7

1.4K 118 208
                                    

Uzun boylu Kızıl saçlının önüne eğildi. "Ne o? Beni görmek için ders mi kaynattın?" Ron gülerek tek kaşını kaldırdı. "Neden seni görmek isteyeyim?" Blaise, iyice eğilerek oğlanın dibine girdi.

"Çünkü beni seviyorsun?" Ron elini Blaise'in ensesine koyup sertçe onu kendine çekti. Dudakları birbirini bulurken Ron rahatlamış hissetti. Kaç gündür bunun hayali ile uyuyamıyordu.

"Evet seni seviyorum sik kafalı." Blaise içten bir kahkaha atıp Ron'un elini tuttu. "Bunu duymak iyi hissettirdi."

"Şimdi tek bir sorunumuz var gibi duruyor." Blaise kafası karışarak Ron'a baktı. "Neyden bahsediyorsun sen?"

"Harry ve Draco gerizekalısından bahsediyorum." Blaise güldü. O ikisi gerçekten aptaldı. Altı kişilik grupta bir o ikisi anlamıyordu. Birbirlerini sevdiklerini anlamıyorlardı.

"Harry doğuştan aptal Ron. Üstüne fazla yüklenme. Draco da babasının ölüm yıldönümü geldi diye üzgün. Önünde sonunda anlarlar." Ron gözlerini kapatıp düşündü. O ikisini sevgili olarak hayal edemiyordu.

"Umalım da öyle olsun sevgilim."

-

Hermione elindeki notları ikilinin kafasına fırlattı. "Bana bakın! İkinizin de bu notları geçirmek için iki saatiniz var! Acele etseniz iyi olur." Hermine gittikten sonra Ron ve Harry bakıştı.

Ron yazmaya başlarken Harry asasını çıkarıp bir kopyalama büyüsü yaptı. Kağıtların birer kopyası ellerine düştü. Sırıtarak notları cebine tıkıştırdı. Ron ise şaşkınlıkla bakıyordu.

"Ne? Biz büyücüyüz Ron. Böyle şeylerle uğraşmayacağım." Ron sırıttı. "Neden sevgilini görmeye gitmiyorsun?" Harry afallayarak Ron'a baktı.

"Ne sevgilisi? Kimden bahsediyorsun sen?" Ron sessizleşerek yazmaya devam etti. Çünkü Hermione'nin yazısından hiçbir şey anlamıyordu. Kendi yazısını tercih ediyordu.

-

Harry odasına çıkıp sandığına yürüdü. En dibinden bir harita çıkardı. Asasını eline aldı ve söyledi sessizce. "Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki hayırlı bir şeyler şünmüyorum." Gerçekten de öyleydi. Hayırlı şeyler düşünmüyordu.

Harry, Çapulcu Haritasının üstünde çizgiler ve yazılar belirirken izledi. Babasının odası epey kalabalıktı. Bir isim seçebiliyordu. Daha önce duyduğu ama görmediği. 'Regulus A. Black' ismine baktı.

Sirius'un bir kardeşi olduğunu biliyordu. Ama onu burada görmeyi beklemiyordu. Kafasını babasının odasından çevirip tek bir isim aradı. O sırada Dean ve Seamus'un birlikte olduklarını gördü.

Gülümsedi. Ama onu asıl şaşırtan aradığı ismin de tam yanlarında olmasıydı. 'Draco L. Malfoy' Dean ve Seamus ile birlikteydi.

Ayağa kalkıp haritada gördüğü isme doğru yürümeye başladı. Nedensiz yere sinirlenmesine anlam verememişti. Ama yine de sanki Draco'nun başkalarıyla ilişkisi olamazmış gibi düşünüyordu. Sadece kendisiyle konuşsun istiyordu.

Bunu ne zamandır istiyordu? Hiçbir fikri yoktu ve hızlı hareket ediyordu. Genç Malfoy'a ulaşğında o ayağa kalkmış kendisine doğru yürüyordu. Ama orada olduğunu bilmeyerekten.

Harry haritaya o kadar dikkat kesilmişti ki kendine çarptıktan sonra Draco'nun yanına geldiğini anladı. Ama o kadar hızlı çarpışşlardı ki Harry şeftali tadındaki dudaklara dudakları değdikten sonra kendine geldi.

Hızla kendini geri çekti ve şokla kafasını kaldırdı. Draco annesinin saçları kadar kızarmıştı. Harry ile bir saniye kadar göz göze geldi ve sonra arkasını dönüp koşarak uzaklaştı.

Harry olduğu yerde kalakaldı. Parmaklarını dudaklarının üstünde gezdirdi. 'Draco'nun dudaklarının değdiği yere' dokunuyordu.

"Tanrım bir daha duş almayacağım." diye mırıldanıp arkasını döndü ve Ortak Salona doğru yürümeye başladı. Tam köşeyi dönmüş koridora girerken biri onu kolundan tutup köşeye çekti.

"Ne yaptın sen arkadaşıma!?" Harry, Pansy'nin hızına hayran olarak sırıttı. "Arkasından kovalayan varmış gibi gelip üstüme çullanan kendisiydi. Bi yanlışlık oldu."

Pansy'nin gözleri büyürken kıkırdamaya başlamıştı. "ÖPÜŞTÜNÜZ!?" Harry sessizce kabul etti. "HAYALLERİM GERÇEK OLUYOR MERLİN." Dans ederek uzaklaşan kıza baktı şaşkınca.

İçinden yalvarıyordu. Bunu kimseye söylememesi için.

-

Pansy koşarak kütüphaneye gidiyordu. Sevgilisi olsa olsa orada olurdu. Adımlarını daha da büyüterek hızlandı. İçeriye öyle bi girmişti ki neredeyse düşüyordu.

Kitaplığın ardına gidip en sessiz köşede oturmuş, SBD'leri için çalışan kıza baktı. Hemen gidip karşısında dikildi. Kocaman sırıtıyordu. Hermione kafasını kaldırıp kıza baktı. "Ne oldu?"

Pansy Hermione'yi elinden tutup ayağa kaldırdı ve iki elini yanaklarına koyup kızın dudaklarına bir öpücük bıraktı. Gülümseyerek dudaklarını diğerinden ayırdı.

"Harry ve Draco da aynısını yaptı." Hermione şok olarak elindeki kitabı düşürdü. "NE!?" Madam Pince ikiliyi dışarı atmıştı bile. Hermione zıplayarak çığlık atmaya başladı.

"SONUNDA ANLADILAR MI!?" Pansy de onunla zıplıyordu. "HAYIR AMA BU DA BİR GELİŞME!" İki kız birbirlerine sarılıp çığlık atmaya devam etti. Sevinç nidalarını bölen ise Profesör Potter'ın sesiydi.

You Can't See My PainHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin