Mutfaktan çıktığımda kendimi direkt koltuklardan birine attım. Jungkook'un iyi yemek yaptığını öğrendiğimden beri banada öğretmesini istemiştim.
Başta reddetsede iki gün uğraşmamın ardından bugün işe gitmemiş ve bana yemek yapmayı öğretmişti, daha doğrusu çalışmıştı. Yemek konusunda beceriksiz olduğumu kabul etmeliyim.
Az önce fırına koyduğumuz tavuğu kontrol ettikten sonra oturma odasına gelmiş ve yanıma oturmuştu.
"Sence iyi olur mu?" Diye heyecanla sorduğumda, bana ters bir bakış atıp önüne döndü.
"Çoğunu sen yaptığın için zehirlenmekten korkmuyor değilim." Dediğinde gülümseyen suratım düşmüştü. Niye hevesimi kursağımda bırakıyor ki?
Önüme dönüp kollarımı göğsümde birleştirdim. Jungkook ile aram iyiydi aslında. Yani bana gülmüyor, güzel sözler etmiyor veya beni övmüyor olabilirdi ama kolay kolay terslemiyordu da.
Bana göre Jungkook çok olgun, aklı başında bir adam ve bu nedense hoşuma gidiyordu.
Kollarım birbirine bağlı bir iekilde otururken arada göz ucuyla Jungkook'a bakıyordum. Tam olarak ne yaptığını göremesemde telefonuyla ilgilendiğini biliyordum.
Boş boş otururken, sonunda dayanamayıp onu izlemeye başladım. Gerçekten muhteşem yüz hatlarına sahipti. O anda aklımdan geçen düşüncelere de engel olamamıştım.
Eğer hafızamı geri kazanırsam ne olacak? Sanırım bu, Soyeon'dan. bu evden, Kookie'den özellikle de Jungkook'tan ayrılacağım anlamına geliyor.
Bazen düşünüyorum, hatırlamak istiyor muyum? İstemiyor muyum? O kadar şey yaşanmışken, hepsini geride bırakamazdım elbette. Her şeyi hatırlamam burası ile ilişkimi kesmezdi ama şimdiki gibi de olamazdık.
Burayı seviyordum, bu evi, bu kişileri, Jungkook'u. Derin bir iç çektim düşüncelerimin arasında. Fark ettim de, her düşüncemin sonu Jungkook'a varıyordu. Neden?
"Yüzümde bir şey mi var?" Kaşlarım kendiliğinden çatılırken duyduğum ses ile kendime geldim.
"Ne?"
"Yüzümde bir şey mi var dedim. Dakikalardır bakıyorsunda."
"Hayır, hayır bir şey yok." Dedim ve hızlıca tekrar önüme döndüm. Tanrım neden hep Jungkook'a rezil oluyorum?!
Aklıma fırındaki tavuk geldiğinde Jungkook'a hiç bakmadam ayağa kalktığımda, başıma giren âni acı ile sendeledim. Tutunacak bir yer ararken kolumdaki destekle son anda düşmekten kurtuldum.
"Teşek-" sözümü tamamlayamadan başımdaki sızı ile susmak zorunda kalmıştım. Konuştuğumda daha çok ağrıdığını hissediyordum.
"İyi misin, Kyung-Rim?" Jungkook'un boğuk sesini duyuyorum fakat ne diyeceğimi bilmiyorum. İyiyim deyip yalan söylemek istemiyorum, çünkü şu anda hiç iyi değilim.
Konuşacak durumda değildim bu yüzden bir şey demedim ve beni yönetmesine izin verdim.
Diğer eliyle de, öbür kolumdan tutup koltuğa oturtturacakken görüş açımın kararmasıyla ona daha sıkı tutundum.
"Hastaneye gidelim mi?" Şimdilik gerek duymadığım için kafamla reddettim. Az sonra geçerdi ne de olsa, uğraştırmaya gerek yok.
Yanıma oturup bana bakmaya başladı. Biliyorum, elinden hiçbir şey gelmediği için kötü hissediyordu çünkü bana yardım etmek için her şeyi yapardı.
Ellerimi başıma koydum ve ovmaya başladım. Ne yaparsam yapayım geçmiyordu. Bana ilk günümüzü hatırlatmıştı. Hafızamı kaybettiğim ilk gün, o günde başım aynen böyle ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴍʏ ᴘᴀsᴛ ᴀɴᴅ ᴍʏ ғᴜᴛᴜʀᴇ | Јєσn Јungӄσσӄ
Ação"Geçmişin yeni bir hayat kurmana engelse, unut gitsin! Çünkü sen daha iyilerini hak ediyorsun." ❦ Mafia au!