Gözlerimi açtığımda düne bakarak daha iyiydim. Ama hâlâ ağrıyan yerlerim vardı. Yüzümü buruşturup kollarımdan destek alarak doğrulmaya çalıştım.
Başımı yatağın başlığına dayayıp, bir süre derin nefesler eşliğinde, gözlerimi yumarak bekledim. Acıyı pek hissetmiyordum fakat hareket ederken beni zorluyordu.
Kısa bir sürenin ardından normale dönmüştüm. Üstümdeki yorganı tek elimle kenara koydum ve ayağa kalktım.
Belimden, düşmek ile düşmemek arasında kalmış olan eşofmanın ipini sıkıca bağlayarak engel oldum. Aslında kıyafetler pek büyük değildi. Çok az büyük geliyordu, o kadar.
Kapıya ilerken gördüğüm boy aynası ile duraksadım. Üzerimdeki tişörtün kapatmadığı bileklerimi gördüğümde, kaşlarımı çatıp yavaşca aynaya yaklaştım.
Yara bere içinde olan bileklerimi ovalayıp, bakışlarımı tekrardan aynaya çıkardım. Tişörtün kol kısımlarını yukarı kıvırdığımda artık şaşırmayacağım şeyleri gördüm.
Belirli yerlerim büyük aralıklarla morarmış, kızarmıştı. Gözlerimi sıkıca yumup, omuzlarımı düşürdüm.
Dün akşam yorgunluktan dolayı üstümü değiştirirken fark etmemiş olabilirim.
Tek elimi omuzumdaki kızarıklığa götürdüğümde, hafif dokunmamla sızlaması bir olmuştu. Yüzümü buruşturup elimi geri çektim.
Derin bir nefes aldım ve tişörtü eski haline getirip, arkamı dönerek odanın çıkışına yöneldim.
Artık bana ne olduğu ile ilgili düşünmek istemiyordum çünkü elime geçen tek şey, cevapsız kalan bir sürü soruydu.
Kapıyı açıp yavaş adımlarla, etrafı gözetleyerek dışarı çıktım. Daha dün geldiğim bir evde, elimi kolumu sallayarak gezmek ne kadar doğruydu bilmiyorum fakat bu durumda o odada oturup bekleyemezdim.
Merdivenlere yönelip teker teker inmeye başladım. Evde, herhangi biri veya ses yoktu. Yinede temkinli adımlarla ilerliyordum.
Aşağı doğru ilerlerken bir takım sesler gelmeye başlamıştı kulağıma. Kaşlarımı çatıp, etrafıma bakınarak yürümeye devam ettim.
Merdivenleri bitirdiğimde karşıma çıkan büyük oturma odasında gezdirdim gözlerimi. Kimse yoktu, biraz daha incelediğimde merdivenlerin yanında duran mutfağı görmüştüm ve de arkası dönük bir beden.
Derin bir nefes alıp, cesaretimi topladıktan sonra mutfağa doğru yürümeye başladım. Salon ile mutfağı birbirine bağlayan büyük masayı geçip çaprazında durmuştum.
Ne yaptığını anlamak için biraz daha yaklaştım. Yemek yaptığından şüphem yoktu gerçi.
Dudaklarımı dişleyip geldiğimi nasıl haber vereceğimi düşünürken aniden konuşmuş, irkilmemi sağlamıştı.
"Günaydın."
Ben başka şeyler düşünürken o beni çoktan fark etmiş bile. Kafamı eğip sessiz kaldım, zaten yeterince mahçup hissediyordum.
"Konuşmayacak mısın?" Derken cüsseli bedeni bana dönmüştü.
Yine sessiz kalmayı, konuşmaya tercih etmiş ve gıkımı çıkartmamıştım. Bakışlarımı yüzüne çıkarttıp ne yaptığına bakmak isterken göz göze gelmiştik.
"Peki, otursana." Dedi eliyle, arkamızda duran masayı gösterirken. Kafamla onaylayıp arkamı dönerek, iki tane boş tabağın olduğu taraftan bir sandalye çekip oturdum.
(Ya cümlelerimi anlıyor musunuz? Korkuyorum cidden karışık yazıyorum diye ahömayahmha)
Sessizce masaya bakıyordum. Bu kadar şeyi tek başına mı yapmıştı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᴍʏ ᴘᴀsᴛ ᴀɴᴅ ᴍʏ ғᴜᴛᴜʀᴇ | Јєσn Јungӄσσӄ
Ação"Geçmişin yeni bir hayat kurmana engelse, unut gitsin! Çünkü sen daha iyilerini hak ediyorsun." ❦ Mafia au!