❝ten❞

464 54 80
                                    

Bilincim yavaşça açılırken aklımı dolduran görüntülerle hızlıca yattığım yerde doğruldum.

"Kyung-Rim, iyi misin?" Etrafa korku dolu gözlerle bakarken kenarıma oturmuş Jungkook'a cevap verememiştim. Hatırladıklarımı kaldıramayıp bayılmış olmalıydım.

Dalgınca karşıya bakarken, her şeyi aklımda tam olarak sıraya koymaya çalışıyordum. Nefesim kesilirmiş gibi olduğunda derince yutkunup, sağ elimi kalbimin üzerine koyarak nefes alış-verişlerimi hızlandırdım.

Göz yaşlarım benden bağımsız akmaya başlamıştı bile. Kalbimdeki sızı artmaya başladığında, ağzımdan bir hıçkırık kopmuştu.

Jungkook'un yanımda olmasını umursamadan göz yaşlarımın şiddetle akmasına izin verdim.

Bunca şeyi nasıl kaldıracaktım ben? Her şey bir kabus gibi geliyordu, fakat hepsi gerçekti. Bir rüya gibi gelen her anım benim geçmişimdi. Ve bu geçmişim her zaman hayatımın en acı hatırası olacaktı ve izlerini hep taşıyacaktım.

(Edebiyat yapmaya çalışıyorum...)

Jungkook'a dönerek zor bir hal ağzımı aralayıp, konuşmaya çalıştım. "Jungkook, onlar-" lafımı bitiremeden ağlamam daha da şiddetlenmiş ve konuşmamı engellemişti.

Saniyeler sonra vücuduma dolanan kollara sığınmış ve ağlamaya devam etmiştim. Kendimi çabucak kaybetmemeliydim biliyorum fakat elimde değildi. Her şey çoktan yaşanıp bitmiş olsada, kolayca sıyırıp atamıyordum.

"Şşşt. Sakin ol ve bana neler olduğunu anlat, hadi." Demişti fakat ne sakinleşecek, ne de konuşacak durumdaydım. İstesemde bir kenara atamıyordum.

O canavarların bana yaptıklarını hatırladıkca sakin kalamıyordum. Bunca zaman geçmişimi hatırlamak istiyorken, şimdi keşke hatırlamasaydım diyorum. Keşke hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam etseydim. Belki her şey şimdikinden daha güzel olurdu.

Peki ya şimdi hayatıma nasıl devam edecektim? Nasıl geride bırakıcaktım onca şeyi?

O gece gittiğim doğum gününden sonra tecavüze uğramıştım. Rem kimdi tam olarak hatırlamasamda, tek bildiğim o gün ona uymamam gerektiğiydi. Belki de onun bir şuçu yoktu, kendimi rahatlatmak için böyle söylüyordum.

Ama bundan sonra kimi şuçlayacağımın bir önemi yoktu. Olan olmuştu, ben yaşadıklarımı yaşamıştım, o adamlar istediğini elde etmişti. Belki de şu anda ellerini kollarını sallayarak dışarıda geziyorlardı fakat yapabileceğim bir şey yoktu.

Tek yapabildiğim keşke demekti. Keşke onunla gitmeseydim, gittiysem bile keşke onu bekleseydim. Neden tek başıma gitmek istemiştim ki? Her şey benim şuçum, sadece benim.

Kendimi savunamamıştım, düşündükce hem onlardan hemde kendimden iğreniyordum. Ben bile kendime bu kadar kızgınken başkaları bunu öğrenirse ne tepki vereceklerdi? Peki ya Jungkook, o nasıl davranacaktı bana? Belki umursamayacaktı bile fakat bundan deli gibi utanıyordum.

Hayır, kimseye söylememeliydim. Bu utançla tek başıma yaşayacaktım. Kimsenin bana acıyan ve iğrenen gözlerle bakmasını istemiyordum.

Ağlamam yavaşca dinerken, yerini derin iç çekişler almıştı. Başım Jungkook'un göğüsünde duruyordu. Bu beni rahatlatmıştı. Ağlamamın kesildiğini anladığında, sırtımdaki elleri gevşemişti.

Yavaşca geri çekilirken elleri destek vermek istercesine hâlâ omuzumda duruyordu. Yüzüne baktığımda, gözlerinden endişesi anlaşılıyordu. Benim için endişelenmesi beni mutlu etmişti. Onca şeyin ardından Jungkook'un yanımda olması güven vericiydi.

ᴍʏ ᴘᴀsᴛ ᴀɴᴅ ᴍʏ ғᴜᴛᴜʀᴇ | Јєσn ЈungӄσσӄHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin