Yavaş yavaş otobüse doğru ilerlerken yine dalgınlığım üzerimdeydi.
Senden hoşlanmıyorum!
Tamam, bunu ben istemiştim. En iyiysi buydu.
Ah! Kimi kandırıyordum ben?! Bal gibi de böylesi çok kötü oldu. Önceden yazdığı her şeye salak gibi sırıtıyordum, ama şimdi dokunsalar ağlayacaktım.
Otobüse doluştuğumuzda, ben Ayça'nın, Duygu da arkamıza, İrem'in yanına oturmuştu. Başımı cama yaslayıp kulaklıklarımı taktım.
Basketbol maçı rakip takımın okulunda yapılacaktı, bizim okulda takıma destek için bizi götürüyordu.
Okula gelir gelmez spor salonuna geçtik ve tribünlere sırayla oturduk.
Takım sahaya çıkınca herkesten alkış koptu ama ben hareket bile etmedim. Sadece gözlerimi ona dikmiş boş boş bakıyordum.
Maç kıyasıya bir rekabetle ilerliyordu. Bir onlar öndeydi, bir biz. Maçın son saniyelerinde Anıl üçlük atış yaptı ve bu sayede bizim takım öne geçti. Sonrasında da maç bitti. Kazanmıştık. Ama ben niye yenilen takımın taraftarı gibi hissediyordum kendimi?
Bizim okul sahaya doluşurken gözüm onu arıyordu. Bulduğunda keşke aramasaydım dediğim bir haldeydim.
Onların sıfındaki Selin boynuna sarılmış, o ise sıkıca sarmıştı onu.
Elimi telefona götürüp fotoğraflarını çektim.
Anonim: Tebrik ederim, iyi bir maçtı.
Anonim: Ve yalan söyledim, önceki sefer anlamamıştım.
Anonim: Fotoğraf*
Anonim: Ama şimdi anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi - Texting
Teen Fiction|Tamamlandı| Anıl: Başka ne biliyorsun? Anonim: Sandiviçlerinin kenarlarını hep kestiğini ve ortasını yediğini, Anonim: Gömleklerinin düğmelerini asla ilk seferde doğru ilikleyemediğini, Anonim: Üzümlü kek mideni bulandırdığı halde, biri ikram ett...