Ben Arya Karahan. 17 yaşındayım. Türkiye'nin en ünlü ajansı olan 'Demirkan Ajansı'nda mankenlik yaptım. Daha sonra oyunculuk yapmaya başladım. Oyunculuk yapmak hayatımın merkezi olmuştu. Türkiye çapında çok ünlü dizilerde yer almaya başlamıştım.
Hayatım bu şekilde devam ediyordu ta ki 2 gün önce Amerika'nın en ünlü ajansı olan 'Smith Ajansı'ndan teklif alana kadar! Teklifi kabul ettik. Ailem de onay verdi. Yapılan anlaşmaya göre Demirkan Ajansı ile bağlantımı tamamen koparmayacaktım fakat en çok bağlantım Smith Ajansı ile olacaktı.
Bugün,Amerika'ya gideceğim. Orada her şey ayarlandı.Ingilizcem çok iyi olduğundan dil açısından bir sorun olmayacaktı, orada ailem benim için müstakil bir ev tuttukar. Hah,unutmadan şunu da ekleyim,ailem Türkiye'nin sayılı zenginleri arasında. Beni pek sık boğaz etmezler ya da diğer aileler gibi çok önemsemezler.
En zoru ise en yakın arkadaşım Rüya ile ayrılmak olacak,birazdan havaalanına gideceğimde Rüya ve diğer dostlarım da bana eşlik edecekler. Tabi aralarından en önemlisi Rüya'ydı. Tüm hayallerimi onunla kurdum ve gerçekleştirdim. O harika bir arkadaş!
"Aryaaa! Artık taksiye binmen gereek!" diye seslendi annem içeriden. Onlar beni uğurlamaya gelmeyecek. Şirkette işleri varmış. Ne kadar da çocuklarını önemseyen bir aile değil mi(!)
"Geliyorum annee!" diye karşılık verdim anneme. Odamın kapısına kadar yürüdüm,ardından son bir kez arkama bakıp odamı inceledim. Sonra kapıyı örttüm.
Taksiye binip havaalanına gittik. Rüya ve diğerleri gelmemişlerdi,ciddi anlamda çok üzülmüştüm. Birkaç pasaport işlemleri olsun,çanta kontrolü olsun geçirdikten sonra uçağa doğru ilerley arkamdan bizimkilerin bağırışlarını duydum ve yüzüme bir gülümseme yayıldı. Onlara doğru koştum ve sarıldık.
"Gelmeyeceksiniz sanmıştım." dedim gözlerim dolarken.
"Seni asla bırakır mıyız,şapşal! Sadece trafik gereğinden fazla sıkışıktı. Bilirsin, Istanbul'da yaşıyorsak trafiğe katlanmamız gerekiyor." dedi Rüya.
"Artık Istanbul'da yaşamayacağım maalesef,trafiğini bile özleyeceğim buranın!" dedim buruk gülümsememi takınarak.
Rüya,Tuğçe,Can,Alper hepsi ile sırayla vedalaştıktan sonra uçağa bindim. Koltuğuma oturduktan sonra kemerimi direk bağladım ve hemen kendimi uykuya bıraktım,çünkü daha fazla düşünüp üzülmek istemiyordum.
AMERIKA
Uyurken birden sıçramama sebep olan ses uçakta iniş yapıp kemerlerimizi bağlamamızı isteyen pilotun duyurusuydu. Ben zaten uyumadan önce bağlamıştım.
Inişi yaptıktan sonra uçaktan indim. Havaalanından çıktım. Hemen yolda özel şoförüm yanıma gelip arabaya beni bindirdi.Annemgil burada tüm güvencemi sağlamışlardı. En azından bu konuda rahat olabilirdim. Arabaya bindim ve o da bindi. Beni eve,evime götürüyordu.
Evde tek kalacaktım,vay be! Daha önceden tüm eşyalar eve taşındığı ve yerleştirildiği için hiçbir sorun yoktu. Kıyafetlerim bile önceden buraya gelmişti. Önceden dediğim, dün! Her şey çok ani gelişti ama yine de hiçbir sorun yoktu.
Hava çoktan kararmıştı. Bende de yol yorgunluğu yoktu çünkü zaten yol boyunca uyumuştum. En iyisi Rüya ile görüntülü konuşmaktı.Etrafı aradıktan sonra laptopumu buldum ve hemen açtım. Ardından Rüya'ya arama yaptım ve açtı.
"Rüyaaaaaa! İnanamıyorum Amerika'dayım! En yakın zamanda sende buraya gelmelisin lütfenlütfenlütfen!! Sensiz çoook sıkıcı olacak." dedim hemen.
"Arya önce bir nefes al istersen" dedi Rüya gülerek.
"Heyecanlandım ne yapayım?" dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN MAVİSİ (Dylan Sprayberry FanFic)
FanfictionBir insanın hayatında birçok mavi olur. Deniz,gökyüzü mavisidir kiminin hayranlığı. Kimininki ise mavi bir tişört hayranlığıdır belki de. Benimki hangisi mi? Ben o masmavi gözleri gördüğüm an anlamıştım, o gözler HAYATIMIN MAVİSİ olacaktı.