Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. İşte özgürdüm. Bu yolda verdiğim emeklerim buruk bir tebessüm salarken derin bir nefes aldım ve hızla yürümeye başladım. Kimse beni kısıtlayamazdı! Hayatım benim iznim olmadan başka yollara sapamazdı,buna izin vermezdim ve vermemiştim. Özgürlüğün o vazgeçilmez tadı güzeldi ve ben özgürlüğüne düşkün biriydim.Annemin beni sevmemesi,kardeşlerimin benden nefret etmesi,kendisini babam sanan o aptal herifin beni kendi çıkarları uğruna harcamasına ve bana 3 yıldır aşık olduğunu söyleyen Onur umrumda değildi.
Çevremde kim varsa bir şekilde hayatıma karışmaya çalışıyordu üstelik benim iyiliğim için değildi! Herkes kendi hayatını düşünüyordu,annem bile beni düşünmezdi. Otoriter zengin kocası ve sosyete hayatı onun için herşeyden önemliydi.
Tuna Yener yani annemin kocası çok kuralcı biriydi. Benim kurallarımın aksine. Otoriter olması onu iş hayatında da başarılı olmasını sağlamıştı. İşletme okumamı istiyordu. Bunun yanı sıra cesaretimin de farkındaydı. Medya da saygın,başarılı ve iyi bir iş adamı olarak tanınıyordu fakat yasadışı işlerle ilgilendiğini de biliyordum. Beni tüm bu işlerine alet etmek istiyordu. Benim istediğim yaşantı bu değildi ben sınır denilen saçma şeylerle yaşayamazdım.
Beni sürekli zorluyordu,onun istediği gibi işletme okumayıp konservatuvar okuduğum için beni eve almayacağını söylemişti. İlk zamanlarda bu durum çok zor olmuştu fakat sonradan alışmıştım. Kendi ayaklarım üzerinde durabilmek,kimseye minnet etmediğimi bilmek özgür olduğumu kanıtlamıştı o zamanlar bana. Bir süre sonra tekrar o eve dönmek zorunda kalmıştım nedeni ise yine Tuna Amcaydı.
Bir gece evime silahlı saldırı düzenlenmişti ve annem benim için çok endişelenmişti(!). Tuna Amcanın karanlık işleri yüzünden evime yapılan silahlı saldırı o eve tekrar dönmeme neden olmuştu ve hapis hayatım kaldığı yerden yine devam etmişti. 2 kardeşim vardı. Onlar beni ablaları olarak görmüyor olsalarda ben onları seviyordum. Benden 2 yaş küçük olan kız kardeşim Bengü ve liseye yeni başlayan kız kardeşim Bensu annem ve babaları sayesinde beni sevmiyorlardı. Bengü tam anlamıyla babasının kızıydı ve benden hiç haz etmezdi. Daha çok beni kıskanırdı.Ondan daha güzeldim cesaretliydim ve daha zekiydim. İşte bu yüzden Tuna Yener işleri için beni seçmişti. Bengü de bunu biliyordu ve bu yüzden beni sevmiyordu. Bensu ablasının ve babasının tutumuna göre hareket ediyordu fakat o evde sadece onunla anlaşıyordum. Bengü'nün benden nefret etmesindeki en büyük sebep Onurdu.
Onur,3 yıldır beni sevdiğini söyleyen ahmağın tekiydi. İzmir de yatmadığı,asılmadığı kız kalmamıştı. Buna rağmen saplantılı gibi benden vazgeçmiyordu.Bengü Onur'u sevdiğini açıkça belli ediyordu fakat Onur ona yüz vermiyordu. Aksine ondan nefret ettiğini söylerdi. Bu yüzden kardeşim bana düşman olmuştu.
Bu sorunların hiçbiri benim hayata bu denli küskün olmamı elbette sağlamazdı asıl üzüldüğüm konu babamın olmayışıydı. Babam, ben 10 yaşındayken birdenbire ortadan kaybolmuştu.Kaybolduktan kısa bir süre sonra annem elimi tutarak Tuna Amcanın yanına götürmüştü. 'İşte bu senin yeni baban' demişti ve biz ondan sonra o evde yaşamaya başlamıştık.
Annem babamı hiç sevmemişti. Babama ihanet etmişti. Ben hala babamın geleceğine inanıyordum çünkü o bana söz vermişti. Seni asla bırakmam diye söz vermişti.
10 yaşıma kadar çok güzel bir hayatım vardı. Babam beni çok severdi annemden daha çok ilgilenirdi benimle babamın hep yanımda olacağına inanırdım.
O hep yanımdaydı hemen sol tarafımda fakat bu belirsizlik beni mahvediyordu. Babasının prensesi bundan 10 yıl önce kadar eline diken battığında bile ağlayan küçük Dila şimdilerde kimsenin umurunda değildi. Bu canımı acıtsa da gerçekti.