Görmüyorum onu.
Sanki güneş hiç batmıyor ya da doğmuyor gibi, gökyüzü bile vişne çürüğü rengini almıyor hiç.
Zaten diyorum istasyondaki bankta tek başıma otururken her zaman umutların batmadı mı ciğerlerine?
Kesikler can yakar ancak en çok can yakanı umut kırıntılarının attığı kesikler.
Birinin gösterdiği yolda düşünce suçu birisine atmak kolay ancak kendi yolunu seçtiğinde düşüşlerinde tekme yiyorsun bir de.
En büyük tekmeyi de umutların atıyor.
Çok tekme yemişim. Artık kalkacak gücüm yok, ki bunu istemiyorum da.
Kurtulmak istiyorum ve kurtuluşum yine bana kalmış işte.
Kapılar da kapalı. Vişne Çürüğü bile bir merhabayı esirgemiş benden.
Sorun değil. Gözlerindeki sönmüş yıldızlar kaymadıkça bal gözlerinden, sorun değil.
Ağır ağır kalkıyorum oturduğum yerden bu düşünceyle. Bugün de görmüyorum onu. Dün de görmemiştim.
Can dostumdan da ses yok.Ses...
Sesler hep var da, istediğim ses yok ortada.
Kaçmaya çalışma. Yapman gerekeni biliyorsun.
Yapmam gerekeni biliyorum. Adımlarım bu yüzden ağır ya zaten. Bu yorgunluk bana bile fazla. Her an bir kaldırım kenarına oturup hıçkırıklara boğulabilirim ama yapmıyorum.
Zor yürüyorum, zoruma gidiyor.
Eve geliyorum en sonunda. Soğuk ve karanlık.
Selamlıyorum yalnızlığımı. Yarımlığımı bırakıyorum masanın üstüne. Yüreğimde taşımak zor, artık taşıyacak yüreğim de olmayacak zira bu gece artık benliğim hiçliğe karışıvericek.
Kahve yapıyorum kendime ve ufak balkonuma çıkıyorum.
Kahve yine soğuyor.
Çakmağı yaklaştırıyorum dudaklarımın arasına sıkıştırdığım sigarama lakin inatla yanmıyor. Öfke hissediyorum fakat sonradan fark ediyorum ıslandığını.
Islatan da benim üstelik. Islak göz pınarları benim.
Böylesine usanmış olmam felaket üzüyor beni. Balkonun köşesinde, eski tahta sandalyemin üstünde ağlıyorum iç çeke çeke.
Uzun bir süredir böyle ağlamamışım, katılıyorum olduğum yerde.
Seslerde çok gürültülü ve en son duyduğum şey onlara ait olmasın diye telefonumu koyuyorum balkonun mermerine, rastgele açtığım bir şarkıyla birlikte.
Merak ediyorum o adam, onlar, o sesler pişman olurlar mı ki yitip gitmeme?
Varlığım dert olmuş ancak var olmayışım da dert olur mu içlerine?
Bilmiyorum.
Kuru bir sigara alıyorum yine dudaklarımın arasına. Yakıyorum ama yanan benim. Kör gibi hislerim. Dumanı çekiyorum ama başımın içine doluyor, gitmiyor.
Kararıyor ay.
Ağlıyorum çünkü sesler de çok fazla.
Ne bıkmışlar benden, acele ettiriyorlar beni.
Karşı gelmiyorum. Kalkıyorum tüm yüklerimle. Birazdan hepsi tuzla buz olacak.
Görüşüm bulanık ama görmeye ne hacet?
Mermere oturuyorum. Soğuk.
Bacaklarımı da aşağı salıveriyorum ve tam bu an hiçbir şey hissetmiyorum.
Hiçbir şey.
Düşünmüyorum da ve sonra fark ediyorum susmuş her şey.
Sessizlik...
İşte buna gülümsüyorum biraz.
Geride bırakacaklarım aklıma bile gelmiyor ve sanki yavaşlıyor zaman.
Dünya nefesini mi tutmuş ki, kıpırdamıyor hiçbir dal?
Adımı bile unutuyorum o an. Ağlıyorum ancak kontrol elimden kayıp gitmiş.
Gözlerimi kapatıyorum, belki uçar gibi hissederim yeri görmezsem, diye bir fikir sızıyor aklıma.
Suspus olmuş evren de. Sanki çok lazımmış gibi.
Umursamıyorum.
Sonra tek bir ses geliyor kulağıma.
Yabancı lakin bir o kadar tanıdık.
Adımı fısıldıyor. Kim Taehyung.
Gözlerimi açıyorum aniden. Bulanık görünüşüm netleşene kadar alık alık bakıyorum etrafa ve en sonunda başımı aşağı çevirince görüyorum onu.
Köşe başında. Mimiksiz suratı ve kedi gözleriyle izliyor beni.
Vişne Çürüğü.
Üstelik sesini de duymamışım daha önce ama biliyorum o an.
Ses ona ait.
Anlıyorum ki, Vişne Çürüğü kurtuluşum olmak istemiş.
🍒
Doktor bana sordu.
Hiç **** denedin mi?
Tereddüte düşmeden yaptığım zamanlar olduğunu söyledim.
•••
Bizi tüketen sizler, yapmadığınızdan değil.
Yapamadınız.
Kahretsin.
The Last-AgustDDürüst olmak gerekirse o gece bana bu sösleri fısıldadığında anlamını bile bilmiyordum Min Yoongi.
Sonra fark ettim sesini duyurmakla kalmamışsın. Benimle konuşmuşsun.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
feeble sour cherry 🍒 #beklemede
Fanfiction❥taegi Kafamın içinde binlerce ses vardı, çoğunun benden nefret ettiği. Bütün seslerin arasında en güzel ses ise, onun sessizliğiydi. Min Yoongi'nin sessizliği. **angst değil. | Her bir satır Min Yoongi kokacaktır büyük ihtimalle, zira ben de oldu...