Azra
Berbat haldeydim. Hayatımda kontrol edebildiğim kahrolası tek bir şey bile yoktu. Kısacası aklımın iplerini salmıştım.
Başımı iki yana sallayıp kahkaha attım. Hayatımın tamamını burada geçirecektim, bir ömür. "Allah'ım yemin ederim Kudretle dalga geçerken ciddi değildim." Dedim kendi kendime gülerek.
Kendimi yatağa atıp sinirle çığlık attım. Hayatımda kendi kararlarımı resmi olarak verebileceğim gece cezaevine düşmüştüm, en azından bunu hatırlıyordum. Yetiştirme yurdunda büyüyen bir insan için burası güzel bile sayılabilirdi.
Geldiğim ilk gün ağlayarak ailemi aramaya çalışmak yerine hapishanede işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalıştım. Kim yemekhanede çalışıyor, kimler içeri telefon sokmuş, idare ile nasıl anlaşıyorlar.Uzun süre gözlemlerim sonucu, uzun süre kalacağım bu cezaevinde kendi kurallarımı koymak istemiştim.
Bir şeyler hafifçe zihnimde belirirken heycanla çığlık atıp yatakta doğruldum. "Ya ben dayanamıyorum dalıcam abi, baş aşağı dünyaya gitmiş olabilir. Eleven gibi, çığlıkları benziyor" kapımın önünden gelen konuşmaları duyunca arkama yaslanıp odaya damlalarını bekledim.
"Cidden stranger things izlemediniz mi?" Dedi Heves sinirle. Ilgaz ofladı. "Heves, ne zaman çıktı o dizi?"
"Kanka ne biliyim iki yıl önce falan izledim." Hasretin sinirli sesi geldi.
"Heves ulan varya biz dışarda mıydık sanki manyak manyak konuşuyon ha."
Deniz sinirle bağırması ile kapı ardına kadar açılıp duvara çarparken kızlar içeri doğru düştü. Hepsi aynı anda çığlık atarken kaşlarımı kaldırdım. "Dizi 2016'da çıktı."
Heves en altta kollarını iki yana açmıştı. Ilgaz sağ omzunun üstünde Hevesin koluna düşmüştü. Hasret ise iki kolu açık yüz üstü bir şekilde ikisinin üstüne düşmüştü. "A-azra."
Heves'in acıyla bağırışına karşılık güldüm. "Deniz-" Deniz göz devirip Hasreti kaldırırken yataktan indim. Altımdaki şortu çekiştirip daha normal bir boyuta getirdikten sonra dolaptan üstüme uzun salaş bir tişört geçirdim. "Ayrıca, ya çıplak olsaydım?"
Heves son nefesini dahi kahkaha atmaya yeminliymiş gibi güldü. "Denizle tkken girm- AHHH!" Acıyla inleyip Denize bakarken kaşlarımı çattım. "Efendim?"
Heves elini havada salladı. "Yani kanki üstünü giyerken de denk gelmeyiz." Dedi imalı imalı. Kaşlarımı kaldırdım. "İnsan sadece üstünü giyerken mi çıplak oluyor?" Heves dudağını büzdü.
"Çıplaklık tartışmanız bittiyse eğer, kahvaltıya gidelim." Dedi Deniz hafif bir sinirle. Kapıya doğru ilerledim. Heves kolumu tutup kalkarken abi hareket canımı yakmıştı, başım her ani harekette çatlıyordu.
Belli etmemeye çalışıp güldüm. "Bundan sonra kapımı dinlemezsiniz umarım. Konuşmuyor olabilirdim." Dedim sırıtarak. Ama bir çift mavi göz her hareketimi dikkatle izliyordu. Kaşlarımı kaldırıp kapıya yaşlanmış Deniz'in yanında durdum. "Çıplaklık tartışmamız bitti, anne."
Deniz gülümser gibi olunca arkasını döndü. "Tamam şimdi sakince yemekhaneye." Koğuşun kapısına ilerlerken Deniz de yanımda yürümeye başladı. Sürekli tetikteymiş gibi etrafa bakıyordu.
Kolunu tutup kendime döndürdüm. "Sakin olur musun lütfen?" Dedim gözlerine bakıp. Deniz başını iki yana salladı. "Üzgünüm, olamam." Diyip omuz silkti. İlerlemeye başlayınca yanına yetiştim. "Endişeliyken çok tatlısın ama,"
Deniz hızlı yürümeyi bırakıp iyice yavaşladı. Kızlar bize yetişmek üzereyken kulağına eğildim. "mutluyken çok daha güzelsin. Çatma artık kaşlarını." Geri çekilmeden bir kaç saniye duraksadım. Ani bir şekilde geri çekilip yemekhaneye ilerlerken Deniz'in arkamdan baktığını hissettim.