Jimin ona çarptığında Taehyung köşeyi dönüyordu.
Kocaman olmuş gözleri Taehyung'u bulduğunda omega özür dilemek üzereydi. Rahat bir nefes alarak kollarını Taehyung'un etrafına sardı. Taehyung ilk başta irkilse de o da Jimin'e rahatlatıcı olduğunu umduğu bir şekilde sarıldı. Burnu Jimin'in saçlarına gittiği sırada kaşlarını çattı ve derin derin soludu. Sanki Jimin'e aitmiş gibi üzerinden yayılan Jeongguk'un kokusunu farketmesi uzun sürmemişti. Jeongguk'un kokusunun bir ucundan Taehyung'un tanımadığı başka bir koku daha vardı. Jimin'in altta kalan kokusuydu. Kendi kokusu ve Jeongguk'unki öyle karışmıştı ki Jimin'in kokusu sanki bu iki şeyin birleşimiydi. Taehyung şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı.
Kendini Jimin'den ayırdıktan sonra tam yorum yapmak üzereydi ki Jimin'in yüzündeki gerginliği farketti.
"İyi misin?" diye sordu Jimin'e bakarken. Omega ayakkabısızdı ve cildi kızarmıştı. Yanakları da kıpkırmızıydı ve göz bebekleri büyümüştü. Taehyung eğer Jimin'in kokusuna karışan keskin huzursuzluğu farketmeseydi omeganın erekte olduğunu düşünürdü.
"Evet. Ben... Taehyung, senden bir iyilik isteyebilir miyim?" dedi Jimin, kazağının koluyla oynuyordu.
"Tabi."
"Beni tekrar sen eğitir misin?" diye yalvardı Jimin, ağlamak üzere gibi duruyordu. "Lütfen, yapar mısın?"
Taehyung kafasını sallayarak onu onaylamak dışında hiçbir şey yapamadı.
ΩΩΩ
"Ee yani, ne yaptın parmakladın mı çocuğu?"
Jeongguk cevap vermeye tenezzül dahi etmeden sert sert baktı ve bıçağını bilemeye devam etti. Takım odasında yalnızdılar ve onlar hariç herkes işlerini halletmek için çıkmışlardı. Beta kaşlarını oynatarak alfaya bakarken Jeongguk içini çekti ve bıçağı masaya atıp koltukta sırtını arkasına yasladı.
"Her şeyi nasıl bilebilirsin?" dedi Jeongguk. "Cidden hayatın dedikodu olmuş senin."
Jackson kafasını iki yana sallayarak söylenmeye başladı. "Eğer kişiyi gerçekten önemsiyorsan buna dedikodu denmez ki."
"Yani üs'teki herkesi önemsiyorsun, öyle mi?" dedi Jeongguk alayla.
"Kocaman bir kalbim var ne yapayım?" dedi Jackson sırıtarak.
Jeongguk güldü. Ama gülümsemesi kısa sürmüş, bir süre sonra düşmüştü. Kafasını eğdi. Jimin'le yaşanan olayın üzerinden bir hafta geçmişti ama omega sanki vebalı gibi Jeongguk'u yok saymaya devam ediyordu. Anlaması zor bir şey değildi, tüm takım tam olarak ne olduğunu bilmese de bir şeyler olduğunu anlamıştı. Jimin yanından geçip gittiği an Taehyung Jeongguk'un yanına gelmiş ve bir sürü soru sorup, Jimin'i tekrar eğitmesi konusunda başının etini yemişti. Ancak alfa ona bunun olmayacağını söylemiş ve koşa koşa kaybolmadan önce saçma saçma konuşmuştu.
"O kadar da kötü olamaz değil mi?" Şakayla karışık anlatmaya çalışıyordu Jeongguk ama her defasında istemeden ciddileşiyordu.
"Jimin sana anlattı mı?" diye sordu, önceki sorduğu soruyu unutmuştu bile. Jackson inleyerek silahını çıkardı ve raftaki yağlardan birine uzandı.
"Kimseye bir şey sormadım. Taehyung'un Yugyeom'la konuştuğunu duyduğumda kabinlerin oradan geçiyordum." dedi beta, sonra da silahını temizlemeye başladı. "Jimin'in eğitiminde bir şeylerin değiştiğini söyledi, bir de senin gibi koktuğunu. Boşlukları da ben doldurdum."
"Ay ne kadar da zekisin..." diye mırıldandı Jeongguk, silahını temizleyen betayı izliyordu. Kendi silahı odasındaydı, yanına almayı unutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Omega Revolution • Jikook • Çeviri
Fanfiction'Seni sevmek savaşa gitmek gibiydi, Asla aynı kişi olarak dönemedim.' -Warsan Shiere Ya da, Jimin'in sevdiği şeyler vardı. Jimin'in nefret ettiği şeyler vardı. Kendi etrafında dönen dünyanın tam da orta yerinde, Jeon Jungkook ise her iki tarafta da...