3 ay sonrasında Olmaira'nın karnı normalden çok çok daha fazla şişmişti. Normal bir hamilelikte imkansız olan olayların neredeyse hepsini yaşamıştı. Karnı öyle büyüktü ki her an patlayacakmış gibi hissediyordu melez.
Canı çok yanıyordu ve sürekli midesi bulanıyordu. Etraftakiler endişeliydi. Olmaira en son çareyi Hotei'nin yanına gitmekte buldu. (Hotei; bolluk ve sağlık tanrısı.)
Hotei Olmaira'yı incelediğinde gerçekten korkmuş hissediyordu. Bu çaresiz kız gerçekten kötü durumdaydı. Ona özel Tengoku bitkilerinden güzel bir çay ikram etmiş ve genç kızın dertlerini büyük bir saygıyla dinlemişti. Olmaira ne zaman doğuracağını sorduğunda önümüzdeki hafta olacak cevabını almış ve Hotei'nin yanından teşekkür ederek ayrılmıştı. Son bir hafta çok zor geçmişti. Olmaira çok stresli olduğundan kaynaklı büyük sinir krizleri yaşıyordu. Doğumuna belki de birkaç saat kalmıştı. Sancılar içerisinde tanrıların yanına gitti ve doğumuna acilen başladılar. Tengoku'da kimse hastalanmadığı için bir doktorları yoktu o yüzden Hotei yardıma koşmuş ve bebeği doğurtmuştu. Ancak bebek cidden büyüktü ve parlayan masmavi gözleri vardı. Baktığın zaman korkabileceğin şekildeydi. Gözlerinin içine asla bakılmıyordu. Hotei iyice incelemiş ve bu bebeğin lanetli olduğunu bir daha bu bebeğin dışarı çıkarılmamasını gerektiğini söyleyerek oradan aniden uzaklaştı.
Ichiro ve Miyako bebeği çok merak ettiklerinden Olmaira'nın yanına gitmişlerdi. Olmaira baygın gibiydi. Teni olduğundan daha beyazdı ve dıdakları kıpkırmızı olmuştu. Tam o anda bir porselen bebeği andırıyordu. Korkunç biçimde acı çekiyordu halâ. Çok kan kaybetmişti bu yüzden neredeyse ölecek gibi hissediyordu.
Olmaira kendisine gelmeye başlamıştı. Yanında Ichiro ve Miyako vardı. Saatlerdir bebeği inceliyorlardı. Gözlerine bakamıyorlardı bile, çünkü o kadar parlaktı ki sanki ışınlarla delecekmiş gibi hissettiriyordu.
Olmaira "O nasıl?" diye sordu. Miyako ise "Bebeğin gayet iyi de sen nasılsın Olmaira? Senin için çok endişelendik." Dedi. Olmaira sadece "iyiyim" diyerek ortamı geçiştirerek bebeğini incelemek için yerinden doğruldu. "Olmaira" dedi Miyako. "Sence de gözleri çok değişik değil mi?" Olmaira endişeli biçimde bebeğinin gözlerine bakmıştı. Gördüğü tek şey şirin mavi gözlerdi. Bebek cidden büyük doğmuştu ama bebek o kadar şirindi ki şimdiye kadar ziyarete gelenler bebeğin ne kadar degisik ve sevimli olduğunu konuşuyordu. "Hayır." Dedi Olmaira. "Gözünde hiçbir şey yok. Siz neyden bahsediyorsunuz?" diye hafif çatallı sesiyle sordu. Ichiro bu saate kadar oldukça sessiz kalmıştı. Ancak birden "görmüyor musun Olmaira! Gözlerinden ışın saçacakmış gibi görünüyor!" demişti. Olmaira sinirlenmeye başlıyordu. Bebeği hakkında bir daha tek bir yorum bile duymak istemediğinden onu saraydaki odasına çıkarmış ve güzelce ilgilenmeye başlamıştı bile. Canının acısı artık umrunda bile değildi. O artık babasının hediyesi olan bu bebeğe tüm canıyla bağlanmıştı.