Bihruz Bey, Keşfi'yi gördüğü gibi arabadan inerek mukabelesine [karşılamaya] gittiğinden iki genç bade'l-musafaha [selâmlaştıktan sonra] konuşmaya başladılar:
— Bonjur Bihruz Bey!
— Bonjur mon ami!
— Siz buralara da yetişiyorsunuz maşallah. Şöyle azıcık yürüyerek dolaşsak olmaz mı?
— Yürüyelim, zati ben de arabada otura otura yoruldum.
— Kel nuvel?..
— Riyen. Es kö vuzet söl?..
— No; jettan da zami, akşama buradayız.
— Purkua?
— Yemek yiyeceğiz, bu gece kler dö lün pek parlak olacak, siz de beraber bulunur musunuz?..
— Mersi!.. Mua jö nö pö pa reste.
— Niçin?
— Pars kö jö nösüi pa a moen ez.
— Gerçek! Vuzave ler detr trist!
— No!
— Si, si! Hem ben görmeyeli ne kadar bozulmuşsunuz.
— Bilmem. Belki.
— Sizinkini gördüğünüz var mı?
— Benimki kim oluyor?
— La bel blond?
— Hayır! O benim değil sizin. Size sormalı görüyor musunuz diye.
— Gerçek, geçenlerde teneffüs odasında Atıf Bey bir şeyler söyledi de sizi kızdırdı idi. Karayağız, yok bilmem ne. Ne idi o sözler?..
— Zevzeklik ne olacak?.. Siz blonddan bahsedince o da öyle söyledi.
— Demek blondu gördüğünüz yok öyle mi?
— Hayır!.. Neden böyle sıkı sıkı soruş?
— Halbuki münasebet pek ilerlemiş idi.
— Neden anladınız?
— Öyle ya. Jardende o önde, siz arkada konuşarak geziniyordunuz. Münasebet ilerlemeyince bunlar olabilir mi ya?
— İşte o kadarla kaldı.
— Saklıyorsunuz. Bugünlerde sizi pek an muvman görüyorum. Köşke ne zaman geldimse bulamadım. "Bey gezmeye gitti" cevabını aldım. Bu kurslar elbette tevekkeli değil.
— Ne zaman geldiniz?.. Haberim bile yok!..
— Lamur fe tubliye tu!..
— Kel amur?.. Jö nö kompran pa sö kö vu dit!..
— Vu zave kelk rande vu damur isi!..
— Maparol donör non!..
— Bu saatte burada bulunmanın başka ne manası olur?
— İşte siz de buradasınız ya. Demek ki, sizin de bir randevunuz var.
— Benim gelişim ahbap hatırı için. Dokuzda geleceklerdir. Gelirler görürsünüz.
— Gelecekler kimler?
— Tanımazsınız. İstanbul'dan birkaç kişi.
— Olabilir ya! Ey blondu siz de mi göremiyorsunuz?
— Siz varken artık o bize bakmaya tenezzül eder mi?
— Seriyözman söylüyorum ki, iki aydır yüzünü bile gördüğüm yok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Araba Sevdası
ClassicsAraba Sevdası her ne kadar yazarı Recâizâde Mahmut Ekrem tarafından "eğlenmek için" yazıldığı söylense de Tanzimat devrinde yetişen alafranga tiplerle alay etmek için yazılmıştır. İlk olarak 1895 yılında resimli olarak Servet-i Fünun dergisinde tefr...