"Aynı mahallede ikinci cinayet. Polisler, iki cinayetin de aynı şahıs tarafından işlendiğini öne sürüyor. Amir Adam Ewart, çevre bölgelerin mümkün olduğunca dışarı çıkmamasını, kapıların ve pencerelerin kilitli kalmasını güvenlik açısından istiyor. Gelişmeler ile tekrardan sizlerle olacağız."
Televizyonu kapatırken Bay Woods'un hazırlanmasını bekliyordu Isaac. Psikiyatrist ile tekrardan görüşeceği gün gelip çatmışken şu an zamanın durmasını her şeyden çok istiyordu.
***
"Bugün kendini nasıl hissediyorsun, Isaac?" dedi psikiyatristi. Bok gibi?
"Hep aynı soruyu sormaktan siz de sıkılmadınız mı? Ben hep aynı yanıtı vermekten bıktım da." dedi siyah deri koltuğa uzanırken, Isaac. Psikiyatristin gözleri bu küstah davranış karşısında parladı.
"Bugün seni daha farklı görüyorum Isaac, sorun nedir? Benimle paylaşabileceğini biliyorsun."
"Anlatsam anlar mısın ki? Hah. Hayır, sanmıyorum. Dediklerimi dinlesen polise gidersin."
Psikiyatrist Isaac'e doğru eğildi. "Bana anlat, eğer polise söylersem beni öldür. Elinde böyle bir içgüdü varken seni asla enselemem."
Isaac, psikiyatriste döndü. "Ne demek istiyorsun?"
"Isaac, saldırgansın. Bunun farkındasın değil mi? Yani başımı belaya sokmak istemem. Özellikle senin gibi farklı bir hastama karşı. Sana şunu söylemek istiyorum: bana karşı açık ve dürüst ol. Bunları söyleyecek cesaret bende yok, bulunmuyor."
Isaac derin bir nefes alarak son seanstan itibaren gelişen olayları her yönüyle anlattı. Gördüğü yaratıktan Lilith'e kadar. Ama Peter'ı öldürme isteğini henüz kimseye açamazdı.
"Yani delirmediğini dile getirmek istiyorsun?" Isaac başını salladı. "Yani, kısmen hayır kısmen evet. Doğru, kesinlikle görüntü iğrenç yerlere açılıyor, evet, bu benim sorunum. Ama arkadaşımın beni başka bir yerde görmesi ya da Lilith denen kızın o yaratığı görmesi... tanıdığım herkes deli değildir. Öyleyse o yaratık var demek oluyor."
Anlattığından hiçbir şey anlamamıştı Isaac. Ancak psikiyatrist anlarcasına başını sallıyordu. Böyle bir hastalığa nasıl bir çözüm arayacağına kafa yormaya başlamıştı çoktan. En zor hastasıydı anlaşılan, Isaac gülümsedi.
***
Kaldırım taşlarını sayarken birisiyle çarpışarak durdu. Bu sefer beyaz gömlek ve siyah kot şortlu Lilith ile karşılaştı.
"Merhaba Isaac, önüne bakmıyor musun? Bir şey mi oldu yoksa? Gerçekten üzgünüm!"
Isaac garipsedi. "Hayır tabiki de? Psikiyatristten dönüyorum. Sen niye bugün elbise giymiyorsun? Yoksa bir şey mi oldu?" Son cümlesini Lilith'in sesine benzetiyordu.
Lilith güldü. "Tiyatro eğitimi al. Taklidin berbat. Bu arada, yarın büyükannemin parçalarının cenaze töreni olacak. Gelmek ister misin?" Üst üste bu kadar cenaze... Bu Isaac için problem değildi. "Şey, olur, belki."
Lilith saçını düzeltti ve Isaac'e baktı. "Ne kadar normal bir gün öyle değil mi? Artık aksiyon ve korkuya o kadar çok alışmışım ki, şu an sıkılmaya başladım." Isaac hemen atıldı. "Aman, aman. Sakın böyle bir şey isteme. İlaç kullanan sen değilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık'Ayna [askıda]
ParanormalKapının ardında konuşulanlara kulak kabarttı: "Olanlar onun için gerçekten travmatikti." "Hâlâ oradan nasıl kurtulduğunu bile bilmiyorum." "O katliamdan asla kurtulamadım, ben diğer herkes gibi orada öldüm." diye fısıldarken, camına yürüyüp açtı, y...