Hayat ne kadar da renksizdi böyle. Sanki bütün renkleri gökkuşağı çalmıştı. Kaşlarımı çatıp başımı havaya kaldırdım.
"Ne oldu kız, dereceyi mi tutturamamış?" başımı yanımdaki Ayça'ya çevirdim.
"Kim?"
"Hava." dedi alayla. Kaşlarımı çatıp yüzüne bakmaya devam ettim.
"Öyle bir bakıyorsun ki, sanki istediğin sıcaklığı tutturamamış da hesap soruyorsun." gözlerimi devirdim. Biri şu kıza espri kalitesini yükseltmesi gerektiğini söyleyebilir mi?
"Çok konuşma da kalk, ders zili çaldı." ben ayaklanıp okula doğru yürümeye başladım. O da koşarak peşimden geldi ve beni geçerek okula girdi. Gülümsedim bu haline.
Girmek için açacağım kapı, içeriden aniden açılınca, her ne kadar hızlı hareket etmeye çalışsam da başıma çarpmıştı. Gözlerimi sımsıkı kapatıp, ağrıyan yeri ovuşturmaya başladım. Bileğime sarılan el, elimi başımdan çekince, gözlerimi açıp bana çarpan denyoya baktım.
Anıl!
Koyu renk gözlerini ikinci kez bu kadar yakından görüyordum. Başımın ağrısını falan unutmuştum. Tek bir titreşimini bile kaçırmak istemeksizin gözlerine bakıyordum. Sürekli top koşturan birine göre ter yarine inanılmaz ferah bir kokusu vardı. Hadi ama, diğer basketçilerin böyle kokmadığına emindim.
Kasten mi yapıyorsun be adam?
"İyi misin?" ilk önce ne dediğini idrak edemedim. Daha sonra fark ettiğimde başımı onaylarcasına sallayıp, bir adım geri çekildim. Bileğimi de elinden kurtarmıştım. Ona bu kadar yakın olmam doğru değildi, sevgilisi vardı sonuçta.
Bu defa o gözlerini dikmiş gözlerime bakıyordu. Elini yavaşça uzattı ve alnımdaki bir noktayı ovuşturdu. Tahminimce az önce çarptığım kısımdı, ve kızarmıştı. Ama hiçbir şey hissetmiyordum.
Başımı hafifçe yana doğru çevirdiğimde, eli yanağıma sürtünerek düştü.
"Üzgünüm." dedi mahcubiyet dolu sesiyle.
Kıyamadım.
"Sorun değil, kapıya dikkat etmiyordum." dedim kendini suçlamasını daha fazla istemezken.
Elini yavaşça uzatıp, karışan kahküllerimi düzeltti. Daha fazla orada durmak istemediğimden, hızlıca kapıyı açıp içeriye yöneldim.
"Sweatin güzelmiş." arkamdan sesini duyduğumda okulun içine girmiş ama kapının hemen yanında durmuştum. Kendimi baştan aşağı süzdüğümde, sabah rastgele giydiğim sweatin, malum gri sweat olması kaderin bana 'sen bu şansla fazla yaşadın' deme şekliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi - Texting
Teen Fiction|Tamamlandı| Anıl: Başka ne biliyorsun? Anonim: Sandiviçlerinin kenarlarını hep kestiğini ve ortasını yediğini, Anonim: Gömleklerinin düğmelerini asla ilk seferde doğru ilikleyemediğini, Anonim: Üzümlü kek mideni bulandırdığı halde, biri ikram ett...