YALNIZ'IN DURUMLARI
Bir sözde saklanmış bir yalanı
Bir gözde okuduğundan
Bakmaz kendi gözlerine bile.🍓
Fark ettimde hayatım aslalarla dolu ve ben hayatımı o aslaları yaşayarak geçiriyorum.Sonunda asla demekten bile yorulucam, biliyorum.Susucam ve hayatın beni nereye kadar götürebileceğine bakıcam.Ama göremicem.Bazen susmak bir şeylerden kaçmak demek derlerdi, bazen bakmakta bir şeylerden kaçmakmış.Görmeği reddettiğin ve sonsuza kadar reddedeceğin gerçeklerden kaçmak ya da yalnızca kaçtığını sanmakla avunmak.İşte benim hayatım son dört yıldır bundan ibaret.Son yıllarımı mutlu olduğumu sanarak kendimi avutmakla geçirdim.Çünkü gerçeklerden kaçıyorum, korkuyorum.Kaçabildiğim kadar kaçıcam gerçeklerden ve bu şekilde ne kadar yaşanabilirse yaşicam.Bu babamın giderken, beni benden aldığı yetmiyormuş gibi açgözlülükle aldığı son yemini.Bana ne olursa olsun gerçeklerden kaçmamı ve mutlu olmasam bile mutluymuş gibi davranmam gerektiğini söylemiş tüm mutluluğumu alıp gitmişti.Şimdi her yaş günümü kutladığımız yerdeyim, elimde en sevdiğin ama benim yüzümden eve sokamadığın çileklerle kaplı pastam var.Her şey o günki gibi, yalnızca saat 22.00. çünkü birazdan yirmi iki yaşına giricem.Sensiz kutladığım dördüncü doğum günüm.Ansızın son yalanların geldi aklıma. Ne demiştin giderken 'Pasta dediğin mumsuz olmaz, az ilerdeki marketten alıp hemen gelicem.Bir yere kaybolma tamam mı birtanem.' mum almak için gitmiştin.Ya da bana böyle söylemiştin.Oldu baba, o günde oldu bugünde olucak.O günde pastam mumsuz kalmıştı bugünde kalacak.Çünkü senden sonra eve mum girmedi baba.Korktum, o mumunda benden bir şeyler götürmesinden korktum.Senden sonra biri çıktı karşıma baba.Hakkını ödeyemeyeceğim birilerinide getirdi beraberinde.Selin, bu hayatta senden sonra en çok güvendiğim insan oldu biranda.
O gün beni bıraktığında elimde pastayla sabaha kadar gelmeni beklemiştim.Selinde sabah koşusuna çıkmış, koşarken fark etmiş beni.Elimde pasta, yüzümde silinmeyen gülüşüm, bir noktaya sabit kalmış bakışlarım, hâlâ seni bekliyormuşum.Şuan olduğu gibi geleceğini sanıyormuşum.Bana iyi olup olmadığımı sormuştu.Hiç iyi değildim, söyleyememiştim.Sadece 'Babamı bekliyorum, birazdan gelir.' demiştim.Bir yalan daha.Titrediğimi o zaman fark etmiştim, sesimden.Hava gece mayıs ayı olmasına rağmen 0°'a kadar düşmüş ve ben üşümüşüm.Ama hissetmemişim.Elinde mum, yüzünde gülüşünle geldiğin hayalimdeki mumda erimişim.O gün beni evine götürmüştü.Evi sıcacıktı biliyor musun? Bizim evimizin aksine sıcacıktı.Ailenin ne olduğunu ilk kez orda öğrenmiştim.Babası, annesi, abisi, kardeşleri hepsi bir aradayken anlamıştım.Annesi hemen bana sıcacık bir çorba yapmıştı, Selinde üstümü değişmem için benimle kıyafetlerini paylaşmış sonrada ısınmam için bedenime battaniyeler sarmıştı.O sıcacık ortamda üşümüştüm.İlk defa kendimi yapayalnız ve kimsesiz hissedip üşümüştüm.O soğuk bankta senin hayalinde ısınmayı yeğlemiştim.O günden sonra Ayten teyzeyle Faruk amca banada kızlarıymışım gibi davrandılar.Hatta Bora abi baya sahiplendi beni, öyleki 'erkek savar' rolünü üstlenip çevremde erkek sinek bile uçmasını engelledi.Hepsi biraz daha iyi olmam, kendimi yalnız hissetmemem ve bir ailem olduğunu hissettirmek için çok uğraştılar.Onlar bunları yaparken ben neden kendimi daha yalnız hissettim, bilmiyorum.Tek bildiğim onlara asla hakettikleri samimiyeti gösteremedim.Sanada samimiyetimi hissettiremediğimden mi gittin yoksa baba.
×××××××××××××××××××××
Biri daha var baba, bana her şeyi unutturan bambaşka biri var.Belki benden haberdar bile değil ama var işte.Onunla konuşma cesaretini bir türlü bulamıyorum.Belki korktuğumdandır.Babam bile beni sevmemişken onun beni sevme ihtimalinin olmayışından deli gibi korktuğumdan.Olsun ben onu beni bilmeyişleriyle sevdim zaten.Selin ondan pek haz etmiyor doğrusu, fazla sessiz ve soğuk olduğunu söylüyor.Birde bunun aşk değil etkilenmeden ibaret olduğunuda söylüyor.Buna sadece gülebiliyorum, sonuçta oda bilmiyor.Senin bana aşkı öğrettiğini bilmiyor.Sana buyüzden minnettarım baba.Bana yalanlarının yanında bu güzel gerçeği bıraktığın için minnettarım.Tamda anlattığın gibiymiş aşk.Onu görünce elim ayağım birbirine dolanıyor, aklım karışıyor, kalbim ondanda beter, odaklanamıyorum mesela, yanaklarım kızarıyor onu görünce. Hiç sesini duymadım ama her gece kabuslarımı ninnileriyle uyutuyorum, korktuğumda bilmediğim kokusuna sığınıyorum.Adı Akay, Akay ULTAN.Hani çocukken beni götürdüğün bir park vardıya, iki sokak aşağıda.İşte onun karşısındaki apartmanda yalnız yaşıyor, benim gibi.
Gideli üç ay olmuştu, yine bir öğle vaktiydi.Saat 13.00'ı vurduğunda her zaman oturduğun bankta oturmuş anılarımızda kaybolurken görmüştüm onu.Kaydırağın karşısındaki banka oturmuş kaydırağa dikkatle bakıyordu.O kadar güzeldiki...Bir çocuk kaydıraktan düşer gibi olduğunda koşar adım yanına varıp bir çırpıda tutuvermişti.Sonrada şok yaşamasın diye başını okşayıp pamuk şeker almıştı.Annesi gelene kadarda bırakmamıştı çocuğu.Ama dikkatimi hiç gülmeyişi çekmişti.Sadece tebessüm etmeye yeltenmişti dudakları.Oysa sen bana hep gülmeyi öğretmiştin.İlk defa orda sorgulamıştım bana öğrettiklerinin doğruluğunu ve ilk defa gülmüştü yüzüm sen gittikten sonra.Onu her gördüğümde kimsesizliğim uzaklaşıp gidiyor aklımdan, unutturuyor.Sanki yalnızlığım parçalara ayrılıyor ona baktıkça.Yalnızlığımı paylaşıyoruz karanlık bir tenhada.Ama bir şeyi öğrendim baba.Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz.
🍓
Umarım hepinizin beğenerek okuyacağı bir kitap olur.Herkese iyi akşamlar.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALNIZLIK PAYLAŞILMAZ
RomanceHer leke kendisiyle çıkar, yalnızlığı yalnız yalnızlık kırar. Unutma!Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz. Özdemir ASAF'a saygılarla~