❝thirteen❞

163 16 3
                                    

!Bu bölüm, 12. (bir önceki) bölümün öncesinde yaşanan olayları anlatıyor!

Bütün gece sinirden uyuyamayan Jungkook, yorgun olan bedenini, çalışma odasındaki geniş koltuğa yavaşca atarak olabildiğince yayılmıştı.

Öğrendikleri sabrını zorlarken, durmadan sakin olması gerektiğini fısıldıyordu kendi kendine.

En çok sinirlendiği şeydi, tecavüz, taciz gibi iğrenç olaylar. Kyung-rim'in anlatıkları, yaptığı iş sebebiyle onun çok rastladığı bir durum olsada, her defasında sanki ilk defa duyuyormuş gibi sinirleniyor, içindeki alevler körükleniyordu ve -kendi için olmasa bile- intikam için yanışıp tutuyordu.

Normalde daha basit bir ölüm şeklini seven Jungkook konu istismar olunca içindeki sadist kişiliği ortaya çıkarıyor, bedenini içten içe kemiren duygulara karşı gelemeyip ele geçirdiği adamlara işkence ediyordu.

Üstelik bu olay; ona sığınıp, çatısı altında kalan, birlikte yaşadığı ve onun için değerli olan bir arkadaşının başına geldiği için diğerlerine oranla daha fazla sinirlenmişti.

İlk başta, Kyung-rim'i bulduğunda bir şeylerden şüphelenmişti ama başına gelenlerin arasında tecavüz olduğunu düşünmek istememişti hiçbir zaman.

Her zaman yaptığı gibi, o şerefsizleri bulacak ve yaptıklarının bedelini canları ile ödetecekti. Üstelik öyle kolay da değil. Kyung-rim'e yaşattıkları acının kat ve katını yaşatacaktı onlara.

Kendine engel olamamasının elbette bir sebebi vardı. Ve Jeongguk, Jeon Jungkook olduğundan beri, bu sebebi ortadan kaldırmak için hazırlanıyordu. Yıllarca çabalamış ve her konuda en iyisi olmaya çalışmıştı. Eğer şu anda bu statüde ise tek sebebi intikam alma isteğiydi.

Belki amacına ulaşsa bile geçmişinin izleri, beyninin en ucra köşelerinde asılı kalmaya devam edecekti fakat nitekim amacına ulaşacaktı.

Sağ eliyle, sinirden sızlayan şakaklarını ovmaya başladığında telefonunun zil sesi kulaklarını doldurmuştu.

Telefona uzanmadan önce saate bakmış ve sabahın 7'si olduğunu görmüştü. Odası gibi karanlık perdelerinden dolayı güneşin doğduğunu bile fark etmemişti.

Arayan numaranın kim olduğuna baktıktan sonra yanıtlayıp kulağına götürdü.

"Günaydın Hyung." Demişti Jungkook uykulu bir sesle. Bütün gece uyumadığı için sesinden bile uyku akıyordu.

"Günaydın Jungkook." Karşı tarafın da ondan pek farkı yoktu. Tek fark o daha yeni uykusundan uyanmıştı.

"Gecenin 3'ünde bana 'hyung, uyanır uyanmaz beni ara' mesajını neden attığını söyler misin?" Diye devam ettiğinde, Jungkook boştaki eliyle alnını ovmuş ve olduğu yerde dik bir konuma gelmişti.

"Hyung, telefonda söyleyebileceğim bir şey değil. Buluşalım mı?" Diye bir soru yönelttiğinde telefonun diğer tarafındaki kişi bir müddet sessiz kaldı.

"Uyumadın değil mi?" Demişti bir süre sonra. Yeni uyandığını tahmin ettiğinden, tekrardan uyumuş olacağından şüphe etti. Taehyung esnemiş ve sorusunu cevapsız bırakarak, devam etmişti.

"Jungkook, sorun nedir? Gecenin bir saatinde ne olursa olsun bana hiç yazmazdın. Seni az çok tanıyorsam, gündelik işlerini kafana bu kadar takmazsın. Büyük bir şey olmuş olmalı. Nerede buluşalım?" Dediğinde Jngkook'un suratında istemsizce bir sırıtış belirmişti.

Kendisini anlayan birilerinin olması onu mutlu ediyordu. Fakat aklına aniden Kyung-rim geldiğinde suratındaki küçük sırıtış da kaybolmuştu.

ᴍʏ ᴘᴀsᴛ ᴀɴᴅ ᴍʏ ғᴜᴛᴜʀᴇ | Јєσn ЈungӄσσӄHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin