Bu sefer alarmın sesiyle uyanmadım.Saate baktığımda 6.59'du. Birkaç saniye sonra 7.00 oldu ve alarm çalmaya başladı. Anında alarmı kapattım. Yataktan kalktım ve hazırlanmak için harekete geçtim.
Şort ve düz bir tişört giydim, saçımı dağınık olarak ördüm ve yana attım. Makyaj yapma gereği duymadım,zaten setteki makyaj odasında hazırlanıyorum. Aşağı inip dolaptan Nesquik çıkardım ve kaseye koydum. Üstüne süt ilave edip hunharca yemeye başladım. O değilde,cidden acıkmışım ben. Nesquik'i bitirdikten sonra tezgaha koydum.
Aniden ağzım kurudu ve bardak alıp suyu doldurdum. Ben içmeye devam ederken aklıma gelen şeyle tüm suyu ağzımdan püskürttüm. Sonra ben suyu püskürtürken suyun birazı boğazıma kaçınca öksürmeye başladım,öksürürken yerimde zıplayıp kendi sırtıma vurmaya çalışırken de ayak serçe parmağımı dolabın köşesine vurdum ve o sırada yerdeki suya basmamla da yere yapışmam bir oldu. Hayır yani tüm sakarlıklar beni buluyor anlayamadım.
Hepinizin merak ettiği şey,aklıma ne geldiği. Bugünkü çekimlerde zor anlar yaşayacağım. Evet,ne olacağını doğru tahmin ettiniz. Dylan ile öpüşme sahnem var! Bu aklıma gelince az önceki talihsiz olayları yaşadım işte. Suyu püskürtmemle başlayan talihsiz olaylar.Ben ilk öpücüğümü bir rol uğruna kaybetmek istemiyorum. Bu kişi Dylan olsa bile. Bu yüzden aklımda bir çözüm var. Planım var yani.
Yukarı çıkıp dişimi de fırçaladım ve yanıma çantamı alıp evden çıktım. Taksiye binip sete doğru gitmeye başlamıştım. Planladığım şey kesin işe yarar, %100 işe yarar.
***
"Jeff,lütfen! Bak cidden bu çok önemli benim için." diyerek yalvarmaya devam ediyordum. Sete geleli 10 dk olmuştur ama ben hala Jeff'i ikna etmeye çalışıyorum.Az sonra sahne çekimleri yapılacaktı ve ben hala dublör kullanmak için Jeff'i ikna edememiştim. Evet,planım benim yerime dublör oynatmaktı.
"Arya,sen bir oyuncusun. Bu tür şeyleri göze almalısın."
"Jeff,ama bu benim için çok önemli bir mesele,anlamıyorsun." dedim. Jeff dediğime rağmen hala cevap vermeyince konuşmaya devam ettim. "Benim için önemi büyük bir şey.Bak gerçekten şu malum sahnede dublör kullanmak harika bir fikir kabul et!" diye çıkıştığım anda arkadan bir ses geldi.
"Merhaba Jeff,merhaba Arya." Kafamı yana çevirdiğimde Dylan'ı gördüm. Nedense mutsuz görünüyordu. Umarım deminki konuşmayı duymamıştır.
"Arya,gerçekten beni öpmekten rahatsız olacaksan başka şeyler ayarlarız." dedi. Duymuş.
"Y-yanii b-ben şey seni ö-öpmekk istemediğimden d-değil yani dudakladın g-gayet öpülesi görünüyor a-ama yani ben şey seni ö-öpmeyi tabiki i-isterim ama yani ş-şey." kekeleyerek söylediğim şeyi sonradan idrak ettim ve konuşmayı kestim. Donuk donuk baktım birkaç saniye. Sonra elimi alnıma vurdum. Ortaya baya yüksek bir ses çıktı. Dylan ise gülmemek için dudaklarını birbirine bastırıyordu. Bir kez daha boş boğazıma lanet ettim.
"Bu sahne çekilecek,o kadar.Kendinizi hazırlamanız için 5 dakikanız var! Ağzınıza naneli şeker atabilirsiniz. Tyler'da var." dedi eliyle Tyler'ı gösterirken. Tyler'a baktığımızda elindeki şeker kabını bize sırıtarak salladı,sonra içinden şeker alıp ağzına attı. Sonraysa eliyle öpüşüyormuş gibi yapmaya başladı. Bende sinirle başımı çevirdim. Cidden çok ama çok garip hissediyordum.
"Allah'ım canımı al da kurtulayım ya,çok kötü hissediyorum bak bence şu an tam ölmem gereken bir zaman. Azrail gelsinde alsın canımıı." dedim. Tam o sırada simsiyah giyinmiş birisi,kafasına da şapkayı geçirmiş. Oha! Kesin Azrail geldi. Allah'ım çok sağol.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN MAVİSİ (Dylan Sprayberry FanFic)
FanfictionBir insanın hayatında birçok mavi olur. Deniz,gökyüzü mavisidir kiminin hayranlığı. Kimininki ise mavi bir tişört hayranlığıdır belki de. Benimki hangisi mi? Ben o masmavi gözleri gördüğüm an anlamıştım, o gözler HAYATIMIN MAVİSİ olacaktı.