6.Bölüm

193 44 14
                                    

@chocolattiie'den not: Sevgili darknesserlarımız! Sizin sayenizde 1,1K'yı geçtik ve ne kadar mutluyuz anlatamam.Sizlere minnettarım.Çok teşekkürler ! :) Yine aynı şekilde desteklerinizi,votelerinizi,yorumlarınızı esirgemeyin lütfen .. :)

 @deryaakgun'den not: Geçen bölüm Omg! dedim.Sonunda 1.000 kişiyi geçmişiz bu bizim hikayeye başlarkenki ilk hayalimizdi.Okuyan,voteleyen ve yorum yapan herkese bolca teşekkür ediyorum.Kendinize iyi bakın,bize lazımsınız.. ;)

 

Arabada hızla giderken kafamın içinde Matthew'un son sözleri yankılanıyordu.Lanet olsun! Ne boktan  işlere bulaşmıştım ben!

Ona doğru döndüğümde her zamanki gibi yüzüne o soğuk maskesi hakimdi.Ama gözleri müthiş bir öfke barındırıyordu.Kesin kıyameti kopartacaktı! Huzursuzca dudağımı ısırdım.Sonunda trafik olmayan boş bir yola geldiğimizde sağa çekip arabayı durdurdu.

"Sana, ben haber vermeden yerinden ayrılma demiştim." diye patladı öfkeyle.Bu bağırışı yüzünden sağır olabilirdim.Korkuyla koltuğumda büzüldüm ve ona baktım.Hiç böyle sinirli görmemiştim onu... Ve dehşet verici derecede korkutucu görünüyordu... Mavi gözleri öfkeden koyulaşmış,dudakları ince bir çizgi haline gelmişti.

Cılız bir sesle "Benim görevim bu." diyebildim sadece.

Direksiyonu tutan elleri kasıldı ve bana döndü."Senin görevin,benim emirlerime uymak.Kafana göre işler yapmak değil." öfkeyle gürlediğinde büzülmekten neredeyse yok olacaktım.

"Her şeyi mahvettin.Ve şimdi seninle ne yapacağımı bile bilmiyorum." Sinirle elini saçlarının arasından geçirdi.Bakışlarımı ellerime sabitledim.

Bir süre ellerimi izlerken  tekrar bağırdı.Bakışlarımı ellerimden ayırdığımda,gözlerimi boynunda atan damara sabitledim.Bu kadar hızlı olması bana tuhaf gelmişti. Daha fazla bana kükremesine dayanamayarak ben bağırmaya başladım. 

Sesimi onunki kadar yüksek çıkartmaya çalışarak beceriksizce kendimi savundum. "Bana bağırma !" 

Konuşmamla pişman olmam arasında saliselik fark vardı. Gözü dönmüş patronumu bağırarak daha da çılgına çevirmiştim. Evet, psikopat olduğuna emin olduğum patronuma bağırarak, deli cesaretini  gösterebilecek bir aptaldım.

Deliye dönen Matthew, sinirle arabadan inince bir parça rahatladığımı hissetmemle bu hissin kaybolması anlık olabilir miydi? Eğer, dengesiz olduğuna emin olduğum Matthew  Morell  ile çalışıyorsanız bu oldukça mümkündür.

"Sen! "  Sesi biraz daha sakin çıkarken ben durumu kafamda tartmaya çalışıyordum.

"İki aylık planımı mahvettin ve bana bağırdın."

Sanki planı mahvetmem önemli değil de ona bağırmam daha önemliymiş gibi söylemişti bunu.Kolumu  yay aletini sıkar gibi sıkıp beni arabadan çıkarttı.

Cesaret tohumları kalbimden çıkıp tüm bedenime yayılırken ona bir kez daha bağırma aptallığını yapmak yerine sakin olmanın daha makul olacağını düşünerek konuşmaya başladım.Bakışlarımı eşsiz güzellikteki,öfkeyle parlayan mavi gözlerine çevirdim.

" Bence siz de bana bağırmamalısınız Bay Morell.Aksi takdirde bildiğim şeyleri duymaması gereken  kişiler de duyabilir."

Onu tehdit etmekle tehlikeli bir risk almıştım.Çenemi kırıp, burada öldürmek istermiş gibi baktıktan sonra arabanın tekerine tekmesini savurdu.Bir film klişesi olan bu hareket onda gayet havalı durmuştu.

Ben tekrar bir tekme savurmasını beklerken arabaya binip hızlıca uzaklaştı. Bir saniye beni burada  tek başıma bırakmıştı.Şaşkınla uzaklaşan arabadan arkasından bakarken çantamı koluma taktım ve motorumu almak üzere fazla uzaklaşmamış olduğumuz eğlence kulübünün önüne ilerledim.

Polis arabalarını gördüğümde içimden küfrederek duvara yaslandım.

‘Sakin ol seni orada görmediler ki.Sadece normal görün ve yürü.’ Devreye giren iç sesimle beraber motorumun bulunduğu yere gittim.Bir polis memuru ile göz göze geldiğimle tedirginliğimi sakladım ve motoruma bindim.

Ana yola çıkarken bir kez daha arkama baktım.Evet,bir sorun yoktu.Beni görmemişlerdi ve o yüzden peşimde değillerdi.

Yaz akşamının ılık rüzgarı tenime çarparken hissettiğim tüm adrenalin gitmiş,yerine sorular ve yorgunluk gelmişti.Motorumu park ettim ve evimin bulunduğu beyaz apartmana girdim.Asansörde çıkarken tüm akşam gözümün önünde canlanıyordu.

Patronumun gerçek yüzünü görmüş,tehlikesini ve içindeki karanlığı fark etmiştim. Loren denen pislikle onu takip edip,‘İki aylık ’ olan planını berbat etmiştim.Demek ki gerçekten kötü bir şeyler yapacaklardı.Bunu bozduğum için kendimi tebrik ettim.

Evimi kapısını anahtarla açarken gözlerim kapanmak üzereydi.Direk odama gittim kendimi yatağın üzerine attım.Uyku beni çağırırken bu gece ilk kez huzuru tadıyordum…

************

Telefondan yükselen sesle uyanmak zorunda kaldım. Hem de sabahın  yedisinde… İyi ama, alarm kurmamıştım ki,sabah sabah hangi telefon sapığıydı bu?

Komidinin üzerinde duran telefonuma ulaşamayınca lanetler okuyarak doğrulup, telefonu almamla gözümü kapatmam arasında saniye bile yoktu.Açma tuşuna bastım.

"İşe geç kalmak üzeresiniz,Bayan Luke. " Derin,güçlü sesi kulaklarımı doldurduğunda, dengesiz patronuma kaç saniyedir lanet okumuyorum diye düşünüyordum.

Tam cevap vereceğim sırada "En fazla yarım saatin var." dedi ifadesiz bir sesle.

Bu adam neden bu kadar kaba olmak zorunda?! Üstelik gece beni arabasından atıyor, sabah da uykumu bölüp telefonu yüzüme kapatıyor.Çok fazla oldu bu adam.

Zaten gidince de istifa edecektim.Benim beyaz atlı prensim Matthew resmen karanlık adam çıkmıştı.Yani,elbette beyaz atlı prensim değildi, sadece ilk başlarda etkilenmiştim –gerçi hâlâ da etkileniyordum- ama kim olsa öyle birinden etkilenirdi.

Bir saatin ardında anca şirkete varabilmiştim.Patronumun,aramalarının hepsini reddetmiştim.Kızacaktı muhtemelen ama ne zaman kızgın değildi ki?

Direk Bay Morell’in ofisine girdim.

"İstifa ediyorum."

Kayıtsız bir tavırla evde yazmış olduğum dilekçemi masasına bıraktım. Vay be! Ben bile böyle bir tepki vereceğimi bilmiyordum.Eh,soğuk ve duygusuz patronumun etkileri bana işlemeye başlamıştı… 

Odadaki Ryan sinsice bana bakıp,sırıtıyordu.Bay Morell’e döndüğümde soğuk maskesinin ardındaki öfkeyi görebiliyordum.Dilekçemi eline alıp,gözlerini gözlerimden ayırmadan yırttı ve konuşmaya başladı.

“Dün gece,ne yaptığımı öğrendikten sonra ve buna tanık olduktan sonra seni böyle kolay bırakacağımı düşünmüş olamazsın.Sen de bu işin bir parçası oldun."

Gözlerim iri iri açılırken konuşmaya devam etti.

"Karanlığıma hoş geldin,Amy.Artık istesen bile gidemezsin...”

Saf KaranlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin