İki kız da korkarak Profesörlerine döndüler. Ama onların aksine James Potter'ın ela gözleri ışıldıyor, yanı sıra da gülüyordu. "Çığlık atmak istiyorsanız yatakhanenize gidin kızlar. Kütüphanenin önündesiniz."
James Potter iki kıza doğru eğilip fısıldadı. "Yoksa sizi McGonagall'dan kurtaramam." Hermione gülümserken Pansy şaşırmıştı. Profesör Potter derste burda olduğundan daha sert davranıyordu.
Adam arkasını dönüp ikiliyi yalnız bıraktıktan sonra Pansy sevgilisine döndü. "Derste hiç böyle değil! Biri ona yumuşak davranmasının daha iyi olacağını söylemeli!" Hermione, Pansy'yi kendine çekip sarıldı.
"Ben sana yumuşak davranırım boşver Profesör Potter'ı." Hermione kızdan ayrıldı. Ellerini yanaklarına koydu.
"Harry ve Draco öpüştü." İki kız yeniden çığlık atmaya başlamıştı bile. Yanlarından geçenler şaşkınlıkla ikiliye bakıyor. El ele tutuşup yürümelerini garipsiyordu. Ama kızların umurunda değildi. Olmayacaktı da.
-
Draco elindeki kitabı ısırarak parçalamayı düşünürken boş sınıfa biri girdi. Sirius Black gayet mutlu bir biçimde yanına gelmişti. "Evlat, eğer o kitabı yırtmak istiyorsan sana yardım edebilirim." Draco kafasını önüne eğip gülümsedi.
Sirius Draco'nun yanında oturdu. Draco anında kafasını adamın omzuna yaslamıştı. "Ne yapacağım ben? Aptal aşıklar gibi davranıyorum. Sen ve Remus gibi."
Sirius bir kahkaha atıp oğlanın saçlarını okşadı. "Takma kafana, her şey yoluna girecektir." Draco yüzünü adamın omzuna gömüp söylendi. "O yol bana girmiş gibi hissediyorum." Sirius kafasını geriye atıp kıkırdamaya devam etti.
"Ne demezsin." Sirius bir süre sessiz kaldı. Sonra küçük çocuğa baktı. "Biliyor musun, bir zamanlar baban annene platonik aşıkken de böyle çaresizdi. Sürekli yanıma gelip çıldırana kadar her şeyi dağıtıp sonra sinirden ağlardı."
Draco şaşkınca kafasını kaldırıp adama baktı. "Ve garip olan ne biliyor musun?" Oğlan kafasını iki yana salladı. "Tıpkı senin gibi o da bu odada umutsuzca kitapları yırtıyordu." Draco gülümsedi. Babasının küçüklüğünü düşünmek garipti. Nasıl olduğu hakkında pek bir fikri yoktu.
Ama babasının Çapulcularla yakın olduğunu biliyordu. Sirius ayağa kalkıp oğlana döndü. "Sana göstermemi ister misin?" Draco heyecanlanmıştı. Ayağa kalktı. Kafasını sallayıp bekledi. Sirius simsiyah ve altın renginden oluşan asasını oğlanın anlına yasladı. Büyüyü hafifçe mırıldandı.
Draco tıpkı cisimlenmek gibi olduğunu farketmişti. Ayakları yere değdiğinde yanındaki Sirius'a baktı. "James ve Lucius da sen ve Harry kadar yakındı. Baban hiç bundan bahsetti mi sana?" Draco yutkundu.
"Hayır, geçmişten bahsetmezdi." Omuz silkip etrafa bakındı. Aynı odadaydılar. Ama yaklaşık 20 yıl öncesinde.
