Bir bahçe kapısından giriş yaparak bahçenin içinde ki binaya doğru yaklaştık, dışarıdan bakıldığında gayet güzel bir eve benziyordu motoru yavaşça durdurdu ve indi bende inip kasklarımızı çıkarttık. Ön bahçe çok büyük olmasa da inanılmaz bir güzelliği var dı bunu kapının üstünde yetişmiş renkli çiçeklerden de anlayabilirdiniz bahçenin ortasında beton bir yol var ama çimenlik alanın tam başlangıç noktasında öyle güzel güller vardı ki kırmızı ve beyaz renkte, eve girene kadar müthiş bir koku size eşlik ediyor du. Kapının önüne varınca konuşmaya başladı motorcu çocuk "sen açmak ister misin?" Omzumu silkip "neden olmasın" dedim. Kapıyı açıp adımımı atınca zaten dubleks olduğunu tahmin ettiğim evin dışı kadar içinin de güzel olduğunu fark ettim, holde yürüdükten sonra salona vardık gri tonları odaya hakim di duvarları ise kabartma siyah ti yapay duvar di yani ama salonda çok şık bir hava vardı "beğendin mi?" Arkamdan gelen sese döndüm "evet çok güzel, Sana bir şey sorabilir miyim?" - "tabii ki" başından beri sormam gereken soruyu sordum "senin ismin nedir?"
Çocuk hafif gülümsedi "demek başından beri sorman gereken soruyu sormak aklına geldi ki buda şaşkınlığının azaldığını gösteriyor" evet zeki çocuk şu an aptal konumuna kendimi bilerek düşürdüm ve ben zaten sırf hobi diye her gün vücut değiştiririm "evet şaşkınlığım geçti" biraz bana baktı ve sonunda konuşmaya başladı "Bulut".
Bulut tuhaf ama güzel bir isim. Kendini dörtlü koltuğa attı, eliyle de oturmam için işaret etti bende oturdum ve birbirimize döndük, Bulut konuşmaya başlayınca bende onu pür dikkat dinledim "bak, sen artık yeni bir kişiliksin, yeni biri o yüzden sana bir geçmiş hazırlamamız lazım ama ondan önce şimdiyi halletmemiz gerek. Öncelikle sen Mara Demirkan'sın bunu bil kendin hakkında yeter, okul işini dert etme ben hallettim ama eğer ki ben okumak istemiyorum dersen seni anlarım kaydını silebilirim tekrardan-" dediği an onu durdurdum hayır ben okula gitmek istiyorum diyerek başını olumlu anlamda aşığı doğru eğip kaldırdı ve devam etti "biliyorsun okullar sömestr tatiline girdi o yüzden 15 günlük bir tatilin var şimdi söyle bakalım ne yapmak istersin bu zaman diliminde?" Ona bakarken aslında bir çok soru geldi aklıma ve bende başladım sormaya "beni ilk ne zaman gördün ve ne şekilde gördün?" Kaşlarını çatıp düşünmeye başladı "seni ilk ağlarken gördüm ilk okul 3 te okulun arka bahçesinde, uzaktan izlediğim için beni fark etmedin. Yanına gelmek istedim ama benden çekinirsin diye gelemedim." Ağlarken mi hemde üçüncü sınıfta babamın yani büyük bir ihtimalle onun için ağlıyorum dur. Bu konu aklıma gelince birden gözlerim doldu, babamı severdim hemde çok severdim hiç bir zaman tam anlamıyla baba kız olamadık ama yinede bu onu sevmeme engel değildi
"Ve ondan sonra da hep izlemeye devam ettim" Bulut'un sesiyle ona döndüm ve tekrar dinledim. "Hep yalnızdın yani yalnız gezerdin çoğu zaman, ama fark ettiğim bir şey vardı ki oda şu hiç bir zaman bundan korkmadin yani ne yalnız başına kantine girmekten nede tuvalete gitmekten diğer kızlar yanlarında biri olamadan asla hareket edemezken sen gayette rahat bir şekilde hallediyordun işlerini. Sınıfta kızlardan çok erkek arkadaşlarınla Aran iyi di ama bu demek olmuyordu ki kızları sevmiyorsun onlarla da aran iyiydi yani bir sıkıntın yoktu yanında oturan sıra arkadaşın Esma hariç onunla da muhteşem yeteneğin sayesinde aranı düzeltmiştin." Bu cümleleri bitirdikten sonra gülümsedi bende gözlerim dolu bir şekilde ona bakıp gülümsedim ama onun gözleri benim gözlerimle buluşunca gülümsemesi yok oldu "afedersin seni üzmek istememiştim"- "yoo önemli değil" tam bana sarılmak için yaklaşmıştı ki biraz geri çekildim ve oda durdu bir açılma yapma gereği duydum nedense "şey ben sarılamam çünkü eğer sarılırsam hemen ağlamaya başlıyorum rehber öğretmenim bana sarıldığında gözlerim dolmuştu ve sesim titrek çıkmıştı önce şaşırdı ama sonra dedi ki senin sarılmaya ihtiyacın var bende kimseyle sarılmıyorum bu yüzden" yüzüme anlamsızca baktı ve birden Sarıldı bense donup kaldım öyle.
Sonra şu cümleyi fısıldadı "eğer bilseydim daha önce defalarca sarılırdım sana".Bulutun baskış açısından
Son söylediği cümle üzerine daha fazla dayanamadım ve onu kollarım arasına aldım, zaten yıllardır bu anı bekliyordum bunu söylemesiyle canım daha da acıdı o kollarının arasındayken bir hıçkırık sesi duydum ah gerçekten de ağlıyor mu yoksa? Geri çekilip başını kaldırdım ağlıyormuş. Her ağlayışında olduğu gibi burnu kızardı dudakları ise kat kat kırmızılaşmış küçüklüğünden beri hep böyle oldu ve vücudunun değişmesi de buna engel olmadı buna sevindim çünkü onunla ilgili her şey değişmemişti tam anlamıyla, yinede üzülmemi engellemedi bu durum "neden bu kadar kırılgansın?" Bana bakıp sustu sadece konuşması için onu zorlayamam "pekala hadi gidip seni yatıralım" başını olumlu anlamda salladı ve kalktık. Odası yukarıdaydi benim odamın hemen yanında, yatağına bilerek 50 cm lik kahverengi bir ayıcık bıraktım çünkü eskiden öyle bir oyuncak ayısı vardı ve sürekli onunla uyurdu ayıcığı görünce hemen yatağa atladı ve sarıldı beklediğimdende fazla sevindi onu böyle görmek sırıtışıma engel olmadı " o zaman iyi geceler sana" bana minnetle bakıp iyi geceler dedikten sonra odadan çıktım henüz saat yedi buçuk ama erkenden uyudu.
Çok tuhaf yıllardır sevdiğim kız bir günde değişti belki kalben ve ruhen aynıydı ama yinede farklıydı işte, gerçekten bu kızın dileği bu muydu yani sırf başkası için mi güzel olmak istiyordu oysa ben onu olduğu gibi sevmiştim hemde çok ama bunu ona söyleyemem taki gerçekten kimi sevdiğini bulana kadar. Bende uyusam iyi olurdu yoksa kafayı yiyeceğim düşünerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Gün Ölüm Günün, İyiki Doğdun
Teen FictionHer son yeni bir başlangıç, öyleyse benim başlangıcım sensin