0.8

3.2K 276 108
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yarım kalmış bir uyku ile gözlerimi açtım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Yarım kalmış bir uyku ile gözlerimi açtım. Başımın ağrısını umursamadan yorganı kaldırdım. Saate baktığımda sabahın dördü olması beni hiç şaşırtmamıştı.

Yüzümü ellerimin arasına alıp düşünmeye başladım. Bu iş zor olacak gibiydi. Benim paraya ihtiyacım vardı ve bankamda o siyahlar içinde yaşayan çocuktu.

Telefonumu kontrol etmek için yastığımın altına elimi soktum. Bulamadığımda hızlanan ellerim yine boş kalmıştı. Salonda bıraktığımı düşünerek yerimden kalktım.

Yukarıya doğru büzüşen dar elbisemi aşağıya çekip düzelttim. Saçlarımı özensizce geriye attım.

Ayaklarım beni istemeyerek sürüklüyordu sanki. Onları sarmaş dolaş göreceğimi biliyordum ve bu istemeden canımı sıkıyordu.

Fakat aşağıya indiğimde tek gördüğüm koltuğun kenarına büzülüp uyuyan Jungkook'tu.

Geceden kalma haliyle uyuyordur. Gözleri kapalı olmasına rağmen hüznünü hissediyordum.

Ses çıkarmamaya dikkat ederek parmak uçlarımda yürümeye başladım.

Telefonumu diğer kanepede gördüm ve ona doğru yürüdüm. Ayağımın koltuğun ucuna takılmasıyla yere kapaklanmam bir olmuştu.

Ağzımdan küçük bir iniltinin çıkmasıyla Jungkook gözlerini hızlıca açtı.

Koltuktan doğrulup yüzümü incelemeye başladı.

Aradığı kişi olmadığımı anlayınca gözlerini hüzün kapladı.

Başını ellerinin arasına aldı ve öylece durdu.

Teselliye mi ihtiyacı vardı?

Ne için?

Kim için?

Yüzümde beliren heyecanın yerini şimdi mutsuzluk almıştı.

Yavaşça ona yaklaştım ve yanındaki boşluğa oturdum.

"Jungkook, iyi misin?"

Yavaş hareketlerle başını hayır anlamında salladı.

Yüzü avuçlarının içindeydi. Benden gizliyordu.

Yoksa ağlıyor muydu?

Elimle nazikçe omzuna dokundum.

Bana biraz daha yaklaştı.

Sessizce fısıldadı.

"Gitti..."

Ona değer vermeyen biri için üzülüyordu.

Ve bu hali geceden kaldığını bağırıyordu. İçmişti.

Elimi omzundan çektim ve dağınık kahve saçlarına götürdüm.

Başına incitmekten korkarcasına dokundum ve omzuma yasladım.

Fısıldadım.

"Jungkook,"

Yüzünü yavaşça boynuma soktu.

Boynum ıslandı.

Ağlıyordu.

Kendimi çaresiz hissediyordum.

Ona iyi gelmek istedim ama gelemeyeceğimi de çok iyi anlamıştım.

Ellerim onun saçlarındayken onun yüzü boynumdaydı.

Ama gözleri başkası için isyan ediyordu.

"Ağlama lütfen."

Bunu dediğim an kendini geri çekti ve eski agresif yüz ifadesine büründü.

Mor göz altlarıyla bana bakıyor, bir cevap arıyordu.

"Ben telefonumu aramaya gelmiştim,

Sonra seni böyle görünce—"

Kelimelerimi sertçe son verdi.

"Yok benim bir şeyim."

Yerinden kalktı, ceketini aldı ve çıktı.

Benden nefret ettiğine emin olmuştum.

Ben de ona şefkat duyan benden nefret etmiştim.

Saat sabah 4.30'da. Nefret ettim. Ondan. Ve kendimden.




+Beni tatmin etmeyen bir bölüm oldu. Sizi çok beklettiğimi bilerek taslağı hiç düşünmeden yayımlamak istedim. Bana kişisel veya kitapla ilgili sorularınız varsa yorum olarak yazabilirsiniz.

Diğer bölümde görüşmek üzere🖤+

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 31, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

FUCK UR RULES  ⁺rosékook⁺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin