part 4

10 2 3
                                    












PART 4







384 gün bir kısır döngü… beynimdekilerden arınmanın mümkün olmadığı bir süreç. Uzun ve sancılı. Bu süreçte o kadar yoruldum ki sanki hiç durmadan bu kadardır sürekli çalışıyor gibiyim. Bunca zaman hiç durup dinlenmemiş ve hiç kendimi dinlememiş gibiyim. Hani herkes bilir ya kendini dinlemezsen ne yapacağını bilemez insan. İşte ben bunu eksik yaptım ancak kimse beni uyarmadı zira uyaracak birisi de yoktu. Sadece elimde kalan birkaç çalışan bir doktorum ve elimde gittikçe değer kaybeden bir şirket vardı. Ha! Bir de unutmadan biraz önce ben onu görmek istemesem de hep yanımda olan bir arkadaşım. Ona hala kardeş diyemiyordum ama o arkadaştan öteydi. Kapıyı yavaşça araladı ve o naif sesiyle sanki odada ki sessizliği bozmak istemiyor gibi ismimi telaffuz etti. Bu sırada odada ki yankılanan ses, bana ben olduğumu anlatmaya çalışır gibi duvarlara çarptı. Annemin babamın resimlerinden sekti ve kulaklarıma ulaştı. İşte bu bendim.  Ben ‘Nehir Şensoy’ Şensoy ailesinin tek varisi, çökmekte olan imparatorluğu sahiplenemeyecek kadar kendinden korkan bir insan. İnsan diyorum çünkü ben kendime ailemin bana yüklemiş olduğu bu sorumluluktan kaçacak kadar korkak ve bir o kadar da yorgun bir insanım. Ben insanın kelime anlamının hakkını vermek isteyen ve gerçekten de ‘unutmak’ deyimini yerine getiren bir insanım. Ben Nehir Şensoy bir insan olarak kendimden korkuyorum. Hem yapacaklarımdan hem de yapamayacaklarımdan.  Arkadaşım olan ve hiç beni yalnız bırakmayan Elem; gerçekten de ondan çok şey öğrendim. Sesi, sessizliği, kızmayı, küsmeyi… o kadar da çok şey paylaştı ki benimle şimdi de benim onunla bir şeyler paylaşmak istiyeceğimi düşünüyordu muhtemelen. Ama ben ağzımı açamayacak kadar yorgun; duygularımı paylaşamayacak kadar da ruhsuzdum bu aralar.  Ne olursa olsun ona kötü de davranamazdım. Biraz önce yere vurduğum tepsinin ve kırık tabaklara basmamaya gayret ederek, yanı başıma dikildi ve elini omzuma koydu. Ben burdayım der gibi.  Bir an için irkildim. Ama o bunu pek umursamadı. Çünkü gerçek dostlar ancak bunu umursamazdı.  Hiçbir şey söylemedi ve elimden tuttu, yatağa doğru yöneltti. Yastığı başıma yerleştirdi ve üzerimi örttü. Sanki ihtiyacım olanı biliyor gibiydi. Bir ara odadaki sessizliğin ve Elem’in başucumda oturuyor olmasından dolayı derin bir uykuya daldım…










Gözlerimi açtığımda akşam olmak üzereydi. Bunu fark ettiğim anda yerimden fırlayarak telefonu elime aldım.  Oda da kimsenin olmaması benim için daha iyiydi. Sakin bir şekilde kısa bir durum analizi için adamlarından bilgi aldım. Anladığım kadarıyla akşam bana gelecek bilgiler için hala çalışılıyordu. Tam bir liste ve ondan daha fazla bilgi için iyi bir planla onları almak çok zor değildi ama insanın en sevdiklerine bir şey olacak korkusu ile hareket edecek olursa bu bilgileri elde etmem imkansız hale gelebilirdi.  Telefonu elimden yatağa atarak banyoya ilerleyip elimi yüzümü yıkadım. Üzerimdekilerden kurtulup akşam ki soğuk kız rolüne girmem için gerekli olan tüm hazırlığımı yaptım. En son odadan çıkmadan önce aynada kendimden emin olmak için göz attım. Siyah bir pantolon ve siyah boğazlı kazak bana zırh gibi koruma hissi verirken, deri botum ve deri ceketim bana gerçekten de istediğim şeyi veriyorlardı. Korku…  

Ancak hesaba katılmayan ve bana annemi hatırlatan o saçlar ve gözler,  korku salmaktan daha çok sevimlilik katıyor gibiydi. Turuncu saçlar ve yeşil gözler… Ah ailem sizden bana kalan en büyük hediye.

Telefonumu da attığım yerden alarak odadan çıktım.  Saat yaklaşırken adamlarım ile hazırlanmış arabalar peş peşe bir şekilde buluşmanın olacağı depoya gidiyorduk. Bizden önce giden birkaç kişi deponun temiz olup olmadığını kontrol etmişti.

Ancak hala bilgileri bana ulaştıracak adam ortada yoktu. 

Adam hakkında öğrendiğimiz bilgilere göre daha önceleri küçük bir kasabada yaşıyormuş ama bir zaman sonra ailesinin geçimini sağlamak için İstanbul’a geri dönmüş. Çocukları ve karısı geri dönmeyi hiç istemese de azalan gelirleri onlara iyi bir hayat sunması imkansızmış. Adam artık sadece kendinin birkaç işte çalışması gerektiğini biliyormuş o da kısa bir yol bularak Ataman Ailesinin şirketinde kendine uygun bir pozisyon bularak kısa sürede iyi para kazanmaya başlamış. Ancak orada sadece çalıştığı işten para almıyormuş. Getir götür işleri yaparak Ataman şirketi ile alt bağlantılarının iletişimini sağlıyormuş. Bu iş gittikçe karmaşık hale gelmeye ve ondan başka şeyler istemeye başlayınca adam istifa etmek istemiş. Ancak onun bildiklerini kimsenin bilmemesi gerektiği için ya bildiği bütün bilgilerle öleceğini ya da onlara çalışmaya devam etmesi gerektiğini söylemişler. Bu durumdan çok ta memnun olmasa da onlara çalışmaya devam etmiş.

Bu kısa hayat hikayesi gerçekten de çok üzücü diye geçirdim kısaca içimden ama hiçbir şey benim hayat hikayem kadar acımasız olamaz diyerek omzumu silktim. Arabada arka koltukta incelediğim bu adam hakkında ki dosyayı bir kenara atarak arkama yaslandım. Depoya varmamıza az kalmıştı. Oraya varıp p bilgileri almak için sabırsızlanıyordum.
………

Depoya vardığımızda, adamlarım arabalardan inerek çevreyi kontrol ettiler. O gelmişti, eli cebinde beni bekliyordu. Dik duruşu beni şaşırtmıştı. Aslına bakarsan öyle olması ona bilgilerin elinde olduğuna yormuştum. Henüz inmediğim arabamdan kapının açılması ile indim ve adamın tam karşısında durdum. 

-Görüyorum ki istediğimi getirmiş gibi bir halin var.

-Bunu da nerden çıkardınız.

-Aslına bakarsan senden böyle bir şey beklemiyorum.

Adam yüzüne alaylı bir gülümseme yerleştirdi. Dün akşamdan kalan yüzünde ki yara izleri ona acı verecek olacak ki bu gülüşü çabuk sürdü.

-Neden peki o.

-Aslına bakarsan ailenin canını yakmak benim daha çok işime gelirdi. Şöyle bol kanlı bir şeyler izlemiş olurduk.

-Seni pislik kadın.   Diyerek üzerime geldiği sırada yanımda duran iki adam bir adım öne çıkarak bellerindeki silahı gösterdiler. Adam olduğu yerde kaldı. Zaten hiçbir şey de yapamazdı. Ailesinin yerini öğrenebilmek için bana ihtiyacı olduğunu biliyordu. 

-Beni böyle mi korkutacağını sanıyorsun.  Dedi sakin kalmaya çalışarak.

-Aslına bakarsan hayır ama şimdilik kendimi yoramam. Önce bilgileri alalım.

-Bilgi falan yok.

Bir adım öne atılarak  “Ne demek yok.” Diye bağırınca duvarlarda yankılanan sesim olduğundan gür çıkmıştı.

-Sakin ol. Elimden geleni yaptım ama o bilgileri bulmam ya da öğrenmem imkansız. Ben yıllarca onlarla çalıştım ama bana bu bilgiler hakkında bir şey söylemediler. Yani ben bilmiyorum.

- Peki o zaman ailene elveda de. Zaten seninle yeterince vakit kaybettik. Onlarla da vakit kaybetmeyelim.

Deyince yerinde duramayan adam üzerime yürüdü. Bu sırada adamlarım onu kollarında tutup durdurduklarında  “bu mu sesin gücün ha” diye kükredi.

-Aslına bakarsan hayır bu güçten daha fazlası var. Görmek ister misin?

Adam bu cevabım üzerine şaşırmıştı anlaşılan. Adamlarıma onu serbest bırakmalarını söyledim. Bir an afallasalar da dediğimi yaptılar.  Karşımda serbest duran adam ile karşılıklı duruyorduk.

-Hiçbir zaman bir kadını küçük görmemelisin. Kadınlar sizin sandığınızdan daha güçlüler.

Adam bu sözlerin ardından ne geleceğini tahmin edemiyordu belli ki hareketlerimi bir süre tartarak. Üzerime yürüyerek bir yumruk salladı.

-Vay, güzel hareket. Dedim gülerek. Buna sinirlenmiş olacak ki bir yumruk daha sallayınca bu defa o yumruğu hava da tutup elini ters büktüm.

-Ben hiçbir zaman kendime güvenmediğim bir işi yapmam anladın mı?  Diyerek ters dönüp ona sıkı bir yumruk geçirdim. Bunu nasıl yaptığımı anlamamış olacak ki etrafına baktı başka birisimiş yaptı bunu diye. Daha sonra kendine gelerek birkaç adım atarak birkaç yumruk daha atmaya çalıştı. Son yumrukta onun bileğini büküp dizlerinden kırarak yere diz çökmesini sağlayıp sıkıca birkaç yumruk peş peşe attım. Zaten çok güçlü olmayan bu adam çabuk pes etmişti ama benim pes etmeye niyetim yoktu. Peş peşe gelen yumruklarla yere iyice yatan adamın üstüne çıkıp birkaç yumruk daha atarak ona iyi bir tekme geçirdim.

-Hiç kimseyi hafife alma. Diyerek adamların onu kaldırmasını işaret ettim.

Adam tekrar ayakta karşımdaydı. Burnundan kan akıyordu ve tükenmiş haldeydi.

-Beni o ailenin içine sokmanın yolunu bul. Yoksa bu son şansın olmaya bilir. Diyerek arabaya yöneldim. Bu sırada diğer adamlarımda arabaya bindiler ve sırayla  depoyu terk ettiler. Ta ki o adam tek başına orda kalana kadar.



























DESTEK VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM 😊. . . 




# TÜM HAKLARI SAKLIDIR  #

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 22, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şeytan İsterseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin