Dün gerçekten çok eğlenceli geçmişti. Dylan ve Tyler'ın komik halleri,havuza düşmem,oyun alanında oynamamız. Hepsi mükemmeldi. Teen Wolf ekibi ile gerçekten iyi anlaşıyorum. Hepsini de seviyorum. Ama Türkiye'dekileri o kadar özledim ki. Üstelik hep onlar beni aradı,ben Rüya dışında diğerleriyle pek ilgilenemedim. En iyisi bugün onları aramam. Zaten 3 gün boyunca çekimler olmayacak. Çünkü çekim için yeni bir yer tasarlanıyor ve ancak 3 güne hazır olur. Jeff de bunu fırsat bilip 3 günlüğüne tatil ilan etti. Benim de dün haberim oldu,hepimize mesaj bıraktı.
Yatağımdan kalktım ve üstümü değiştirmeme gerek duymadan yüzümü yıkadım. Saçımı da topuz yaptım. Saat 7'ydi. Erken kalkmaya alışmışım.Bugünü evde geçirmeyi planlıyordum. Telefonumu da elime alıp aşağı kata indim. Whatsapp grubumuza mesaj attım. Mesajda buluşmalarını ve hep birlikte görüntülü konuşmamızı rica ettim. Aradan 25 dakika geçtikten sonra laptopa çağrı geldi. Hemen açtım. Rüya,Can,Tuğçe,Alper hepsini gördüm. Aynı anda hepsi konuşmaya başladılar.
"Aryaa seni çok özlediik"
"Bende sizi çok özledim" dedim titreyen sesimle. Ailemden göremediğim sevgiyi onlardan gördüm. Hepsi değerliler,hemde çok.
"Ne zaman Türkiye'yi ziyarete geleceksin?" diye sordu Alper.
"3 gün boyunca çekim olmayacak ama ben tatil ilan ettim kendime. Evde dinlenmeye çalışacağım çünkü çok yoruldum. Keşke siz gelseniz. Sizi gerçekten çok özledim şapşallar!" dedim.
"Bizde seni,şimdi kapatmamız lazım baybaay" dedi ve ekranı kapattı Rüya. Ben ne olduğunu anlamadan böyle yapması bozmuştu beni. Hiç hoş değildi. Belli ki bir işleri var diyerek aklımdaki soru işaretlerini yok etmeye çalıştım. Sonra televizyon izlemeye başladım. Bir süre sonrada gözlerim ağırlaşmaya başladı.Ne kadar çok uykum geliyordu benim! Bende yapacak bir şey olmadığı için kendimi uykuya teslim ettim.
Kulağımda zilin sesi yankılanmaya başlamıştı. Hemde aralıksız basılıyordu. Bir an çok korktum,kim gelebilirdi ki? Ayağa kalktım ve kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda gördüğüm karşısında şok oldum!! Bizim grup buradaydı,inanamıyorum. Hemen çığlık atarak üstlerine atladım ve sarıldım.
"Size inanamıyoruuuuuummmmmmm!!!!!" diye şiddetle bağırdım. Bir yandan da mutluluk gözyaşlarım dökülüyordu.
"Ağlamasana koca bebek,salya sümük hiç çekemem seni.Böyle yapacaksan giderim bak." dedi Can.
"Gitmeye kalkarsanız sizi öldürürüm! Ya bu arada Tuğçe'yi göremedim ben? O sonradan mı gelecek?" diye sordum.
"Onun öğrenci değişim programı vardı. O yüzden Almanya'ya gitti. Buraya gelemedi. Ama seni çok özlediğini falan söyledi ve özür diliyor" diye açıklamada bulundu Rüya. Başımı salladım.
"İçeri geçmek ister misiniz artık?" dedim sabırsızlıkla. Can beni ittirip içeri girdi. Hala aynı gıcıklıkta bu çocuk ama onu çok seviyorum.
Hepsi koltuklara geçip yayıldı. Bende Alper'in bacağına başımı koydum ve ayaklarımı koltuktan sarkıttım. Alper'de saçımı okşamaya başladı. Can ve Alper kardeşimiz gibi. Sevgili olmak gibi bir ihtimal yok,şimdiden söyleyim.
1-2 saat hasret giderdik. Evdeki abur cuburları yedik. Film izledik. Onlara da zorla pijamalarını giydirdim rahat olsunlar hem pijama partisi gibi olsun diye.Sonra ise evdeki müzik sistemini kurduk ve gürültülü müziği açtık. Önce Feelin' Myself çaldı. Koltuklara çıkarak,elimizdeki kumandaları mikrofon gibi yaparak şarkıyı bağıra bağıra söyledik. Sonra Shot Me Down açtık. Saçma sapan hareketlerle yerimizde zıplayıp durduk. Şarkı gittikçe temposunu arttırırken ben iyice saçmalamaya başlamıştım. Rüya da bana ayak uyduruyordu elbette.
Tam o sırada kafamı yan tarafa çevirmemle olduğum yerde kalmam bir oldu. O an utançtan yerin dibine girmek istedim. Can kapıyı açmış bir şekilde duruyor,Dylan (Sprayberry),Holland,Shelley,Tyler ve Dylan (O'Brien) kahkahalara boğulmuş bir şekilde gülüyorlardı. Ne yani? Az önceki dansımı görmüşlerdi ve ben hala yerin dibine geçmek için bekliyordum. Alper'e müziği kapatması için işaret verdim ve kapattı.
"M-merhaba. İçeri..gelsenize" dedim utangaç tavrımla. Çünkü gerçekten çok utanıyordum. İçeri geçtiler ve koltuklara oturdular.
"Aslında biz seni yalnız sanıyorduk,Jeff tek kaldığını söylemişti. Biz de seni yalnız bırakmayalım demiştik." diye konuştu Shelley.
"Arkadaşlarım da bana sürpriz yaptılar,benimde haberim yoktu. Bugün geldiler." dedim. Gözlerine bakmıyordum hepsinin.
"Belli ki çok eğleniyordun,o dansın neydi öyle?! Cidden,çok havalıydı kızım!" dedi Tyler ve hepsi kıkırdadı. Hatta Rüya bile. Bende yandaki yastığı aldım ve suratımı kapattım. Cidden çok ama çoook utanıyordum. Kıkırtıları daha da arttı. Dylan bile gördü ya! En çok ona üzülüyorum. Oooff hayat ooff. Tam mutluluktan ölecektim,anı bozdun şimdi utancımdan öleceğim.
Her zamanki gibi kısa,ama umarım beğenmişsinizdir. Dylan ile tek bölümler artık gelmeye başlar sanıyorum. Vote ve yorum sınırı koymuyorum ama okuyup da geçmeyin,emeğe saygı en azından okuyorsanız vote da verin. Teşekkürler. Saat tam olarak gecenin 4'ü ama ben bu bölümü yazmak için uyumamıştım. Çok uykum vaar. Neden son kısmı yazdım bilmiyorum dertleşelim diye falan ahdhddg şaka yapıyorum. Neyse çok uzattım.
Ha bu arada Dylan O'Brien ve Dylan Sprayberry hikayede çok karışabiliyor. Bu yüzden Dylan O'Brien'dan sadece O'Brien yazarak bahsedeceğim. Siz anlarsınız. Dylan yazdığımdaysa Sprayberry'den bahsetmiş olacağım. Parantez yapıp uzatmaktan üşendiğim için artık böyle yapacağım. Her neyse. İlk defa bu kadar uzun bir açıklama yaptım. Bugün tarihe geçsin! Neyse. Cidden çok konuştum. Bir sonraki bölümde görüşürüüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMIN MAVİSİ (Dylan Sprayberry FanFic)
FanfictionBir insanın hayatında birçok mavi olur. Deniz,gökyüzü mavisidir kiminin hayranlığı. Kimininki ise mavi bir tişört hayranlığıdır belki de. Benimki hangisi mi? Ben o masmavi gözleri gördüğüm an anlamıştım, o gözler HAYATIMIN MAVİSİ olacaktı.