Sekiz;

6.4K 790 876
                                    

Jeongguk Sungjong'u koridorlardan birinde yakaladı. Betayı boş odalardan birine götürürken sanki yok olacağından korkar gibi kolunu sıkıca kavramıştı. Alfa onu metal duvara yasladığında beta tek bir kelime etmedi, tek bir soru sormadı. Yaptıkları şey bir nevi rutin olmuştu artık. Her şey çok fazla gelmeye başladığında bir kaçışyolu olmuştu. Kelimelere gerek yoktu çünkü birbirlerini sadece tek seferlik bir şey için arıyorlardı.

Seks.

Sungjong bu sefer hazırlıklıydı, küçük bir şişe sıvı çıkardı. Çabuktu, dağınık ve neredeyse mesafeliydi. Jeongguk betayı döndürüp yüzünü duvara çevirdi ve kendini ona yasladı, hissettikleriyle kirpikleri kıpraşarak kapandı. Her şey iyi gidiyordu, ta ki Jeongguk'un betanın kıvrımlarının ne kadar sert olduğunu, hiç de yumuşak olmadığını farkedene dek. Garip hissettirmişti: beta uzun boyluydu, hiç götü yoktu (alfa bunu hiç de umursamazdı ama şimdi nedense, umursar olmuştu) ve doğru kokmuyordu.

O farketmeden aklı başka yerlere kaymaya başladı. Sungjong'un kalçalarını kavradı ve betanın yerine omegayı hayal ederken daha da hızlandı. Koyu kahve saçlı ve kırmızı yanaklı bir omega, vücudu kıvrak, kıvrımları yumuşacık ve sesi hırıltılı bir omega.

Belki de daha bu sabah yerle arasına sıkıştırdığı omega.

Jeongguk öyle çok geldi ki, birkaç saniye beyni durdu, sonrasında geri çekildi ve dizleri üzerine düştü. Sungjong etrafında döndü ve Jeongguk'un yüzüne boşalana dek hızla penisini çekti. Alfa ayağa kalktığında Sungjong'un yüzüne bakamadığı için çok rezil hissediyordu. Yüzünü elinden geldiğince çabuk sildi, koridora çıktı ve hızla odasına yürüdü. Odasında soyundu, yüzüne biraz su vurdu ve inleyerek yatağına yattı.

Yorgunluk kendini belli ederken elleriyle yüzünü ovuşturdu. "Siktir..."

Daha önce hiç böyle bir şey olmamıştı, omegaları özgürlüklerine kavuşmalarını sağlamak dışında hiç bir şekilde arzulamamıştı. Bir omeganın bedenine duyduğu ihtiyaç iğrenç hissettiriyordu, tıpkı iğrenç bir alfanın yapacağı şeymiş gibiydi. Tam da yıllar önce alfa kimliğini aldığında yapmamak için yemin ettiği şeydi bu.

Jeongguk karnının üzerine yuvarlandı ve örtüleri üzerine çekti. Derin bir nefes aldığında Sungjong'un silik kokusu burnuna geldi ve ona yoğunlaştı. Kendi kendine bir sorun olmadığını, bu yaşananların tek seferlik bir şey olduğunu ve dışarıdaki o alfalara benzemediğini söyledi.

Kumandan gibi biri değildi en azından.

ΩΩΩ

Jimin Taehyung'un kızgınlık odasından gelmesini beklerken ne düşünmesinin uygun olacağından emin değildi. Ama emin olduğu bir şey vardı ki o da sürekli üzerindeki alfanın hissini düşünmenin uygun olmadığıydı. Kafasını iki yana salladı, sanki bu yaptığı anıları aptal kafasından silebilecekmiş gibi avuçlarıyla kafasına vuruyordu.

Taehyung'un kızgınlığı bittikten sonra yanında Jimin'i istemesinin Jimin'i fazlasıyla şaşırtmıştı. Jaebum eğer istemiyorsa Yugyeom'un gidebileceğini söylediğinde Jimin aceleyle karşı çıkana dek, uzun uzun Jaebum'a aralanan ağzıyla şaşkın şaşkın bakmıştı. Jimin tüm geceyi Taehyung'un kıyafetlerini hazırlayarak geçirmişti, her bir kumaşa dokunmuş ve omeganın hala hassas olan teninde daha yumuşak olanları hissetmeyi seveceğini düşünerek seçmişti. Tüm geceyi bu isteğin ardındaki anlamı düşünerek geçirmişti, her şeyin başlangıcı olabilecek gizli bir anlam.

Ve şimdi buradaydı, bekliyordu ama aklındaki tek şey Jeongguk'tu. Lanet olası!

"Taehyung seni görmek için hazır, tatlım." dedi masada oturan omega.

The Omega Revolution • Jikook • ÇeviriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin