Kafam önümde merdivenlerden aşağı iniyordum. Kulağımdaki kulaklık gevşemiş atkım açılmıştı biraz da.
Okulun içi sıcacıktı ve birazdan buzullardaymışız gibi hissettiren soğuğa çıkacağımı düşününce bile içim titriyordu. Son basamağı da indiğimde kapıya elimi koyup ittirdim, fazlaca büyük olduğu için zorlanmıştım.
Dışarı çıktığımda yüzüme vuran soğuk ile titredim. Atkımın içinden girip vücudumu ele geçirmişti. Bir süre orda dikildim ama bunun beni daha da çok üşüttüğünü anlayıp solda kalan kantine yöneldim. Hızlı adımlar ile kantine ulaştığımda küçük basamakları çıkıp kapısını açtım içeride göz gezdirdikten sonra kendime bir yer beğendim ve kahve almak için tezgaha yönelip siparişimi verdim, her zamankinden filtre kahve,
Hazır olduğunda adımı seslenmeleri ile kahveyi alıp, ücretini ödeyip kısa bir teşekkürün ardından gözüme kestirdiğim masaya döndüm kimsenin kapmaması ile mutlu olurken birkaç adımda masaya ulaştım. Kahveyi bırakıp atkımı çıkardım çantamdan şiir kitabıma uzandım küçük ellerimle kavrayıp ordan çıkarıp kahvenin yanına koydum, sandalyeyi çekip oturdum. Ellerimi ısıtmak için karton bardaktaki kahvenin etrafına sardım, bir süre kahveyi izledim aklıma gelen şeyle ise burukça gülümsedim, eskiden latte içerdim..
Kafamı iki yana salladım. Artık içmiyorsun!. Kafamı dağıtmak için hemen elime şiir kitabını aldığımda başlıktaki Özdemir Asaf yazısı ile gülümsedim. Yüzlerce kere okunduğu anlaşılan kitabımı açıp altı çizili şiirlere bakarak sayfaları çevirdim.İstediğim iki şiire ulaşınca elimi sayfanın üzerinde gezdirdim. Nasıl olmuştu da ikisi yan yana gelebilmişti ki.
Birinci şiiri yavaş yavaş okuyup ikinci şiire başladım. 2. cümlesine geldiğimde ise ne zaman dolduğunu bilmediğim gözlerimden bir yaş aktı.
"Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda.."O sırada kapı açılmış ve etrafı güçlü kahkahalar sarmıştı.
Kafamı kitaptan kaldırıp kapıdan gelen gür kahkahaların sahibine baktım.
Tavşan dişleri öne çıkmış,burnu kırışmış, gözleri kısılmış, ağzını açmış ve melodi gibi olan kahkahaları ile arkadaşlarına gülen bir Kook vardı.
Onu sevmeden önce unuttuğum bir renk olan sevdikten sonra ise gökyüzü gibi gelen kahveleri ile buluşmuştu gözlerim.
Kahverengi gözleri olan biri nasıl olur da gökyüzü gibi bakabilirdi?
Umarım seversiniz <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
lavinia
FanfictionSana gitme demeyeceğim, Ama gitme, Lavinia. ♡ Ve tekrar yan yana gelmek Tekrar biz olmakla aynı anlama gelmeyecekti