Azra
Hücremin kapısı açılınca duvara iyice yaslandım. Tam zamanında. "Azra hadi, çıkıyorsun."
Nefesimi tuttum. Allah'tan Meltem gelmişti ha Hüseyin falan gelseydi... Kafasını içeri uzattı. "Azra ha-" mavi hırkayı üstünden geçirip içeri çektim. Meltem hafif bir çığlık atarken hırkamın kollarını bağlayıp Meltemin yatağa oturmasını sağladım. Elimi ağzından çekmeden kemerindeki kartı çıkarıp cebime attım.
"Ellerimi çekiyorum. Ağzını açma." Ellerimi çekip bağırmayacağından emin olunca sordum. "Zerrin nerde?" Meltem telaşla mırıldandı. "Daha g-gelmedi." Nefesimi rahatça bıraktım. Meltem'e dönüp sert bakışlar attım. "Eğer uslu olup kafanı şu yorganın altından çıkarmazsan gelip seni alır, hiçbir şey olmamış gibi bırakırım."
"Ama olurda bir şey belli eder bağırırsan," kafamı salladım. "Neyse benim daha işlerim var." Meltem nereye diye sorsada ilgilenmeyip kapıda düşürdüğü anahtarı aldım. Hücrenin kapısını kapatıp sürgüyü çektim.
Elimdeki kartla kapıyı açıp rahat rahat ilerledim. Şu ana kadar hiç bir gardiyana denk gelmemiş olmam mucizevi bir şeydi. Yarı yoldayken durdum. Hapishane neredeyse bomboş gibiydi. Zerrin ve çoğu gardiyan yoktu. Zihnimde bir den düşünceler uçuştu. Acaba? Yok ya elimi kolumu sallaya sallaya nasıl çıkacağım ki.
Daha baştan fiyasko bir plandı. Aslında şuan bu kartı neden aldığım yada Meltemi kilitlediğimi bilmiyordum, daha kapılar açılmamıştı. Belki sadece hücreye girdiğimde değsin istiyordum. Aniden yön değişip B3 bloğa doğru ilerledim. Zerrin dün gece bir saat nutuk çektikten sonra B3 blokla tüm saatlerimizi ayıracağını söylemişti. Bende kendi anlarımı yaratıyordum ama şöyle küçük bir sorun vardı ki B3 blokla kanlı bıçaklıydık.
Kapıları tek tek açıp ilerlerken durdum. Oktay B3'ün kapısına doğru ilerliyordu. Koşar adım yanına gittim. "Günaydın Oktay." Kaşlarını çatıp bana baktı. "Günaydın da sen ne ara çıktın hücreden?" Ellerimi salladım. "Sabah ya, Meltem şeyaptı sağolsun." Oktay başını sallarken boğazımı temizledim. Oktay önce anlamsız anlamsız bana baksa da gitmeyeceğimi farkedip kapının kilidini açtı. Tam kapıları açacakken telsizinden sesler geldi. Sevinçle sırıtıp Oktay' a baktım. "Gerisini ben hallederim ya!"
Oktay zaten her gün aynı şeyi yapmaktan sıkılmış gibi onayladı ve esneyerek ters yöne doğru ilerledi. Heycanla olduğum yerde zıpladım. Ellerimi oluşturup derin bir nefes aldıktan sonra iki kapıyı da itip içeri adım attım. "Günaydın, hanımlar."
Herkes aniden benim olduğum yere döndü. Herkes şaşkınca homurdanırken seslerle başımı sağa çevirdim. "VAY VAY! DEMEK DOĞRUYMUŞ, AZRA DÖNMÜŞ DOLAŞMIŞ YİNE BURAYA GELMİŞ." İçeri doğru bir adım daha atıp Sanem'e döndüm. "Sizinle işim yok, karışma."
Sanem kahkaha attı. "Benim bloğumdaysan ilgilendirir." Bende sırıttım. "Sen benim yönettiğim hapishanede kıytırık bir koğuşla bana meydan mı okuyorsun?" Sanem'in grubundan olduğunu düşündüğüm kızlardan biri beni dışarı çıkarmaya çalışınca sakince "Bırak." Dedim. Kızlar tekrar beni çıkarmaya çalışınca kızı itip yumruğu geçirdim. "Hay anasını satiyim illa dayak yiyeceksiniz! Bir saniye durun gidicem diyorum!" Kız çenesini tutarken diğer kız bana doğru gelince elimi kaldırdım. "Aklından bile geçirme." Kız yutkunup durunca asıl amacımı hatırladım. Deniz bu kargaşaya uyanmadıysa hiç uyanmaz.
"Azra!" Zerrin'in sesiyle herkes suspus olup buraya baktı. Arkamı dönüp Zerrin'e bakınca sinirle yumruğunu sıktığını farkettim. Feci kızmıştı. "Sen.ne.yaptığın.sanıyorsun?!" Yutkunup geri çekildim ne var canım altı üstü, durdum baya şey yapmıştım. "Memurlardan birini Hücreye tıkıp, kartıyla hapishanede rahat rahat dolaşıp, sana yasak olan bloğa gelip hiçbir şey olmamış gibi nasıl insanları yumruklarsın?" Nisa bile şaşkınca bana bakınca biraz üzüldüm. O son yumruğu atmamalıydım. Zerrin beni işaret edince gardiyanlar geldi. "AZRA?"
Duyduğum ve çok yakından gelen sesle sendeledim. Tanımadığım iki gardiyan kolumu tutarken kollarımı çekmeye çalıştım. "Ya bırak!" Sonra bir anda arkamda bağırış çağırışlar yükseldi. Zerrin sinirle bağırdı. "DENİZ'İ TUTUN." Bloktan çıkarılırken sinirden bayılacak haldeydim. Deniz geldiğimi biliyordu, Zerrin beni muhtemelen bir ay daha hücreye tıkacaktı ve ben Deniz'i hala görmemiştim. Zerrin'in içeriden bağırışları gelirken gardiyanlar resmen sürükleyerek bloğuma götürüyordu.