💦💦
@juliet gururlu bir anne gibiyim :')
Michael, Zeus'un minik bedenini kolları arasına alıp başının üstüne ufak öpücükler kondururken gelen yorumlara gülüp Instagram'dan çıktıktan sonra telefonumu yatağımın yanındaki komidine koydum. Zeus ile beraber odada dolaşırken işitilen tek ses, Michael'ın onun uykuya dalması için boynuna kondurduğu öpücük sesleriydi. Tanrım, sadece şu ses bile bana huzur veriyordu.
Zeus dakikalar sonra uykusuna daldığında Michael hayranlık dolu bir ifadeyle ona baktı. "Onu yatırıp geleceğim." diye fısıldadı uyanmaması için. Başımla onayladım ve komidinde duran, elma çayı dolu fincanı kavrayıp dudaklarıma götürdüm.
Hayalimdekinden de mükemmel bir babaydı.
İkimizin de işi vardı ancak onun ara verme süresi daha fazlaydı. Bir gününü stüdyoda geçiriyorsa akabinde gelen günlerde evde durabiliyordu mesela. Ancak ben neredeyse iki günde bir çekimlere gidiyor ve tüm günümü fotoğraf çekiminde geçirip; akşama da evde onları düzenliyordum. Geç vakitlere kadar da kaldığım için sabah geç kalkıyordum, bu yüzden de Zeus ile çok vakit geçiremiyordum. Benim yerime Michael kendi göğsümden çektirdiğim sütü içiriyor, altını değiştiriyor ve onunla olabildiğince beraber oluyordu. Benden çok onunla vakit geçirmesini kıskanmıyor değildim ancak gelecekte sıkıntı çekmesini istemiyordum.
Birkaç saniye sonra Michael çıplak göğsü ve eşofmanı ile giydiği tek şey sadece bir parça kıyafet olmasına rağmen dünya üzerinde görüp görebileceğim en muhteşem başyapıt olarak içeri adımladı. Biraz da olsa yorgun adımlarla bedenini yatağa bıraktığında kucağımdaki Southy'nin bedeninin üstünü pışpışladım. Vermek istediğim komutu anlayıp önce benim kucağımdan, daha sonra da yataktan atlayarak Michael'ın aralık bıraktığı kapıdan dışarı süzüldü. Üstümde birikmiş ufak tefek tüyleri silkeleyip bedenimi yan döndürdüm.
Michael ile göz göze gelince derin bir nefes aldım.
"Yoruldun mu?" diye sordum yumuşak, sakin bir ses tonuyla. Güneş gibi parlak olan gülümsemesi yüzüne yerleşti ve belimden kavrayarak yanına çekti. Akabinde gözlerimin üzerine ufak öpücükler kondurdu.
