47. Bölüm

206 11 0
                                    

Bihruz Beyefendi konağa vasıl olduğu [vardığı] zaman saat yarıma gelmiş idi. Bey merdivenden çıkarken karşısına gelen Mişel Ağaya kitapların gelip gelmediğini sorarak "Geldi ekselans, salondadır. Mösyö Piyer de orada!" cevabını almakla hemen salona girdi.

— Bonsuar, mon şer profesör!

— Bonsuar Beruz Bey! Nasılsınız?

— Pek iyiyim. Siz?

— Ben de iyiceyim, lâkin sizden şikâyetim var.

— Ne gibi?

— Buraya göç edeceğinizi bana haber vermeli idiniz.

— Geçen defa, salı akşamı söylemiş idim zannederim.

— Hayır, öyle bir söz geçmedi.

— Unutmuş olmalısınız.

— Ben unutmam. Öyle bir lâkırdı olmadı ki unutayım!

— Neyse affedersiniz.

— Affetmek bir şey değil. Fakat başıma gelenleri bilseniz.

— Ne oldu? Başınıza ne geldi?

— Cuma akşamı, evet cuma akşamı ve gecesi çok rahatsız oldum.

— Vah, vah!

— Evet, alaturka saat on ikide köşke gittim.

— Ey!..

— Kapılar kapalı, kimseler yok. Vurdum, vurdum, vurdum.

— Sonra?

— Bağcı geldi. Onlar göç ettiler, burada kimse yok, her yer kapalı, demesin mi?

— Vah, vah!

— Vah, vah! Ama sa ma kutetre şer!

— Sonra ne yaptınız?

— Sonra... Arabayı savmış idim, bağcıya yalvardım gitti bana bir araba buldu getirdi.

— Ey?

— Beni Kadıköyü'ne kadar götürmek için arabacı iki mecidiyeden aşağı razı olmaz, zarurî kabul ettim.

— Ey, Kadıköyü'ne gittiniz öyle mi?

— Öyle ya. Orada bir dost var, onun evine gittim, onlar da an fami Adalara gitmişler.

— Ey? Se tün avantür sa.

— Vui, me sa ma kute şer vu save?

— Sonra ne yaptınız?

— Onları da bulamayınca arabacı beni bir otele götürmek istedi. Şehirden uzak, Fenaraki tarafında bir otel. Cesaret edemedim. İstanbul'a geçmekten başka çarem yoktu, iskeleye indim. O zaman sizin dostunuz Mösyö Keşfi'ye rastgeldim, selâm verdim. Beni tanımadı mı ne oldu, selâmımı almadan geçti gitti.

— Keşfi Bey mi?

— Evet!

— Hiç olamaz!.. Emposibl!

— Purkua?

— O burada değil, o İzmir'e gitti.

— Demek ki benzetmişim, gece karanlığında besbelli tanıyamamışım.

— İyi gördünüz mü?

— İyi gördüm zannediyorum, fakat mademki...

— Nerede ve nasıl gördünüz?

— Bir tütüncü dükkânı önünde bir şey alıyordu gördüm.

— Kendisine bir şey dediniz mi?

Araba SevdasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin