Sabah kalktığımda acaba yan odaya Mara'yı kontrol etmeye gitsem mi diye düşündüm, gidim ya ne olucak sanki günaydın demek için geldiğimi söylerim. Kapıyı tıkladım ama ses gelmeyince içeri girdim yatakta yoktu, banyoda da yoktu nerde bu kız.
Aşağı inince şarkı mırıldanarak kahvaltıyı hazırlayan Mara ya baktım, ne kadar da zarif hareket ediyordu sanki ona olan aşkım günden güne artıyor gibi daha da bağlanıyorum ona oysa bunların hiç birinden haberi yok ve o Poyraz denen piçi seviyordu, hak etmiyordu Mara yi, ne onu nede onun sevgisini. Arkasını dönüp bana baktığında kahvaltı hazırdı bile bana hafifçe gülümsedi ama öyle bir gülüşü vardı ki kalbimi hızlandırmaya yetiyordu bu gülüş, bende ona gülümsedim ve masaya geçtim oda karışma oturdu onun varlığından mıdır nedir bilmiyorum ama ilk defa yediğim bir şeyden keyif aldım "ee anlat bakalım Mara hanım bugün ikinci günün yeni hayatında nasıl bir giriş yapmak istersin bu güne " bana bakıp gülümsedi sanki bir şey ister gibi gülümsedi "ailemin yanına gitmek istiyorum ve poyrazın, gidebilir miyiz?" Aslında o piçin adını duyduktan sonra hayır dicektim ama belli ki ailesinide özlemiş bal kokulum, "peki gideriz" deyip gülümsedim bende. Kahvaltıyi bitirdikten sonra Mara giyinmek i için odasına çıkmıştı bende bahçe de onu bekliyordum bakalım nasıl geçecekti, büyük bir ihtimal çok üzülecek ama bu yine de onları görmesinin önüne geçemicek bir neden. Kapı açıldığında bir afetle karşılaşmam geç olmadı LAn bu kız ne olmuş böyle şort mu o ve kesinlikle dekoltesi olan bir tişört "Mara altındakinin devamı evde kaldı sanırım, ayrıca üstündeki de eksik dikilmiş" bana anlamazca attığı bir bakıştan sonra konuştu "bulut iyi misin? Bunlar zaten böyle yani normal halleri bu" off bu kız uslanmicak, sanırım eski sessiz halini daha çok özledim aslında ben onu her şeyiyle çok özledim onun koyu ton kahve gözlerini kara kaşlarını uzun ve gür kirpiklerini keşke onu geri getirebilsem ama o yok artık benim masum kızım geri gelmicek bir daha bu düşünce benim kalbimi sizlatırken ilk defa bir yabancı gibi gelen ses ismimi söyledi "bulut heyy bulut, duymuyor musun beni" hemen düşüncelerimden ayrılıp ona döndüm "efendim Mara" - "daldın gittin Bulut" "üzgünüm, hadi gidelim"
Mara min bakış açısındanban
Bana son bir bakış attıktan sonra motoruna bindi derdi neydi böyle bu çocuğun bende kaskı takıp yerimi aldım yarım saat süren bir yolculuğun ardından evimizin bir sokak ötesinde durduk. Motoru sıkı bir yere bağlandıktan sonra yürümeye başladık ahh çok özlemişim burayı annem kardeşim doruk ikisinide çok özledim, onlara sarılmayı o kadar çok istiyorum ki bu sokağın her bir adımında hatıram saklı her bir köşesinde kahkahalarımın sesini duyuyorum ve göz yaşlarımı.
8 yaşında Mara ( Asya)
Bahçe de yalnız başına çimenlerin üstüne oturmuş yavru kediyi seviyor du küçük kız, belki de en sevdiği canlıydı yavru kediler şu dünya üzerinde, çünkü onlar insan ayırmıyorlardı onu koşulsuz bir şekilde seviyorlardı birden bahçe kapısı açıldı ve içeri, uyuz olduğu sınıf arkadaşı Emir girdi "ne yapıyorsun bakalım ucube şey, AA kedi mı yazık kızım o kediye korkuyordur şimdi o senden" bu çocuk gerçekten uslanmazdi ve küçük kızı çok üzüyordu oysa Asya ona hiç bir şey yapmamıştı bile, sırf kendisini sevmiyor diye Emir den uzak durdu belki bu sefer karışmazdi Asya' ya ama yine de durmuyordu işte kızın gözleri çoktan dolmuştu bile daha fazla dayanamadı ve boncuk boncuk yaşlar aktı al yanaklarından "neden bana bu kadar kötü davranıyorsun Emir, Yoksa seni kırdım mı bilmeden onun için mi bana böyle kötü davranıyorsun?" Emir biraz düşündü aslında o da biliyordu Asya'nın her seferinde kırıldığını ama kıskanıyordu onu evet Asya'yı çok kıskanıyor du çünkü Emir e göre Asya çok güçlü bir kızdı ve onun bu kadar güçlü olmasına dayanamıyordu hem güçlü hem de korkusuzdu geçenlerde üç kız onu arka bahçede sıkıştırmışlardı ama o biraz olsun korkmamıştı ama şimdi ağlıyordu karşısında Emir bu duruma alışık değildi ve ilk defa üzüldü bu kız için ama yanaşmadı ona sadece arkasını dönüp çıktı bahçe kapısından
Küçük kız ağlamaya devam etti ve kendisinden bir kez daha nefret etti.Şimdi ki zaman
Bunları düşünürken istemsiz bir şekilde gözümden yaş akmış bile ben fark etmeden. Bulutun eli koluma dokundu "hey iyi misin?" Gülümseyerek cevap verdim "evet iyiyim, ama anılar insanların peşini bırakmıyor" bana derin gözlerle baktı bir çok anlam saklıydi o gözler de her neyse şu an bunu düşünecek durumda değilim. İşte orda annem ve kardeşim bahçede oturmuş benim diktiğim çiçeği suluyorlardi kapıyı açıp içeri girdim tabi bulut la beraber anında gözleri bize döndü ikisininde, çok özledim sizi çok.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Gün Ölüm Günün, İyiki Doğdun
Teen FictionHer son yeni bir başlangıç, öyleyse benim başlangıcım sensin