Olmaira bebeğinin garip yanlarını göremiyordu. Bu yüzden etrafındakilere her geçen gün daha da sinirlenmeye başlıyordu. Kimse olanlara anlam veremiyordu. Tengoku bu bebekle çalkalanıyordu. Olmaira ile alakası olan olmayan herkes bebeği ziyaret etmek için tanrılara yalvarıyordu. Olmaira kızının adını Akemi koymuştu anlamı parlak çocuk demekti. Akemi gerçekten güzel bir çocuktu ancak o tanrının kanını taşıyordu. Aynı annesi gibi bir melezdi. Ancak gücü öyle hafife alınacak gibi değildi. Şu an hiçbir şey belli olmasa da büyüdüğünde çok farklı şeyler olabilirdi. Tanrılar o yüzden çok endişeliydi hatta bazı yaratıklar o bebekten kurtulmaları gerektiğiyle ilgili konuşuyorlardı. Olmaira bu konuşmaları Miyako'dan duymuştu. Onunla sık sık dertleşiyorlardı. İkisi gerçekten çok yakınlaşmışlardı. Miyako buna inanamıyordu çünkü genç tanrıça gerçekten soğuk biriydi aslında. Kendisine dokundurmaz ve gerekmedikçe kimseyle konuşmazdı. Şu an aralarının iyi olmasını çok seviyordu. Onun içinde halâ biraz bile olsa Valeria kalıntıları olduğunu düşünüyordu hatta.
Bu aralar Olmaira'nın en büyük derdi çocuğunun neden herkese korkunç geldiğiydi. Neden onu yok etmek istiyorlardı ki? Onun gayet normal bir bebek olduğunu düşünüyordu. Genç tanrıça biraz sıkıntılı bir sesle Akira'ya "Akira'nın güzel mavi gözleri var." Diye mırıldandı. Akira'nın gözleri bu lafı duyduktan sonra anormal biçimde parıldamaya başlamıştı. Olmaira artık herkesin bahsettiği bu mavi gözleri görebiliyordu. Aniden geri çekilerek yanındaki Miyako'ya sarıldı. Korkmuştu, tüyleri diken diken olmuştu. Miyako ve Akemi'yi yalnız bırakarak kapıyı çarparak oradan uzaklaştı. Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı. Bütün bu olaylar onu çok yıpratmıştı.
O mavi gözler ne anlama geliyordu diye düşünmeden edemedi. Hemen tanrıların katına koşa koşa çıktı. Kata ulaştığında nefes nefese kalmıştı ve neredeyse ağlamak üzereydi. Gözleri dolu dolu olmuştu. Tanrıların önünde dizlerinin üstüne düşerek ağlamaya başladı. Ağlayarak "Bu ne anlama geliyor?" diye sordu. Hıçkırıklara boğulmuştu. Bu durum tanrılar için alışılamadık olsa da Olmaira'yı anlamaya çalışıyorlardı. Belli ki çok endişeliydi. Miyako'nun tanrısı yerinden kalkarak Olmaira'nın yanına hızla yürüdü ve ilk defa büyük tanrılardan birinin başka birisine bu kadar sevgi gösterdiği o esnada görülmüş oldu. İkisi birbirlerine karşılık vererek sarılıyordu. Olmaira dizlerinin üstünden kalkarak yere oturdu.
"Neyin var Olmaira?" diye sordu tanrı.
O nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Sadece "konu bebek. Herkes haklıymış." Diyebildi. Tanrı olayı anlamıştı, çünkü ortada dolaşan söylentileri onlarda normal olarak duymuştu. Kimse ne yapılması gerektiğinden emin değildi. Olmaira bebeğine artık aynı sevgiyle yaklaşabilecek miydi acaba. Olmaira yerden kalkarak saygıyla eğilip, özür dileyerek odasına tekrar koştu. Miyako'nun yanında artık Ichiro'da gelmişti. Genç kızın gelişiyle ikisi ayağa hışımla kalktı. "Olmaira!" dediler aynı anda. Kız koşarak bebeğine baktı ve uyuduğunu gördü. Bir oh çekerek melezlerin yanına yürüdü. "Ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum." Dedi. Kafası çok karışıktı.
Ichiro bilindik üzere kitap okumayı çok seven bir çocuktu. Neyse ki bu özelliğini feda etmemişti. O yüzden büyük Tengoku kütüphanesinde büyük bir araştırma yapmış ve bu bebeğin bir beyaz kadın olduğu kanısına varmıştı. Beyaz kadınların kökeni aslında Fransa'ya dayanıyordu Ichiro bu bilgiyi okuduğunda çok şaşırmış ve heyecanlanmıştı. Tengoku'da dünyaya ait bir şeyler olmalı diye düşündü ve araştırmasına devam etti. Beyaz kadınlar; köprüleri geçmeye çalışan genç erkekleri, dans ederek karşılayan beyaz güzel kadınların oluşturduğu topluluk olarak ifade edilir. Mavi gözleriyle kurbanını etkiler ve onu derisini soya soya yerlerdi. "İşte bu!" diye bağırarak Olmaira'nın odasına gitmişti koşarak. Tam o esnada Olmaira odaya girmişti zaten. "Olmaira! Kızının ne olduğunu buldum!" demişti biraz bağırarak. Olmaira biraz korkarak anlatmasını bekledi. "O bir beyaz kadın. Onlar gerçekten çok korkunçlarmış. Şu an bir tanesinin tam bu odada olduğuna inanamıyorum. Neyse O bir beyaz kadın ve özellikleri gözleriyle etkilemek. Etkilediği kişinin derisini yüzerek kurbanlarını yiyorlarmış! Olmaira bu cidden korkunç!" dedi genç oğlan. Olmaira'nın gözleri tekrar dolmuştu ve tam şu dakikada bu bebekten kurtulması gerektiğine karar verdi. Babası onu asla affetmeyecekti. Ancak Akemi asla büyümemeliydi.