"Sence iyi midirler?"
Seokjin sözler ağzından çıkar çıkmaz kafasını kaldırıp, bir yan masasında oturmuş tabağındaki sebzelerle oynayan Taehyung'a baktı. Yemek salonu onlar dışında boştu, çoğu asi yemeklerini yiyip gitmişti. Omega yavaşça yemeğini yiyordu, gölgesi yanaklarına düşen kirpikleri uzun ve güzeldi, Seokjin onu özlemişti. Hem de çok özlemişti.
"Taehyung."
Omega boğazını temizleyerek sandalyesinde hareketlendi. Alfa, tabağı dokunulmamış bir şekilde masada dururken Taehyung'un uzun uzun yemek yediği dakikaları saydı. Köşedeki bir ampul titredi. Seokjin başka ne yapacağını bilemiyordu.
"Taehyung," diye bir kez daha ona seslenmeyi denedi, çünkü başka ne gelirdi ki elinden? Her şey onun suçuydu. "Lütfen."
Omega elindeki kaşığı gürültülü bir şekilde tabağına bıraktı ve öfkeyle dudaklarını birbirine bastırdı. Güzel gözleri salonda gezindi, uzun masalara, bençlere, Jeongguk'un çarpıp yanağında bir yara oluşturan tezgaha baktı, en sonunda karşı masada oturan alfayı buldu. Seokjin moraran göz altları ve gözlerindeki pişmanlıkla berbat görünüyordu. Yalvarır gibi bakıyordu.
"Muhtemelen iyidirler." dedi Taehyung sonunda. "Jeongguk iyi bir alfa. Eminim ki omzuna binen yükle iyi baş ediyordur."
"Yanlışlıkla Jimin'i düğümler diye korkmuyor musun?" diye sordu alfa, konuşmayı uzatmaya hevesli görünüyordu, yemeğini unutmuştu bile. Sadece Taehyung'a doymak istiyordu.
Omega sinirlenerek gülmeye başladı, kahkahası daha çok alay içeriyordu. "Yanlışlıkla..."
"Kızışan bir omeganın isteklerini geri çevirmek oldukça zordur." diye kendini savunmaya çalıştı Seokjin, yanlış kelimeyi bir kez daha kullandığının farkına varmıştı.
Taehyung tepsisini alıp ayağa kalktı. "Bu senin için bir problemmiş gibi gelmedi bana."
"Öyle değil -"
"Yanlışlıkla kimseyi düğümlemezsin Seokjin!" Taehyung daha fazla içinde tutamamıştı. "Hangi canavar böyle bir şeyi yapar ki?"
"Babam. Ve doğduğum kasabadaki çoğu alfa."
Seokjin konuşurken yüz ifadesi sakindi, tek bir kası bile oynamamıştı. Gerçekler acımasızdı. Böylesine önemli bir şeyi tartışırken takındığı küstah tavırdan anında pişmanlık duydu Taehyung, buradan kurtulmak istiyordu. Seokjin'in yakınlarında oldukça parçalarına ayrılmamak çok daha da zorlaşıyordu.
"Pekala," dedi omega. "Benim kardeşim öyle bir alfa değil. O kasabada da doğmadı -"
"Benim aksime."
Taehyung kaşlarını çattı. "Laflarımı başka yerlere çekme."
Seokjin sakin bir şekilde cevap verdi. "Öyle bir şey yapmaya çalışmıyordum."
İyice sinirleri yıpranan Taehyung arkasını döndü, gitmeye hazırdı. Odanın bir ucundan diğerine ağır ağır yürüdü ve zoraki bir gülümse ile tepsisini mutfağa bıraktı, sonra da hızla kendi odasına gitti. Burnundan soluyordu, aralarında geçen basit bir konuşmanın bile onu böylesine sinirlendirmesinden nefret ediyordu. Arkasından ayak sesleri yankılanmaya başladı, burnunda gezinen baharatlı koku arkasındaki gölgenin varlığını adeta ona söylüyordu ama Taehyung umursamadı. Arkasına dönüp bakmadı.
Bir el uzanıp Taehyung'un bileğine sarıldığında Taehyung biliyordu ki o çoktan kaybolmuştu.
"Hadi konuşalım."
Seokjin'in sesi omeganın sert duyularına tatlı kokulu bir merhem gibi yayıldı. Alfanın eli yumuşakca Taehyung'un saçlarını okşadı.
"Yoruldum." dedi Taehyung dişlerinin arasından, ellerini kapısının kulpuna sıkıca sarmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Omega Revolution • Jikook • Çeviri
Fanfiction'Seni sevmek savaşa gitmek gibiydi, Asla aynı kişi olarak dönemedim.' -Warsan Shiere Ya da, Jimin'in sevdiği şeyler vardı. Jimin'in nefret ettiği şeyler vardı. Kendi etrafında dönen dünyanın tam da orta yerinde, Jeon Jungkook ise her iki tarafta da...