Emrah, çok zengin bir ailenin büyük oğluydu. Babası Ali ünlü bir tekstil firması olan DEMİR'in sahibiydi. Annesi Melike ünlü bir modacıydı. Birde kardeşi İrem vardı lise birinci sınıfa yeni başlamıştı o da abisi gibi kolejde okuyordu. Emrah ise lise son sınıftaydı. Kolejde tanınan biriydi. Oldukça yakışıklı esmer ve keskin yüz hatlarına sahipti. Herkes ona hayrandı ama o kimseyi beğenmiyordu. Ailesi Emrah'ın ilerde işin başına geçmesini istiyordu. Emrah ise çocukluğundan beri hayalini kurduğu mimarlığı istiyordu. Bu yüzden ailesiyle sürekli bir çatışma içerisindeydi. Son zamanlarda bu çatışmalar artınca ailesine karşı kendini oldukça yabancı hissediyordu. Bu kocaman şehirden bir an önce kaçıp kendine yeni bir hayat kurmak istiyordu.
Bu yeni hayatında ona kimsenin karışmaması için gideceği şehirlerdeki iş ilanlarına bakıyordu. Tek isteği kimseye bağlı kalmadan, kimseye boyun eğmeden, ailesinden para almadan üniversite okumaktı. Başarabilecek miydi? Bu sorunun cevabını kendide bilmiyordu. Bir hayali daha vardı. Bu zamana kadar kimseye yüz vermeyen Emrah aşık olmak istiyordu. Öyle 3 5 ay sürenlerden değil, deli gibi aşık olmak bu duyguyu bir ömür tatmak istiyordu. Kendine bile itiraf edemiyordu ama yine kaybetmekten korkuyordu.
Bundan 2 yıl önce her şey çok güzel ilerliyordu. Emrah Elif'e çocukluğundan beri aşıktı ama bir türlü açılamıyordu. Elif'te Emrah'a aşıktı ama açılamıyordu ya beni reddederse diye. İkiside böyle çekinerek arkadaşlıklarını sürdürüyordu o gün gelene kadar... Emrah Nisan ayının 15 inde açılmaya karar verdi. Bu günü seçmesinin özel bir nedeni vardı, Elif ve Emrah 15 yıldır arkadaştılar o yüzden bu tarihi seçmişti. Emrah Elif'e mesaj attı:
-Elif merhaba.
+Merhaba Emrah.
-Müsaitsen seni her zaman buluştuğumuz parkta bekliyorum. Gelir misin?
+10 dakikaya oradayım.Görüşürüz.
Emrah beklemeye başladı. 10 dakika bekledi gelen yok. 20 dakika oldu gelen yok. Yarım saatin sonunda dayanamadı Elif'i aradı. Çalıyor,çalıyor ama açan yok 10 kere aradı ama açan yoktu. Emrah çok merak etmişti. Hemen Elifin annesi Betül'ü aradı:
-Betül teyze merhaba Elif'le buluşacaktık ama hala gelmedi, aradım açmadı. Elif yanınızdaysa telefona verebilir misiniz?
+Emrah oğlum Elif'e araba çarpmış evin önünde hastanaye götürüyoruz şimdi.
-Ne... Ne arabası... Ne çarpması... Bet...Bet...Betül teyze...
+Emrah sakin ol biz hastaneye gidiyoruz..
Emrah olduğu yerden kalkamadı. Kendini toparlayınca hemen hastanaye koştu. Ama gittiğinde her şey için çok geçti. Elifi komaya almışlardı ve bir solunum ünitesine bağlı olarak yaşıyordu. Beyin ölümü gerçekleşmişti. Emrah Elifin yanına girdi:
-Ne olur aç gözlerini...
-Ben... Ben daha sana doyamadım ki...
-Beni bıraktığı gitme Elifim...
-GİTME...
Ailesi Elifin organlarını bağışlamaya karar vermişti. Elifleri ölmüştü ama başka Elifler yaşasın diye organlarını bağışlamak istediler.
3 gün sonra cenaze namazı kılındı Elifin. Emrah o günden beri kendini toparlayamamıştı. Hayat ona en büyük kazığı atmıştı. Biricik Elifini doyamadan aldılar elinden. Bir süre psikolojik tedavi gördü Emrah. Yeniden hayata tutunmak istiyordu. Bu yüzden bu şehirden kaçıp gitmek istiyordu. Bunun için çok çalışıyordu. Üniversite sınavına az kalmıştı. Kendini herkesten soyutlayarak kendini derslere vermişti. Hayallerini Elifsiz gerçekleştirecek olmak ona acı veriyordu ama başka çaresi yoktu.
Yeniden aşık olmayı başarabilecek miydi bu seferde olmazsa tamamen hayattan kopardı bir yıkımı daha kaldıramazdı. Kendinden emin değildi ama istiyordu.
Emrah hayatın ona getireceklerinden habersiz bir şekilde sürekli çalışıyordu. Acaba ilerideki hayatını bilse bu kadar çok çalışır mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yarım Kalan Hayaller
RomanceHayatın onlara getirdiğinden habersiz bir şeyleri başarmak için uğraşan Emrah ve Züleyha bu sefer hayata karşı direnebilecek miydi? Yoksa yine pes edip hayatın kazanmasına izin mi vereceklerdir? Kim kazanacaktı? Hayat mı? Aşk mı?