𝓠𝖚𝖆𝖙𝖗𝖊

226 23 6
                                    

Aklıma gelen daha doğrusu hiç çıkmayan ve beni yıpratmaktan başka bir işe yaramayan anı ile gece yarısına kadar ağlamış ve sert koltukta uyuyakalmıştım.

Acıyan gözlerimi açtığımda üstümdeki sersemliği atmak için bir süre tavana bakıp yavaşça doğruldum. Belim ve omzum fazlasıyla tutulmuştu. Birkaç esneme hareketi yapmaya çalışıp koltuktan kalktım. Banyoya girip yüzümü yıkadıktan sonra ise fazlaca kötü gözüktüğümü göz ardı ederek dişlerimi fırçalayıp banyodan çıktım. Kıyafet dolabının önüne gidip uzun uzun baktım ve siyah pantolon ile boğazlı siyah kazağa karar kılıp giyindim.

Banyoya gidip tekrar aynaya baktığımda kendi halime gülüp saçlarımı düzelttim ve balm sürüp işimi bitirdim. Askıdan deri ceketimi alıp kendimi hızlıca dışarı attım ve yürümeye başladım. Kulaklığımı takıp Harry Styles - Sign of the times açtım. Şarkının ritmi ile yürümem daha da yavaşlamış gözlerim kapanmaya başlamıştı. Uzun bir süre daha öyle yürüyüp okula vardım.

Okula adım atmam ile zaten yavaş olan adımlarım biraz daha yavaşladı. Dünden beri içimde olan kötü his biraz daha kötüleşmişti, yutkunup sadece bir his diye mırıldanarak okulun içine girdim. Merdivenleri sayarak iki kat çıktım dersimin olduğu kata gelince kafamı kaldırıp karşıya baktım.

Karşıya bakmam ile boğazıma kocaman bir yumru oturdu, aynı hızda gözlerimin dolmasına engel olamadım. Geçenki kızın belini tutmuştu uzun ve şekilli parmakları ile vücutlarını birbirine yaslamış onu öpüyordu. Kızın tek eli saçlarına çıktı ve karıştırdı Jungkook ise daha da hızlandı.

Artık bir sevgilisi vardı. Ayrıldığımızdan beri ilk defa..

Bu beni aklından tamamen sildiği anlamına mı geliyordu? Artık anılarımızı hazmetmiş ve kafasından silmiş miydi? Sevmiyor muydu? Unutmuştu. Sildiği anılarımızı başkası ile doldurmaya hazırdı. Bu kadardı. 4 ay. Bitmişti. O artık başkasınındı, gözleri başkasına bakıcaktı sevgiyle, başkasını öpücekti yumuşak dudakları, kalbi başkası için atıcaktı, başkasına aitti.

Öpemeyecektim onu bir daha, sarılamayacak, kokusuna sığınamayacaktım, saçlarında elimi gezdiremeyecek, onunla uyuyamayacaktım, elleri ellerimin değildi artık.

Artık hiç umut yoktu değil mi?

Neden yok diyemiyordum. Bu kadar mı gurursuzdum?

Jungkookun gözlerini üstümde hissetmem ile kendime geldim. Ayrılmıştı dudakları. Bir an bana bakmıştı. Ben ise durmuş burda ağlıyordum. Gelen hıçkırığı bastırıp kafamı eğdim. Hızla sola dönüp oradaki tuvalete girdim. Musluğu açıp yüzüme soğuk su çarptım ve kafamı yavaşça kaldırıp aynada kendime baktım.

Acınası görünüyordum.

Yanımdan gelen ses ile oraya döndüm, Taehyung.

"Jimin, iyi misin ne oldu?" dedi telaşlı sesi ile. Gülümsedim "İyi miyim?" diye sessizce mırıldandım.

"Ne dedin?"

"İyiyim tae, sorduğun için saol." deyip kapıdan çıktım.

"Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
"İyiyimler" yamaladım dilime."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
laviniaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin