seviyor mu?

23 2 0
                                    

  multimedya: poyraz 

    Mara'nin bakış açısından

Masada oturmuş onun konuşmasını bekliyordum çünkü söyleyeceği şeylere göre bende sorular hazırlayıp sunacaktım ona ve işte beklenen an geldi "sen Asya'yı tanır mıydın?" Ona şaşırmış gibi baktım bilerek "evet ya sen?" Biraz düşündükten sonra cevap verdi tekrar "şey evet arada takılırdık" neeyyy!?!?!? Ne demek arada takılırdık!?!?!?!!  Sanırım artık onu köşeye sıkıştıracak ve de fazlasıyla vicdan yaptıracak soruları sormanın vakti geldi. "Ya öyle mi, Asya'nın çok arkadaşı olmazdı aslında, senin gibi yakışıklı bir erkeğin onun gibi sümüklü ve çirkin bir kızla takılması tuhaf tabii" ona bilerek böyle söylemiştim çünkü merak ediyorum acaba beni koruyacak mı? Biraz şaşırdı sanırım şaşkınlığını üzerinden atınca konuştu "neden. Yoksa sen insanları dış görünüşlerine göre mi ayırırsın?" Hmm güzel cevap lakin benimde güzel bir sorum daha var "sen ayırmaz mısın?" Bir süre düşündü ayırırdı işte biliyorum her ne kadar benim sevdiğim adam olsa da ayırırdı. "Evet ayırım" vay dürüst oldu şaşırdım doğrusu bir soru daha sana o zaman poyraz bey "Asya ile Aran nasıldı, yani yakınmıydınız sevgili gibi hani?" Yine şaşırdı "şey hayır o kadar da yakın değildik dediğim gibi sadece arada takılırdık" bu cümleleri söylemesi kalbimi çok kırdı açıkçası onunla o kadar anımızdan sonra nasıl böyle bir şey söyler aklım almıyor hiç mi önemsemedi beni, hiç mi değer vermedi bana "Asya'ya değer verir miydin, önemsediğin biri miydi?" Muzip bir şekilde gülümsedi "çok fazla soru sormuyor musun sence de?" Sanırım soruları üst üste sordum
"Hayır fazla değiller" sesli bir nefes vererek konuşmasına devam etti"hayır çok ta önemsemezdim onu. Evet çok masum du, kalbi tertemiz di, ve çok iyi bir insandı, ölmeyi ise zerresiyle hak etmiyordu ama dediğim gibi ona karşı bir türlü ısınamadım bu benim elimde değil"haklıydı aslında bu onun elinde değildi biliyordum da beni sevmediğini ama işte bir umuttu benimkisi hani bir şiirin bir dörtlüğü vardır ya 'ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim' diye o hesaptı benimki işte bir ihtimal di benim yaşamım senin ellerinde çocuk sallandığım sallıncağımın ipiyle düğümleyip gökyüzüne bıraktığın, ya patlarsa diye düşünmediğin bir hayattan ibaret işte. Hem mutlu hem huzurlu hem de aptal bir başı boş balon gibi süzülüyorum bulutların arasından yağmur olup ta üzerine yağabileyim diye ben yine kıyamam sana ıslanma hastalanma çamur olup yok olmayıda göze alırım, buhar olup bulut olmayıda.
"Anladım" gözlerim dolduğu için daha fazla kalmak istemedim "ben kalksam iyi olacak" bu sözlerim onu heyecanlandırdı sanırım "hemen mi, nereye?" Aslında bende bilmiyorum nereye ama "eve" dedim kısaca başını salladı "bir daha görüşe bilicek miyiz peki?" Hem istiyorum hemde istemiyorum benim hakkımda öyle şeyler dediki kalbim fazlasıyla kırıldı "bilmem hayat ne gösterirse artık" gülümsedi, gülümsedim. Masadan ayrılıp Bulut'un yanına doğru yol aldım, işte oradaydı bay zeki fazlasıyla alaycı bir sırıtışla hemde.
    
     
    Bulut'un bakış açısından

İşte geliyor, yüzünden anlaşılacağı üzere pekte iyi geçmedi sanırım konuşma bu zaten bildiğim Bir cevaptı.
"Ee nasıl geçti bakalım konuşma, seni önemsiyormuymuş?" Bana kaşlarını çattı güzel yüzü "evet gayet de güzeldi" bu cümlelerden sonra kollarını birleştirdi bende aynı şekilde kollarımı birleştirdim yalan söylüyordu bunu açıkça belli ediyordu "yaa kesin öyledir" deyip göz devirdim Mara'nın yüzünü aniden bir hüzün kapladı çok mu kırıcı konuştum acaba ellerimi omuzlarına koydum ve güven vermek istercesine biraz sıktım "hey iyi misin?" Bana bakmadan sadece başıyla onayladı "hmm madem öyle hadi gidelim o zaman" bana şaşkın bakışıyla baktı"nereye?" Sağ dudağımı hafifçe kıvırdım "sahile"

********

Dudağını buzerek konuştu"Buluut, sence benn çok mu çirkiniim" Tanrım neden bu kızın bu kadar içmesine izin verdim ki "hayır Mara sen çok güzelsin görmüyor musun?" Kahkaha atıp konuşmaya başladı "hayıır aptaal Asyayken yanii çok mu çirkindimm" bu seferde masum yüzüyle baktı bir an karşımda Asya var sandım ama hayır o Mara, Asya değil benden bir cevap bekliyordu zaten ne olduğunu hatırlamicak kadar sarhoştu bende konuştum "hayır Mara sen Asyayken de çok güzeldin hemde çok güzel gözlerin, bakışların, dudakların" son kelimeyi söylerken yutkunmuştum  "o zaman neden poyraz beni sevmedi neden şimdi sevdi, güzel oldum diye değil mii" poyrazın da ebesine kadar yolu vardı ya "çünkü poyraz bana göre adam değil, o sadece güzel kızların peşinden gider, senin gibi kızların da canını yakar ama asla görmez sizin ona olan sevginizi çünkü çok bencil. Mara ya seni eski halinle seven biri olsaydı onu poyrazı değil de o kişiyi sever miydin?" Son söylediğim cümle karşısında gözleri kocaman açıldı sonra yeni bir kahkaha daha patlattı "bu imkansız bir şey bulut, kimse beni o halimle sevmedi, sevmezdi gerçekten çok komiksin" gözlerimi kapattım inanmıyordu birinin onu kendi haliyle sevebileceğine inanmıyordu oysa ben onu her gülüşünde daha da sevdim ben Asya'yı çok sevdim hala çok seviyorum ve deliler gibi özlüyorum onun koyu kahverengi gözlerini masum gülüşünü heyecanlandığı Zaman kekelemye başlamasını her şeyini gözlerimi açtığımda Mara yoktu ilklerime kadar hissettirdiğim o  korkuyla birden ayağa kalktım kayalıkların hiç birinde yoktu nerde bu kız! "AA güzelim ne poyrazı, ben poyraz değilim ama senin için olurum" bu sesler de ne böyle bir kız kahkahası duydum bu mara'nin sesi "yaa poyraz niye kandırıyorsun benii sensiin işte" ha siktir bu kesinlikle Mara nerde bu kız!

Bu Gün Ölüm Günün, İyiki DoğdunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin