Oy veya yorum sınırı koymak istemiyorum. Lütfen destek olun. 🖤
———
Henüz adını bile sormaya tenezzül etmediği kızın, basit ve saçma bir cümlesine bu kadar sinirlenmiş miydi gerçekten?
Saçma bir cümleydi. Mantığı da buydu zaten.
Saçma bir soruyla ona meydan okumak.
Fakat en basit tuzağıma, bu şekilde düşeceğini tahmin etmemiştim.
Evine girdiğimden beri aptal aptal geziniyordum.
Kocaman, gri tonlarında, güzel dekora edilmiş bir kale gibiydi. Ve ben ağzım açık bir şekilde geziniyordum.
Ayrıca ne yapacağımı bilemez haldeydim.
Jungkook beni evine aldıktan birkaç dakika sonra aceleyle çıkmıştı. Ben de ceketimi koltuğa bırakıp ayaklanmıştım.
Gözlerim duvarlardaki tablolara takılı kalmıştı. Onları bir bir takip ediyordum.
Üst kata çıktım. Meraklı gözlerim hiçbir ayrıntıyı kaçırmak istemiyordu. Sol elimi duvara sürterek yürüyordum.
Biraz ilerideki, tek bir duvarı sahiplenmiş olan siyah çerçeveli tablo dikkatimi çekmişti.
Yanına yaklaştım.
Sol elimi duvardan ayırıp saçlarımda gezdirdim. Önüme gelen saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırdım.
Çerçeveye odaklandığım zaman, içinde adeta parlayan gülleri fark ettim.
Simsiyah çerçevenin içindeki beyaz güller... Cehennemden kurtulmaya çalışan melekler...
İçim ürpermişti.
Birkaç adım gerileyip istemsizce tuttuğum nefesimi bıraktım.
Garip hissediyordum. Kaybolmuş, korkmuş, batmış, en derine batmış...
Hayatımda yeri olmayan her şeyi bu tabloya bakarak tekrar hissetmiştim.
Ellerimle yüzümü sıvazladım ve saçlarımı geriye attım.
Boğuluyor gibi hissetmeyeli uzun zaman olmuştu.
Şuan dışarıya çıkıp nefes almak için nelerimi vermezdim.
Aşağıdan sesler geldiğinde merdivenlere yöneldim. Hızlıca solan kısmına gidip aceleyle deri koltuğa kendimi attım.
Jungkook ağır adımlarla içeriye girdi ve ceketini karşımda duran koltuğa fırlattı.
Sinirli tavırlarının yerini mutsuz gözleri almıştı.
Beni umursamadan mutfağa gidip dolaptan bir bira çıkarttı ve tekrar salona döndü. Hareketleri hiç olmadığı kadar yavaştı.
Saçları dağılmış bir şekilde alnına dökülüyordu.
Biranın kapağını açarken ellerindeki kanı fark ettim. Birayı dudaklarına götürürken de dudağının kenarındaki yarayı gördüm.
Kavga mı etmişti? Neden bu kadar mutsuzdu?
Meraklı tarafımı bastırmaya çalışarak gözlerimi ona diktim.
Ben yanında hiç yokmuşum gibi davranıyordu. Benden cidden hoşlanmadığını anlıyordum. Bunu barda anlamıştım.
Gözlerimi ondan ayırıp ellerime odakladım. İçleri terliyordu. Gerilmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FUCK UR RULES ⁺rosékook⁺
Fanfiction"Bazı günler beş parasız, bazı günler zenginim Bazı günler hoş, bazı günler sürtüğün teki olabilirim Bazı günler güçlüyüm, bazı günler vazgeçen Nefret edenim ben, bir aşığım Küfür edebilirim, espri yapabilirim Aklımdakini söylerim Eğer içersem, eğer...