Bazen... Bazen bazı şeyler o kadar ağır gelir ki. Bazen nefes almak ağır gelir. Bazen uyumak ağır gelir, bazen uyanmak ağır gelir. Bazen iyim demek ağır gelir, bazen iyim diyememek. Bazen her "nasılsın?" sorusuna cevap vermek ağır gelir. Bazen her zaman yalan söylemek zorunda olmak. Bazen yaşamak ağır gelir, bazen yaşayamayacak kadar yorulmuş olmak. Bazen anılar ağır gelir, bazen hayaller. Bazen umutlar ağır gelir insana, bazen umutsuzluklar. Bazen kaybettiği şeyler insanı boğar, bazen kazanamayacağı mücadeleler. Bazen, bazı şeyler ağır gelir. Bazen canının acıdığını sonuna kadar hissetmek çok ağır gelir. Bazense hissizleşmek. Bazen ne istediğini bilemez insan, bazense ne düşüneceğini bilememek. Bazen herşeyin farkında olmak ağır gelir, bazen kandırılmak. Bazen yalan olduğunu bildiği halde inanacak kadar salak olmak ağır gelir, bazen herşeyde salak yerine koyulmak. Bazen insana salağa yatmak ağır gelir, bazense salağa yatamayacak gerçekleri bilmek. Bazen gerçekler ağır gelir, bazense yalanlar. Bazen çok şeyin farkında olmak ağır gelirken, bazen hiçbir şeyin farkında olamamak ağır gelir. Bazen, bazı şeyler cidden ağır gelir. Kaldıramayacağı yükler ağır gelir bazen, bazense kaldırabileceği halde kendinde o gücü görememesi... Bazen kalmak çok ağır gelir. Kalamam der insan kendine. Kalamam, yorulurum, yorarım der. Kalacağına bir türlü inanamaz. Kalıcı bir şeyler bırakır içinde ama kalamaz... Bazense gitmek çok ağır gelir. Gitmek... Nereden, nereye? İnsan nereden gittiğinin farkındadır ama nereye gittiğinin farkında olmaz bazen. Gitmesi gerektiğinin farkında olması canını yakar ama gidecek yerinin olmaması onu bitirir. Gitmek zorunda kalır insan ama gideceğini bir türlü hayal edemez. Onsuz kendisini hiç görür, onsuz yapamam der. Onsuz olamam, onsuz ben hiçim der. Biterim, tükenirim... Ama kaldığı zaman da biteceği tükeneceği ve aynı zamanda karşısındakini de bitireceği, tüketeceği aklına gelir. Dedim ya işte çaresizdir. Kalmaması gerektiğini bilir ama gitmesi gerektiğinden emin değildir. Çaresizlik işte... Çaresizlik. Bu dünyadaki belki de en acımasız ama en acınası duygudur. Gitmek zorunda kalan, hayat kendisini gitmek zorunda bırakan insanlar vardır... O insanlar çok başka şeyler yaşamıştır, yaşıyordur. Yaşamaması gereken, yaşanmaması gereken şeyler. Bilinmemesi gereken gerçekler, hissedilmemesi gereken hisler... Ama elinde olmaz çünkü çaresizlik böyle bir şeydir. Hiçbir şey elinde olmaz insanın. Çıkış yolu yoktur. Arayıp bulmak için zorlar ama kendini yormaktan başka birşey yapmadığını farkeder. Hayat bazen insanı mecbur bırakır. Seçim yapmak zorunda bırakır demiyorum, mecbur bırakır diyorum. İnsan böyle durumda ne yapacağını bilemez hale gelir. Kalayım dese kalamaz, gideyim dese hayal bile edemez. Ama olacakları düşününce, ihtimaller gözünün önüne gelince hayatın bıraktığı o seçimi yapmak zorunda kalır. Bence ölümle eşdeğer şey bu seçimler... Ölümle eş değer seçimler var hayatta. Belki ölümden bile daha ağır, daha zor seçimler. Bazen, insan çaresiz kalır...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZAMADIKLARIM-YAŞAMADIKLARIM
Storie breviYaşayamadıklarım ve yazamadıklarımı biriktirdiğim şeyler...