"Ne?" dedim anlamazlığa vurarak.
"Ne dediğimi gayet iyi biliyorsun." dedi elini uzatıp yüzümü kapatan saçları çekerken. Hışımla başımı geriye doğru çektim.
"Şuan bildiğim tek şey; saçmaladığın." diye son direnişlerimi gösteriyordum. Umarım başarabilirdim.
"Birisi gerçekten iyi oyuncuymuş." Allah'ım resmen anlamıştı benim olduğumu. Diren Yağmur, diren!
"Ailen seni okula gönderirken, alt yazı eklemeyi mi unuttu? Cidden anlamıyorum çünkü?" güldü bu dediğime.
Vicdansızın evladı ne de güzel gülüyordu öyle.
Daha fazla dayanamayacağımı anlayınca, başımı önüme çevirip, saçlarımı topladım. Hemen ardından ellerini yine saçlarıma atıp, tokayı çıkardı ve saçlarımı tekrar özgürlüğüne kavuşturdu. Sinirle yine ona döndüm.
"Saçlarıma dokunmaktan vazgeç!" sırıtıyordu bir de pişmiş kelle gibi.
"Böyle kalmasına izin verirsen dokunmam."
"Sana ne ya benim saçlarımdan?" omuzlarını silkip dudağını büktü.
"Çünkü canım onları böyle görmek istiyor." sinirle soludum.
"Her neyse, lütfen beni rahatsız etme." diye tekrar önüme döndüm. Başımı yere soğru eğip saçlarımın yüzümü kapatmasına izin verdim ve kocaman gülümsedim. O sırada telefonum titredi. Hocaya çaktırmamaya çalışıp, sıranın altından gelen nesaja baktım.
Anonim: Sonra öyle bir güldün ki, Dünya'ya geliş amacımın yaşamın boyunca gülüşünü seyretmek, ölünce de gamzene gömülmek olduğunu anladım.
Anonim: Ama neden o çocuğa seni güldürebildiği için minnettar olamıyorum?
Anonim: Neden saçlarına dokunan parmaklarındaki herbir hücreyi teker teker katletmek istiyorum?
Yağmur: Kimsin sen?
Anonim: Önemli değil,
Anonim: Herhangi birisi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi - Texting
Teen Fiction|Tamamlandı| Anıl: Başka ne biliyorsun? Anonim: Sandiviçlerinin kenarlarını hep kestiğini ve ortasını yediğini, Anonim: Gömleklerinin düğmelerini asla ilk seferde doğru ilikleyemediğini, Anonim: Üzümlü kek mideni bulandırdığı halde, biri ikram ett...