Giriş

16.7K 1.2K 743
                                    

Written by ; PinkBTS on AO3
Thank you for permission 🖤

ΩΩΩ

OMEGA

Jimin odasından çıktığında koridorlar ürkütücü derecede boştu.

Odadan çıkma yasağından sonra tıpkı beklenildiği gibi aydınlatmalar, çoktan gece moduna geçmişti, sadece birkaç ampul yanıyordu. Bir asker, gitmesi gerektiği yere kadar ona eşlik etmek için tam da kapısının önünde Jimin'i bekliyordu.
Jimin düzenli adımlar atarak yolunu doğumhaneye çevirdiğinde titreyerek üniformasını düzeltti, muşambanın üzerinde askerin botlarından çıkan sesler zamanın nasıl da aktığını belli ediyordu.

Beklenilenden önce doğum sancısı çekmeye başlayan hamile omegalar için Doktor, onu yanında istiyordu, (adının) seslenilmesi onu kendine getirdi.
Beklenmedik olaylar ensesindeki tüylerin huzursuzlukla diken diken olmasına neden oluyordu. Böyle şeyler, onların kontrol altındaki dünyalarında hiç olmazdı. Her bir omeganın doğumu dikkatle izlenirdi, doğumları tam da ihtiyaçları olduğu zaman yavrunun gelmesi kadar zamanlıydı. Bir gün önce ya da sonra olmazdı.

Jimin'in doğum merkezinde geçirdiği yıllar boyunca ilk kez oluyordu. Ve bu Jimin'in aklındaki süzgece kötü düşünceleri çağırıyordu.

Jimin vardığında, omegaların çığlıkları ve nefes sesleri koridordan duyulabiliyordu. Ve aceleyle içeri girdiğinde, saçlarının üzerinden doğru bir kep bağlayıverdi ve onu çağıran Doktorun yanına koşturarak gitti.

"Karnına baskı yap, çabuk!"

Jimin ikinci kez düşünmeden kendini, ciğerleri çıkacakmış gibi çığlık atan omeganın şişmiş karnının üzerine attı. Ter, Taşıyıcının kızarmış yüzünden aşağı kayıp gidiyordu, o tüm gücüyle ıkınırken şakaklarındaki damarlar ortaya çıkmıştı. Ancak ne var ki bu yeterli değildi, Jimin bu seferkinin kolay olmadığını bilecek kadar doğumlara yardımcı olmuştu.

Doktor alnındaki teri silerken dudaklarını birbirine bastırdı.

"Hemşire."

Jimin yüzünü buruşturarak geri çekildiğinde, beta öne adımlayarak Taşıyıcının kollarına kemer bağladı ve ısırması için bir parça kumaş uzattı.
Omega, mecbur, kabul etti ve Jimin karnına dolan korkuyu bastırdı.

Omega kıyafeti ısırır ısırmaz, doktor neşteri aldı ve bir kesik attı. Kan Jimin'in ayakkabılarına damlayarak dışarı sızmaya başladı. Taşıyıcı yatağın demir kenarlarına daha sıkı tutunarak çığlık attı.

"Ikın!" diye bağırdı Doktor.

Omeganın karnının üzerindeki yerine geri dönen Jimin, yavrunun onlara yardımcı olarak çabucak doğmasını dileyerek (karna) baskı uyguladı. Saatte dakikalar işliyordu; artık bekleyemezlerdi.

"Bir kez daha!" diye bağırdı Doktor ve Taşıyıcının çığlıkları arasında kıyafet parçası ağzından düştü. Son bir ıkınma, sonrasında ise bebeğin ağlaması duyuldu. Bir kız.

Jimin ve omega yatağın üzerine yığıldı ve Jimin bir cesaretle onun yüzüne baktı. Onu tanıyordu, ismini biliyordu. Sehun.

"Omega Seksen-Dört!"

Doktor bebeği ölçmekle meşgul olan Hemşirenin olduğu yatağı hareket ettirerek, adını seslendiğinde Jimin, dikkatini ona verdi. Kan Sehun'dan nehir misali dökülüyordu, kesik kanamayı kesecek kadar temiz değildi. Jimin temkinli bir şekilde bebeğe yaklaştı, burnu kulağını altındaki salgı bezini kolayca buluverdi.

The Omega Revolution • Jikook • ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin