Bölüm 1

723 34 20
                                    

ARKADAŞLAR İLK DEFA HİKAYE YAZIYORUM. UMARIM HOŞUNUZA GİDER... <3 :) YORUMLARINIZI BEKLİYORUMMM :)))

Terden sırılsıklam olmuş alnımı elimin tersiyle sildim ve derin bir iç geçirdim. 6 aydır olduğu gibi yine aynı tür bir rüya gördüm. 6 ay önce başlamıştı rüyalarım. İlk olarak her şey bulanıktı ama yavaş yavaş rüyalarımdaki ayrıntılar netleşmeye başladı. Rüyalarımda daha önce gittiğim yerleri görüyorum ama sadece bazı yerler. Kendimi net bir şekilde görüyorum. Nerede bulunduğum, ne giydiğim en ufak ayrıntısına kadar gözüküyor. Ama tek bir şey hariç. Her seferinde yanıma bir çocuk geliyor ve bana bir şeyler söylüyor. Ancak uyandığımda bu çocuğun ne söylediğini, ne giydiğini yada yüzünü hatırlayamıyorum. Bana bir şey söylediğini, orada olduğunu biliyorum ama hatırlamıyorum. Onunla ilgili tek hatırladığım şey kolundaki kırmızı bileklik. Her rüyamda kolunda o bileklik var,hep onu takıyor .Bu çok garip bir durum... Ancak ben ne yapacağımı biliyorum. Rüyamda gördüğüm yerlere tekrar gidip o çocuğu bulacağım. Sanırım artık birini fark etmenin zamanı geldi..

Kahvaltıdan sonra üstüme mini sarı ve turuncu çiçek desenli beyaz elbisemi giydim ve ayağıma da sarı vanslarımı geçirdim. Maşayla da saçlarımın uçlarına hafif kıvrımlar verdikten sonra hazırdım. Çantamı alırken anneme seslendim.

''Anne ben çıkıyorum.''

''Tamam bitanem, yemeğe yetişmeye çalış.''

''Merak etme Rana Sultan.'' dedim ve evden çıktım.

Sanırım otobüsle gitmeliyim. Evimizin yakınında bir durak var neyse ki... Gitmeyi düşündüğüm ilk yer sınıfta en yakın arkadaşlarımdan biri olan Ceyda'yla gittiğim bir kafeydi. Rüyamda içini de gördüğüm için bir beyin fırtınasıyla oranın Yeşil Kahve olduğunu hatırlayabildim.

Otobüs büyük bir gürültüyle kafenin arka sokağındaki durakta durunca inmek için ayağa kalktım. Fakat aniden hareket ettiğimden olsa gerek biraz sendeledim ama düşmedim. Düşmememin sebebi olan kolların sahibine bakıp kısa bir teşekkür ettim ve o da bana hafifçe gülümsedi.

Otobüsten indikten sonra çocuğun kolunda bir bileklik olduğunu fark ettim. Tam olarak hatırlamıyordum... Sanırım kırmızıydı, hayır hayır turuncu yoksa yeşil mi uff her neyse. Zaten bunu önemsediğim pek söylenemez. Asıl önemsediğim çarpık gülümsemesiydi. İnanmıyorum! Çok tatlıydı...

Kafamı iki yana sallayıp düşünelerimi dağıtmaya çalışırken kafenin hafif gıcırdayan kahverengi kapısını açarak içeri adımımı attım. Bu yeri her zaman sevmiştim. Adı gereği kahverengi tahtadan sandalye ve masaları o masaların üstünde açık yeşil ve koyu yeşil renklerden oluşan boyuna çizgili runnerları ve kahverengi, koyu yeşil, açık yeşil renkleden oluşan mumları vardı. Mumlar renk sırasına göre dizilirken aynı zamanda da boy sırasına göre dizilmişti. Krem rengi boyanmış duvarların büyük olanına düzgün bir şekilde ağaç çizilmişken, karşısındaki duvara sadece sarmaşık detayları eklenmişti ve diğer iki duvar fazla boğucu bir ortam yaratmamak için boş bırakılmıştı.

Amaçsızca kafenin içini tararken yanımda bir garson belirdi ve ''Ne alırdınız?'' diye sordu.Ben de hazır buraya kadar gelmişken bir şeyler içmeden kalkmayayım mantığıyla ''Buzlu bir latte lütfen.'' Diye cevap verdim. Benden sadece bir iki yaş büyük gibi gözüken kız bana tatlı bir gülümseme verdi ve ''Hemen geliyor.'' Diyerek yanımdan uzaklaştı.

Ben buraya neden geldim ki? Yani yüzünü bile görmediğim bir insanı sadece küçük bir detayla tanımak için mi gedim? Bazen çok düşüncesizce davranıyorum...

Bu sırada ben fark etmeden önüme konulan lattenin içindeki kalın pipeti ağzıma götürdüm ve düşünmeye başladım. Acaba bir gün rüyalarımdaki o kişiyi görebilecek miyim? Aslında rüyamda yüzünü görsem bulmam daha kolay olur. Hani şu daha önce gittiğim yerlere tekrar gitme olayını uygularsam belki bulabilirim. Umarım bir gün yüzünü görebilirim gizemli kişinin...

Düşüncelerimi bölen şey lattenin bitme sesiydi. Hızla masadan kalkıp kasaya yöneldim ve hesabı ödedikten sonra kafeden ayrıldım. Şimdi yine otobüs beklemem gerekecek...

Evimizin yakınına bir durak koyanlara burdan teşekkürlerimi iletiyorum...

Eve geldiğimde babamın da işten gelmiş olduğunu gördüm. Şirkette fazla yoğun çalışıyor bu yüzden onu çok sık göremiyorum. İçeri girer girmez o da beni farketti ve yüzüne sıcak gülümsemesini yerleştirerek ''Hoşgeldim tatlım.'' dedi.

Ben de ona ''Hoşbulduk babacığım.'' diyerek cevap verirken aklıma annem geldi ve ''Mutfakta mı?'' diye sordum.

Babam da annemi kast ettiğimi anlamış olacak ki kafasını 'evet' anlamında sallayarak sorumu cevapladı. Mutfağın içine ilerlediğimde annem hala beni fark etmemişti. Ben de arkasından sarılarak ''Ben geldim!'' dedim. O sırada -sanırım birşeyler doğruyordu ki elinde bıçak vardı- bıçağı elinden hızlıca bırakarak bana döndü ve ''Beni korkuttun Derin.'' ve ekledi ''Hoşgeldin bebeğim.''

''Hoşbulduk. Ben yemeğe kadar odamdayım.'' dedim ve yukarı çıktım.

Annem de en az babam kadar çalışır. Çünkü kalp cerrahı ama ikisininde her zaman bana ayıracak vakitleri var ve bu dünyanın en iyi ailesine sahip olduğumu düşündürecek kadar iyi bir sebep. Ama onlar maalesef şu '6 aydır aynı rüyayı görme' olayını bilmiyorlar. Ruh hastası olduğumu sanıp beni psikoloğa götürmelerini ya da bundan daha kötü bir ihtimal olarak bir rehabilitasyon merkezine kapattırmalarını istemiyorum. Böyle bir şeyi yapmaları imkansız denecek kadar az ama yinede hiçbir şey imkansız değildir ve bilmemeleri daha iyi...

Yemek babamın espirileriyle ve annemin harika yemekleriyle her zamanki gibi geçti. Yemekten sonra da yorgun olduğumu söyleyerek anne ve babamın iyi geceler dilekleri eşliğinde odama çıktım.

Odamdan içeri henüz girmiştim ki telefonumun tanıdık melodisi çalmaya başladı. Yatağımın yanında bulunan komodine uzandım ve telefonumu elime aldım. Ekranda büyük harflerle yazan 'ADA' ismini görünce hemen açtım.

Yaklaşık 5-6 saniye sonra ufak bir çığlık atınca Ada da atmaya başladı.En sonunda sakineşince konuşmaya ve özlem gidermeye başadık. Yaklaşık 45 dakikalık bir konuşmanın ardından telefonu kapatabilmiştik.

Ada benim çocukluk arkadaşımdı. Eskiden tam bizim evin karşısında oturuyorlardı ve neredeyse tüm gün bereberdik. Ama 5.sınıfa geçtiğimizde babasının işi gereği Ankara'ya taşınmak zorunda kalmışlardı. Çok üzülmüştüm ama tabiki iletişimimizi hiçbir zaman kesmemiştik. Arada sırada beni görmeye geliyordu ve tüm günü beraber geçiriyoduk.

Yarın da geleceğini haber vermişti ve çığlığımın sebebi buydu. Üstüne 8-9 aydır görüşmediğimiz gerçeği eklenince daha da heyecanlanmıştık. Gerçekten en iyi arkadaş görevini mükemmel bir şekide yerine getiriyor ve arkadaşım diye söylemiyorum beline kadar uzanan açık kahverengi saçları, yeşil gözleri, her zaman pembe olan dudakları ve küçük burnuyla çok şirin aynı zamanda da çok güzel bir kızdı.

Yarın önce alışverişe gideceğiz. Ada'nın kıyafet tavsiyelerine ihtiyacım var. Başka yerler daha gezdikten sonra da her zamanki yerimizde de akşam yemeği yerdik sanırım. Şimdi uyusam iyi olur çünkü yarın çok güzel ve bir o kadar da yorucu bir gün olacağa benziyor...

RÜYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin