BÖLÜM 2

98 13 56
                                    

Heyecanla atan kalbim göğüs kafesini kırmak üzereyken neden bunu daha önce düşünmediğim zihnimde dönüp duruyordu. Sahi, onları bulmak için önümde ne engel vardı? Hemen yerimden fırlayıp üst kata koştum. Yatak odama girip yatağın üstüne bıraktığım telefonu aldım. Babamı arayıp açmasını bekledim. Nazim amcanin Şuanki numarasını biliyor olmalı, en azından eski numarasını bulabilirim. Telefonun açıldığını babamın uykulu sesini duymam ile anladım

"Baba! Uyandirdim kusura bakma ama bana acilen Nazim amcanin numarasi lazim. Rizedeki eski aile dostumuz hani Asel ve Aresin babasinin!"

" sakin ol Dolunay, nerden geldi birden aklına? Hem daha bizim halimizi hatırımızı sormadan? "

"Kusura bakma baba biraz heyecanlandım da... onlarla ilgili bi bilgin var ? Nerde olduklarını biliyor musun?"

"Canım kızım, malum mu oldu anlamıyorum ki? Inanır misin bilmem ama şuan yan odada onlar kalıyor. "

"Ne! Bunu bana nasil söylemezsin? Hem İzmirde ne işleri var? Amerikandaydı onlar! Baba ya benim tek arkadaşlarımın onlar olduğunu biliyorsun neden haber vermedin?"

"Bugün karşılaştık daha 5 dakika oldu! Meğer yeni ortaklarımız onlarmış inanabiliyor musun? Bende tam seni arayacaktım, Ares ve Asel İstanbuldaymış, orda okuyorlarmış. Senide onların okuluna yazdırmayı düşünüyordum."

"Bu harika bir haber! Adreslerini mesaj at yanlarına gideceğim! Dur bi saniye! Rüya görmüyorum değil mi? Gercek olamayacak kadar güzel bir rastlantı bu!"

"Haha deli kız! Telefonu kapatta  adresi göndereyim. Bana bak, dikkatli olacağına söz ver."

Demek istediği şeyi anlamıştım ve bu benim biraz durgunlaşmama sebep olmuştu ancak mutluluğum çok geçmeden tekrar baskın geldi

"Söz veriyorum. Sonra görüşürüz!"

" görüşürüz "

Telefonu yatağımın üstüne atıp dolabına yöneldim. Siyah bir şort ve beyaz bir gömlek aldım. Üzerimi hızlıca giyinip siyah saatimi taktım. Saçlarımı serbest bırakıp biraz düzelttim ancak fazla uğraşamadan heyecanıma yenik düşüp aynanın karşısından çekildim. Beyaz sporlarımı giyip cüzdanımı ve telefonumu alıp kol çantama attım. Hafif bir makyaj yapıp garaja indim. Daha sonra anahtarı almayı unuttuğumu fark edip hızla yukarı koştum. Anahtarımı aldıktan sonra ufak çaplı bir kontrol yapıp aşağıya indim. Siyah bisikletimi kaptiğim gibi garajdan çıktım. Bisikletin sepetine çantamı fırlatıp telefonumu aldım. Babam adresi mesaj olarak atmıştı. Adresi google haritalardan bulup nasıl yol tarifini açtım. Daha sonra sepetteki aparatta sabitleyip yolu takip ederek evimden uzaklaşdım.

Şehir merkezine yaklaştıkça artan arabalar nefesimin düzensizleşmesine sebep oldu. Ah, söylemeyi unutmuş olmalıyım o kaza gününden sonra bir çeşit araba fobim var. Arabaya binemiyorum. Arabalar beni genel olarak rahatsız ediyor. İlaçlarimi almadığım zamanlarda bu durum giderek kötüleşiyor. Bu yüzden bisiklete bindim, yolum her ne kadar uzun olsada... aslında şehir merkezine yakın bir yerde yaşamama sebebimde bu.

Araçlar sıklaşdıkça hızımı azalttım. Nefes almakta çektiğim güçlük artınca kenara çekip çantamı açtım. Bir süre sakinleştirici iğnemi aradım ancak bulamadim. 🤦‍♀️ evde unutmuş olmalıydım. Kötü olan şu ki şuan durumum giderek kötüleşiyordu. Biran önce bir eczane bulmam gerekiyordu ve bu benim için epey zorlayıcı olacaktı. Bisiklete binip bir eczane aramaya koyuldum. 5 dakika sonra araba sesleri beynimi delmeye başlamıştı ve başım dönüyordu. Dayanamayacağını far ettiğim o an  nihayet bir eczane bulunca bisikleti kenara park edip tökezleye tökezleye eczaneye girdim. Birkaç adım attıktan sonra bacaklarımı hissetmemeye başladım ve eczaneden çıkmak üzere olan çocuğun üstüne yığıldım. Bilincimi kapanmaması için zorlarken sakinleştiricimin adını sayıklıyordum. Eczanedeki görevli hemen bir sakinleştirici iğne yaptıktan sonra birkaç dakika içinde kendime gelmeye başladım. Üzerine yığılarak işinden alıkoyduğum genç çocuğa baktım. Gerçekten yakışıklıydı. Bir süre hareket etmeden yüzünü inceledim. Daha sonra artık bıkmış olacak ki

Anka KuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin