"Nereden çıktı bu sınıf değiştirme ya, ne güzel oturuyorduk." yakınan Ayça'ya bakıp sırıttım. Elimdeki defteri çantama koyup, toparlandım.
"Hoca Cuma günü okulda olmayacakmış, ders aksamasın diye o gün dersi olan sınıfları bugünkülerle birleştiriyormuş. Bu sınıfa da sığmayacağımız için okulun en büyük sınıfına geçiyoruz." okulun istihbarat müdürü Duygu gerekli açıklamayı yaptığında kaşlarımı çatıp, ona baktım.
"Hangi sınıfla birleştirmiş bizi?" dışımdan her ne kadar belli etmemeye çalışsam da, içimde kopan fırtınaları ben bilirdim.
"12-B" derin bir nefes aldım. Ne bahtsız bir kızdım ben ya!
Açık olan saçlarımı bileğimdeki tokayla tepeden bir topuz yaptım. Sweat şokundan sonra, saçlarımı da ortaya seremezdim.
Hızla çantamı alıp, kızlarla beraber sınıftan çıkıp, diğer sınıfa doğru ilerlemeye başladım.
Sınıfa girdiğimizde son birkaç boş sıra kalmıştı. Kapı kenardındaki sıralardan en arkadakinin bir önüne oturduk, Ayça ile. Duygu da bir ön sırada oturan İrem'in yanına geçmişti.
Biraz sonra kapıdan giren Anıl'la birlikte oturduğum yerde gerilmiştim. Gözlerini sınıfta gezdirdi, gözgöze geldiğimizde sırıttı ve bana doğru yürümeye başladı. Hemen başımı çevirip, Ayça'yla ilgilenmeye başladım. Arkadaşıyla beraber arkamızdaki sıraya oturdular.
"Şiir ödevini yaptın mı?" Ayça, bu soruyu sorduğuna göre kesinlikle yapmamıştı.
"Anladığım kadarıyla sen yapmadın?" dedim emin olmak için. Derin bir nefes verdi.
"Teknik olarak yapmamış sayılmam. Hoca en sevdiğiniz şiiri getirin demişti. Ben şiir sevmem ki." gözlerimi devirdim.
"Sence hoca bunu yer mi?" dedim umutsuzluğunu vurgulayarak. Yavru köpek gibi bana baktı.
"Yemez mi?" başımı salladım,
"Yemez."
Hocanın sınıfa gelmesiyle muhabbeti kesmek zorunda kaldık.
Hoca sınıftan bir kaç kişiye şiirini okuttu. Çok güzel şiirler vardı içlerinde.
Hocayla göz göze geldiğimizde kendime lanet ettim.
"Yağmur, hadi sen oku." istemeye istemeye defterimin şiiri yazdığım sayfasını açtım ve şiiri okumaya başadım.
"uzaktan seviyorum seni
kokunu alamadan,
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorumöyle uzaktan seviyorum seni
elini tutmadan
yüreğine dokunmadan
gözlerinde dalıp dalıp gitmeden
şu üç günlük sevdalara inat
serserice değil adam gibi seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni
yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
en çılgın kahkahalarına ortak olmadan
en sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan
öyle uzaktan seviyorum seni
kırmadan
dökmeden
parçalamadan
üzmeden
ağlatmadan uzaktan seviyorum
öyle uzaktan seviyorum seni;
sana söylemek istediğim her kelimeyi
dilimde parçalayarak seviyorum
damla damla dökülürken kelimelerim
masum beyaz bir kağıtta seviyorum"Bitirdiğimde derin bir nefes alıp, arkama yaslandım. Arkamdan birinin saçlarıma dokunduğunu hissedip, hızla arkamı döndüm. Ama artık çok geçti. Saçlarım salınmış, hızlı dönüşüm sayesinde bir yelpaze gibi etrafımı sarmıştı. Yüzüme yapışan bir kaç tutam saçın arkasından Anıl'a kaşlarımı çatarak baktım.
"Saçların yakından daha güzelmiş."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi - Texting
Ficção Adolescente|Tamamlandı| Anıl: Başka ne biliyorsun? Anonim: Sandiviçlerinin kenarlarını hep kestiğini ve ortasını yediğini, Anonim: Gömleklerinin düğmelerini asla ilk seferde doğru ilikleyemediğini, Anonim: Üzümlü kek mideni bulandırdığı halde, biri ikram ett...