Acaba arkama bakmadan koşmak için çok mu geç kalmıştım? Patronumun bu mesafeden bile soğuk bakan gözleri içimi dondurmuştu.Onun konuştuğu adamın arkasındaki adamların bana doğrulttukları silahları hiç söylemiyorum bile.Şimdi durumumu nasıl kurtaracaktım acaba?
“Koruman seni merak etmiş, dostum.” Arkamdan gelen sesi duyunca irkildim.O tarafa doğru döndüğümde gelenin Ryan olduğunu gördüm.Bay Morell’in koruması olduğumu nereden biliyordu?
Bay Morell ‘sonra hesaplaşacağız’ dercesine,bana keskin bir bakış atıp önüne döndü. Adama, Rusça olduğunu anladığım dilde bir şeyler mırıldandı.
Bunun üzerine esmer adam, bana baktığında ürperdim. Birden sırıttı ve o da bir şeyler söyledi.Keşke Rusça öğrenmiş olsaydım.Bay Morell’in, adamın söylediğine karşılık olarak, gerildiğini hissettim.Ryan’a bakınca ise gözlerini kısarak onları izlediğini gördüm.Ona baktığımı fark edince bana döndü.
“Buraya gelmemeliydin. Çok kızacak.” Çok ciddi bir şekilde söylediği bu söze karşılık olarak omuz silktim.
Şans bana arkasını dönmüş uzaklaşırken Bay Morell’in öldürücü bakışları daha ne kadar ölümcül olabilir sorusuna şu an cevap verebilirdim. Tehlikeli bir havayla bize yöneldi.
Ryan kulağıma "İşte şimdi mahvoldun, Matt geliyor." dediğinde sözleri,zaten patronumun bakışları karşısında küçücük de olsa kalan cesaretimi tamamen yok etmişti. Şu an ölüm fermanını imzalayan biri nasıl hissediyorsa kısmen bende öyle hissediyordum.Tek sorun ölümümün çok acı olacak olmasıydı.
Bilinmezlik hissiyle yutkundum. Ryan arkamdan yavaşça çekildi. Önce Bay Morell’in bana zarar vermesine engel olacak hissine kapılmamı sağladı. Fakat sonra öyle olmadığını anladım. O sadece patronumla benim aramdan çekilmişti.
Arkasındaki iğrenç gülümsemeli,dövmeli adam Matthew’den daha çok yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı ve o an sağlam bir tekme atmamak için kendimi zor tuttum.
Yanıma gelip, iğrenç sesini duymamızı sağladı. “Hep en iyilerle çalıştığını duymuştum ama yanılmışım,Morell." İlk defa ‘ama’ bağlacından önceki cümlenin değersiz olduğu durumuyla karşı karşıyaydım.
İğrenir bakışlarım eşliğinde başımı patronuma çevirdim ve gizemli bir tavırla gülümsediğini gördüm.O kadar soğuk olan bu adam şimdi gülümsüyordu! Tanrım,bu adam kaçık mı?
"Ben her zaman en iyilerle çalışırım zaten."
‘Seni adi pislik! Ben burada senden sonra gördüğüm ikinci büyük tehlikeli adamla karşı karşıyayım,sen ise hem gülüyorsun hem de ego gösterisi yapıyorsun!’ İç sesim isyan ediyordu. Tamam,daha önce de tehlikeli durumlarda kalmıştım fakat böylesi… Bana fazlaydı.
Matthew’in bana yardım etmeyeceğini anlamam için Ryan’ın ortaya karışması gerekliymiş galiba. "Kızı bırak,Loren."
İçimdeki rahatlama duygusu baş gösterirken sevgili patronum,çok tehlikeli ve karanlık olduğunu yeni idrak ettiğim Matthew Morell’ sözleriyle bu hissi yok etti.
"Bırak alsın kızı,Ryan.Zaten hiçbir işe de yaramıyor."
Bunun üzerine anladım ki, ikisinden de yardım beklemek ancak benim yapacağım bir aptallık olurdu. Kendi başımın çaresine bakmak yerine onların bana yardım etmesini beklemek cidden aptallıktı. Adı Loren olan pis adam,saçıma dokunup konuşmaya başladığında son damlayı taşırmıştı.
"Sen öyle… Ah!" Ayağımı özel bir noktaya geçirince acıyla bağırdı.
Yan tarafıma ağırlık vererek hızla ben onun arkasına geçtim.Ryan’ın şaşkın bakışlarına aldırmadan yerde bulduğum bira şişesine ilk kez bu kadar sevindim.Hızla Loren’in ensesine doğru savurdum şişeyi. Cam şişe yüzlerce parçaya bölünüp, yere saçıldı.Adam yere çömelip iki büklüm oldu.
Loren’in adamları kızgınca bana bakıyor,tetiğe basmak için adamın emrini bekliyorlardı. Sanki bir film sahnesinin içerisindeydim de bunları da sisli bir perde arkasından izliyordum.
Matthew’un sesi kulaklarıma dolunca anın gerçekliği yüzüme çarptı . "Gösterin bitti mi Amy?"
Ona doğru dönüp ters ters baktım.Az önce dediği şey beynimde yankılanıyordu.Resmen beni adamın kollarına itmişti.Ve ona güveniyor olduğumu da o bu güveni yok edene kadar anlamamıştım.Bir daha bu hataya düşmeyecektim.Aklıma gelen taktiği uygulamaya karar verdim.
”En az benim kadar iyi Rusça konuşuyorsunuz,Bay Morell” dediğimde söylediğim şeyi kavraması için ona zaman verdim.
Onu tanıdığımdan beri yüzü ilk kez şaşkın bir ifadeye büründü.”Sen Rusça biliyor muydun?” dediğinde soğukça gülümsedim.”Elbette.Ve konuştuğunuz her şeyi kelimesi kelimesine anladım.”
Az önceki sinmiş Amy ile şu anki Amy arasındaki fark gözle görülür derecedeydi.İçimdeki cesaret en yüksek seviyede kanımda dolaşırken kimse konuşmuyordu.İri yari üç koca adam karşımda tek kelime dahi edemezken içimden yaptığım numarayı kimsenin çakmaması için tanrıya dualar ediyordum.
Etraf ölüm sessizliğine bürünmüşken daha fazla dayanamadım. "Evet beyler, sizleri dinliyorum."
Evet, şu an Bay Morell’den daha ego yüklü bir ses tonu kullanmam bu üç adamdan ikisini feci derecede rahatsız etmişti. Ryan ise etraftaki gerginliği yok sayarsak her an kahkaha atacak gibi bir yüz ifadesine bürünmüş, bizi izliyordu. Kendimi iyi bir tiyatro oyuncusu gibi hissederken Loren, patronuma bir şeyler söylemek için sessizliği bozdu.
"Kızın Rusça bilmediğini söylemiştin,Matt.Ya gidip polislere öterse? İkimizin de işi biter bunu biliyorsun değil mi?"
Anlaşılan bu ikili baya karanlık işler çeviriyordu. Bay Morell bir holding CEO’su olabilirdi fakat bu kadar zengin olmasının kaynağı sadece o olamazdı. Diğer kaynağı de bu karanlık işler olmalıydı.
"Cv’sinde bildiği diller kısmında yazmıyordu.Nereden bilebilirdim?" Sesinde ilk defa telaş tınısı vardı.
Kahretsin! Bay Morell galiba cv’mde yazan her şeyi ezberlemişti.Eğer şimdi zekice bir kıvırma yapamazsam kazandığım üstünlüğü kaybedebilirdim.
"Eski patronum, Rus kızlarına düşkündü.Bay Morell,sizin de bildiğiniz üzere koruma olarak görüşmeleri ben yaptığımdan -sizin kadar hakim olmasam da- dediklerinizi anlayacak kadar bu dili biliyorum."
Evet, eğer eve tek parça halinde dönebilirsem kesinlikle kendime ödül verecektim.Bu kadar iyi idare edeceğimi düşünmemiştim.İçimden kendimi tebrik etim.
Loren sıkıntıyla elini seyrek saçlarına götürdü. "Kız sende kalsın, Matt.İstemiyorum.Bela bir tip."
"İstesen bile beni ‘alamazsın’ zaten. Hem sen asıl tehlikeyi bütün olayınızı çözdüğümde göreceksin." dedim gizemli bir tavırla.İnandırıcı olmak zorundaydım.
Sadece gülmekle yetinen Ryan anında konuşmaya daldı ."Bence de, dostum.Bu kız orasına burasına eroin sakladığın kadınların ruj markasına kadar her şeyi bulabilecek biri." Ne? Eroin saklamak mı? Hissettiğim duyguları yüzüme vurmadan kendimi toplamayı başarıp, düşünmeyi sonraya bıraktım.
Matthew’ un ağzını bıçak açmazken hâlâ bana öldürecekmiş gibi olan bakışlarında başka türlü bir anlam daha vardı ama o anlamı çözebilmem için onunla daha fazla zaman geçirmem lazımdı.
Düşük sesle çalan telefon, ortamdaki suskunluğu deprem misali yıkarken patronumun yüz ifadesindeki değişiklikleri izlemek bende de ifade değişikliği yaratıyordu.
"Kahretsin! Polisler mi? Peki hemen çıkıyoruz.” Dedi ve aceleyle telefonu kapatıp cebine attı.
“Ryan, sen Loren’le git.Amy, sen de peşime takıl.Hemen gidiyoruz. Çabuk olun."
Kafamda tekrarlanan sesler birbirine girerken eğer biraz daha burada beklersem bir çatışmanın ortasında kalacağımı hissediyorum.Loren,adamları ve Ryan’la beraber köşedeki dönemeçte kayboldu.
Matthew, benim yerimde durduğumu görünce öfkeyle ofladı.
"Amy,eğer hareket etmezsen koyabileceğim her yerine uyuşturucu sıkıştırır seni de pazarlaması için Loren‘e teslim ederim. Şimdi hareket et! "