Sehun D.O'nun evine döndüğünde, dolunay gökte iyice yükselmişti. Hem yorgunluktan hem de içtiği kandan dolayı başı dönüyordu. Böyle doya doya içmeyeli uzun zaman olmuştu. Ama mezarlığın yakınındaki güç patlaması onu bir tür çılgınlığa sürüklemiş, zaten zayıf olan kontrolünü iyice zayıflatmıştı. Güç'ün nereden geldiğinden hala emin değildi. Arkasında patladığında ve karşısındakilerin korkuyla kaçmasına neden olduğunda, üç insanı gölgelerin arasından izliyordu. Bir yandan onların nehre düşeceğinden korkmuş, bir yandan da bu Güç'ü ve kaynağın araştırmak istemişti. Ama sonunda, incinmesini engellemek için o kızı takip etmişti.
Üçlü köprüye ulaştığında, ormanın derinliklerinde kara bir şey esmişti ama Sehun'un gece duyuları bile ne olduğunu anlayamamıştı. Kız ve iki arkadaşı kasabaya doğru yöneldiğinde, Sehun da onları izlemişti.Sonra mezarlığa geri dönmüştü.
orada her ne varsa, mezarlık şimdi boştu. Yerde, sıradan gözlere karanlıkta gri görünecek ince bir ipek şerit duruyordu. Ama Sehun gerçek rengini görebiliyordu ve parmakları arasında oynayarak dudaklarına değdirdiğinde kızın saçlarındaki kokuyu yakalamıştı.
Zihni anılarla doldu. Onu henüz görmediği, kızın zihninin tatlı parıltısının kendi bilincinin koylarında dolaştığını hissettiği zaman da yeterince kötüydü. Ama onunla aynı sınıfta olmak, arkasında varlığını hissetmek, teninin tatlı kokusunu alglamak, neredeyse dayanılmazdı.
Kızın yumuşak nefesini duyuyor, arkasındaki sıcaklığını hissedebiliyor, nabız atışlarını izleyebiliyordu. Bir süre sonra buna teslim olduğunu farkederek korkmuştu. Dili, sivri dişlerinin arasında ileri geri hareket etmeye, orada büyüyen acıyla karışık zevkten hoşlanmaya ve teşvik etmeye başlamıştı. Kokusunu büyük bir istekle içine çekmişti ve görüntülerin gelmesine izin vermişti. Boynu nasıl yumuşak olacak, dudakları önce o yumuşaklığa değecek, minik bur öpücük konduracak, sonunda boynunun oyuğuna ulaşacak ve orada oyalanacak, kalp atışlarını izleyecekti. Sonunda dudakları aralanacak, hançer gibi keskin dişleri özlemle dışarı çıkacak ve...
"Hayır!" İrkilerek kendini transtan kurtardığında, bütün vücudunun titrediğini ve nabzının hızlandığını farketmişti. Ders bitmiş, öğrenciler dağılmaya başlamıştı. Kimsenin ona bakmadığını, kendisini izlemediğini ummuştu.
Sonra kız karşısına dikilip onunla konuştuğunda, Sehun aley alev yanan damarlarła ve özlemle sancıyan dişlerle kızın karşısında durduğuna inanamamıştı. Bir an için kontrolünü kaybetmekten, onu omuzlarından yakaladığı gibi herkesin önünde kanını emmekten korkmuştu. Oradan nasıl uzaklaştığını bile bilmiyordu. Tek hatırladığı, daha sonra enerjisini zorlu bir antrenmana odakladığı ve kendisine Güç'ü kullanmaması gerektiğini hatırlattığıydı. Zaten buna gerek de yoktu çünkü Güçler olmadan da futbol sahasında kendisine meydan okuyan ölümlü çocukların hepsinden daha güçlüydü. Görüşü daha net, refleksleri daha keskin kasları daha güçlüydü. Bir el sırtına vurmuş, ardından Chanyeol'un sesini duymuştu.
"Tebrikler takıma hoşgeldin!"
O dürüst ve gülümseyen yüze bakarken Sehun'un içi utançla dolmuştu. Ne oldugumu bilseydin, bana böyle gülümsemezdin, diye düşünmüştü. Bu oyunu hileyle kazandım. Ve sevdiğin kız şimdi benim düşüncelerimde.
Ve o gün öğleden sonra bütün çabalarına rağmen düşüncelerini kızdan uzaklaştıramamıştı. Ne yaptığını bilmeden mezarlığa gelmiş, anlamadığı bir güçle ormandan uzaklaşmıştı. Oraya geldiğinde kızı izlemiş, kendiyle mücadele etmiş, ihtiyacına karşı savaşmıştı. Sonunda o Güç ortaya çıkmış, kızı ve arkadaşlarını korkutup kaçırmıştı. Sonra da eve gelmişti. Tabi karnını doyurduktan sonra. Kontrolünü kaybettikten sonra.
![](https://img.wattpad.com/cover/173476958-288-k561649.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPIRE DIARIES - EXO
VampireMina: Altın kız, gözüne kestirdiği herkesi ele geçirebilecek biri. Sehun: Düşünceli ve gizemli, geçmişi lanetleyen, bütün kötülüklerden Mina'yı korumak için mücadele ederken bile, kızın cazibesine bir tek o karşı koyabiliyor. Kai: Seksi ve tehlikeli...