Alarmı kapatıp, yataktan kalktım ama hâlâ bitkindim. Hem de fazlasıyla. Hızlıca banyoya gidip dişlerimi fırçaladım. Ve üzerimi değiştirmek için dolabın önüne geçtim.
Son zamanlarda kaybettiğim kilolarımın belli olmaması için evdeyken sürekli bol şeyler giyiyordum, ama iş okul üniformasına gelince bütün foyam ortaya çıkıyordu, sanırım.
Anneannemin hastalığını benden saklamışlardı. İki hafta önce öğrenmiştim, ve o günden beri de doğru düzgün bir şey yiyip içmiyordum.
Zaten anneannem de 3 gün önce vefat etmişti. Anıl haklıydı, ölümün fısıltısını ilk defa o gün duymuştum ve bu, bana aslında kaybedecek hiçbir şeyimin olmadığını göstermişti.
Ölünce bütün acılar diner, bütün utançlar biterdi.
Okula geldiğimde, doğruca kütüphaneye geçtim. Okulun ilk saatleri olduğu için boş oluyordu genelde. Şarkı provamı yapabileceğim tek yer de burasıydı. Bizim de ilk iki dersimiz boş olduğundan burada rahatlıkla çalışabilirdim.
Elimdeki kağıtlarda bir kaç şarkının sözleri vardı. En üstte yazılı olan şarkının sözlerine son bir kez göz gezdirip, kağıdı rulo haline getirdim ve gözlerimi kapatarak şarkıyı söylemeye başladım.
Çarptığım bir bedenle geriye doğru sendelerken, elimdeki kağıtlar yere düştü. Gözlerimi yere düşen kağıttan alıp beni tutana çevirdiğimde, şanslı mı, yoksa şanssız mı olduğuma karar verememiştim. Durabileceğime emin olduktan sonra beni bırakıp yerdeki, kağıtlara uzandı.
"Vazgeç gönül, ha? Güzel şarkı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Birisi - Texting
Teen Fiction|Tamamlandı| Anıl: Başka ne biliyorsun? Anonim: Sandiviçlerinin kenarlarını hep kestiğini ve ortasını yediğini, Anonim: Gömleklerinin düğmelerini asla ilk seferde doğru ilikleyemediğini, Anonim: Üzümlü kek mideni bulandırdığı halde, biri ikram ett...