Aile Böyle Bir şeydir

13 3 0
                                    











(PART 3)







Aile işte böyle bir şeydir. En çok ailem dediğin insanlar senin canını yakabilir. Eğer o adam için de ailesi olmasaydı işin için de şuan ben istediğimi alamayacaktım. Ama ben istersem alırım. Bunu henüz kimse bilmiyor.

O gün şehirden uzak olan depo da adamı saatlerce alıkoymuş istediğimi almış ve onu orda bir başına bırakıp gitmiştim.  Ne ara bu kadar profesyonel bir kötü olduğumu bilmiyordum. Bildiğim tek şey ailem dediklerimin benim canımı yakmış ve bu nedenle de bu duruma gelmiştim. Tek amacım onların canını alanların bu hayatta canını yavaş yavaş almaktı. 

Siyah perdeleri çekili olan odada tek başıma ayaklarımı toplamış kafamı arasına sıkıştırmıştım. Bir an önce akşamın olmasını bekliyordum. İçinde sürekli intikam diye bağıran sabırsız düşüncelerim kalbimin ritimsiz atmasına neden oluyordu. Saat henüz 13.00’dı ve o bilgilerin elime geçmesine çok zaman vardı.  Geniş iki kişilik yataktan kalkıp ayağımı yerde ki yumuşak halının dokusu ile buluşturdum. Saatler önce yemem için hazırlanan yemeğim tepside, yatağımın karşısında bulunan çalışma masamda duruyordu. Doktorum ise evin içinde sürekli dolaşıp beni kontrol ediyor arada odama uğrayıp sakinleştirici ilaç veriyordu. Tam tamına 384 gündür bu döngü devam ediyordu.

Önce yemek geliyor sonra doktor kontrol için odaya giriyordu. Kısır döngünün içinden çıkabilmemin tek çaresi kısasa kısastı. Ancak ağır ve sancılı olanı benim sakinleşmem için yeterli olabilirdi.   Yemek için masaya ilerlediğimde doktor odanın kapısını tıklatıp içeriye girdi.

"Nasılsınız bakalım bugün." Diyerek içeri giren doktoru neşeli ve canlı sesi kulak zarlarımı harekete geçirmişti. O kadar çok sessizlikten sonra bir ses duymak anında başıma bir ağrının saplanmasına neden oldu.

"Sessiz ol biraz lütfen." Diyerek elimi başıma götürdüm.

"Tamam anladım. Uzun süre sessiz ortam da olduğundandır bu baş ağrın. İlaçların yemeğinin yanında onları içmeyi ihmal etme bir de kapı da semi görmek isteyen birisi var." Diyerek gözlerini yüzümde bir tepki ararcasına dolaştırdı.

"Kimseyle konuşmak istemiyorum gönder gitsin." Diyerek bu sırada yemeğimden bir çatal aldım. 
"Bak anlıyorum hala çok üzgünsün ancak bu ruh halinden çıkman gerekiyor."

"Ruh halimde de ne varmış gayette iyi bir ruh haline sahibim ve işiniz bittiyse çıkabilirsiniz."

Doktor bir süre ben yemeğim ile oynarken tepkilerimi ölçtü ve yavaş adımlarla kapıyı çekip çıktı. Kafamda dolanan ve zihnimi işgal eden bir çok ses ile yine bir başıma kaldığımda çatalı elimden bir köşeye atarak tepsiyi önümden kaldırıp duvara vurdum. Nasıl olsa biri gelip temizlerdi onu peki ya beynimdekilerden nasıl arınacaktım…

















DESTEK VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...😊

Şeytan İsterseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin