Isaac, Lilith'i ittirerek geriledi. "Üzgünüm ama başkasına bir sözüm var." Lilith yeniden yaklaştı. "Yoksa benden korktun mu?" Gözleri Isaac'in her tarafında gezinirken Isaac "Hayır, senden korkmuyorum. İnsanlara bu kadar yakın durmanı anlayamıyorum."
Lilith dudaklarını yukarı doğru kıvırırken Isaac'in elinden tuttu. Isaac ise soğuk ellere karşın irkilirken bir daha geriledi. "Tanrım kes şunu!" İttirdi ve diğer sokağa yönelerek yolunu uzattı.
"Özür dilerim geçiktim. Lilith denilen şu kız vardı ya, aptalın teki, beni oyaladı." Ellie, meraklı gözlerle çitlere yaslandı. "Lilith mi? Kimdi o?"
"Şu... sınıfa yeni gelen kız, vardı ya hani?"
Ellie'nin bakışları değişti, karamsar bir hâle büründü. "Isaac, sınıfımıza yeni birisi gelmedi ki?"
Isaac'in başından aşağı kaynar sular dökülürken içindeki çığlığını yuttu ve gülümsedi. "Sınıf nereden çıktı, tanrım çok aptalım, mahalleye yeni taşınan kız. Kusura bakma, annemle kavga ettim ve kafam çok karışık."
"Bana her şeyini anlatabilirsin, bunu biliyorsun değil mi?"
"Elbette biliyorum, sana güveniyorum. Ama şey, kiliseye gitmem gerek."
Ellie güldü. "Kilise mi? Bildiğim üzere sen asla kiliseye gitnezsin."
"Günah çıkartmam gerek sanırım. Annemle kavga ettikten sonra düşündüm, belki de Tanrı beni cezalandırıyordur."
Ellie omuz silkti. "Pekâla, öyleyse yarın-"
"Okuldan ayrıldım." dedi Isaac hızlıca. "Annem evde eğitim görmemi istiyor. Müdürde böyle düşünüyor. Bugünkü olaylardan sonra herkes için en iyisi bu diyor."
Ellie hayal kırıklığı ile başını salladı. "Pekâla, o zaman... sonra görüşürüz." El sallayıp bahçeden geçti ve kapıyı çalıp son kez Isaac'e baktı.
Kiliseye giden yolda düşünüyordu. Nasıl yani? Öyleyse Lilith kim? Beni nereden tanıyor? Ben onu nereden tanıyorum? Tanrım, deliriyorum!
Ceketi birisi tarafından çekildiğinde yine Lilith ile karşı karşıyaydı. "Benimle kiliseye mi geliyorsun?" diye sordu Lilith fısıldarcasına.
"Sen kimsin?" dedi Isaac titreyen sesini önleyerek.
"Ben Lilith, hatırlamıyor musun?"
"Nerede tanıştığımızı hatırlamıyorum, üzgünüm." Isaac yürümeye devam ederken Lilith peşinden geliyordu. "Bugün sınıfınıza girdim, yeni öğrenciyim. Nasıl unutursun?"
Isaac kaşlarını çatarak Lilith'e döndü. "Bak, Lilith, arkadaşımla konuştum. Sen sınıfımıza gelen birisi değilsin!"
"Öyleyse beni nereden tanıyorsun Isaac?"
Isaac bu soru karşısında duraksadı. "Sen benim hayal ürünümsün. Halisülasyonlar görüyorum, hepsi bu."
Lilith sessiz kaldığında üzüldüğü apaçık belliydi.
***
"Tanrım, orada mısın bilmşyorum ama lütfen beni bağışla," ve şu yanımdaki kızı gönder, "lütfen ailemi affet. Biliyorum, çok kötü bir çocuğum ama lütfen duamı kabul et. Amen."
Lilith, Isaac'e bakarken yavaşça başını omzuna yasladı. Isaac göz devirip oturağına yaslandığında boş gözlerle İsa'nın heykeline bakıyordu.
"Beni duyduğunu sanmıyorum."
"Ben de. Genelde iyi insanları dinler."
"Biz kötü müyüz?"
"Biz hastayız."
"Hastalığımı nereden biliyorsun?"
Lilith yavaşça Isaac'in elinden tuttu. "Ben her şeyi bilirim Isaac, her şeyi." Isaac, elini çekmek istese de Lilith buna izin vermedi. "Sen nesin?"
"Ben senin gibi birisiyim Isaac, neden bu kadar tedirginsin?"
"Sadece çok farklısın ve beni rahatsız etti. Ayrıca fazla yakınsın."
Lilith hızlıca Isaac'ten ayrıldı. "Kendin çok mu aynısın? Lanet olsun sana! Git kendine şeytan çıkarma ayini yap! Pislik herif!"
Hızlı adımlarla kiliseden ayrılırken Isaac neler döndüğünü anlamış değildi. Lilith'in kim olduğunun önemi yoktu, ne olduğunun bir önemi vardı.
Eve yaklaşmışken yanından hızlıca iki polis aracı ve ambulans geçti. Yerinden sıçrayıp ileriye bakarken polis aracı, ambulans ve birkaç kişi evinin önünde duruyordu. Kapı ve camlar kırılmıştı. Isaac'in kalbi çıkarcasına atarken dizlerinin bağı çözüldü ve yere düştü. Şimşek çaktığı an yağmur, bardaktan boşalırcasına yağıyordu.
Arkasında soğuk ve iğrenç kokulu nefesle arkasına döndü ve karşısındakine baktı. Gözleri oyulmuştu, yanakları kulaklarına kadar kesik ve ince bağırsak sallanıyordu, oldukça ince ve uzundu. Midesi adrenalin ve korkuyla bulandığında koşmaya başladı. Ailesine veda etmeden.
Bay ve Bayan Woods, Isaac'in üstüne battaniye koyarken Ellie, Isaac'in ellerini okşuyordu. "Isaac, iyi misin?"
"Annemle ablam öldü. Ellie, gördüm. Yemin ederim ki gördüm. Onları öldüren o yaratığı gördüm! Korkunçtu! Tanrı benden nefret ediyor!" Hıçkırdı ve göz yaşlarını tutmadı. Ellie kollarını boynuna dolarken Isaac'te sımsıkı sarılıp daha çok ağlamaya başladı. "Ağzından bağırsak sallanıyordu, yanakları kesilmişti! Peşimden gelmedi! Beni izliyor Ellie, bizi izliyor! Ailemi öldürdü onları, onları," nefesi kesildi ve sözün devamını getirme zahmetinde de bulunmadı. Bay ve Bayan Woods, odayı terk ederken Ellie Isaac'in yanaklarını kavtayı göz yaşlarını sildi. "Isaac... ben ne diyeceğimi bilmiyorum."
"Sadece, sadece yanımda dur. Ve beni yalnız bırakma. Çünkü sensiz hiçbir şey yapacağımı sanmıyorum. Ve ölmeni istemiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık'Ayna [askıda]
ParanormalKapının ardında konuşulanlara kulak kabarttı: "Olanlar onun için gerçekten travmatikti." "Hâlâ oradan nasıl kurtulduğunu bile bilmiyorum." "O katliamdan asla kurtulamadım, ben diğer herkes gibi orada öldüm." diye fısıldarken, camına yürüyüp açtı, y...