4●Bende Sızlasın Her Yaran, Sen İyi Ol

44 5 0
                                    

Gözleri hala dudaklarımdaydı.

"Birine sahip olmayı istemek; şehvet, hırs ve kibirdir. Lakin birine ait olmayı istemek sadece aşk."

Hiçbir şey düşünemiyordum. İçimde bir okyanus. Yüzüyorum... Ancak bir kıyının sığlığını anlatabilir cümlelerim. Ve şu an ki beni sadece; özgürlüğün peşine düşmüş, ince, sığ bir nehri aşmış, nihayetinde okyanusa ulaşmış lakin tuzlu suyunda, yorgunca ve yalnızlık içinde boğulmuş balıklar anlar. Doğduğumdan beri sevilmediği sanarken bir insan beni 5 senedir seviyormuş... Bu fazla garip.

Hala ağaç evde oturuyorduk. Ağaç evden çıktığımız zaman şiddetli bir yağmur başlamıştı. Benim korktuğumu biliyordu ve bana bu gece burada kalmayı teklif etmişti. Tabi bir şartla, ben yatakta yatacaktım, o ise yatağın yanındaki kanepede. Yağız, tam yatağın karşısına denk gelen yerde ki küçük çalışma masasına oturdu. Masanın üstündeki lambayı yaktı ve odayı loş bir ışık ele geçirdi. Hemen yanında duran dolaptaki battaniyeyi alarak,

"Yorganın üstüne bunu da ört, üşüme." dedi.

Ansızın gözlerimi açtım. Geceyi öldüren ilk ışıklar beliriyordu ufkun ardında. İnatçı uykusuzluğuna tutunan Yağız, çalışma masasının başında sabahlamıştı.

"Günaydın. Su alacağım, ister misin?" diye sordum.

"Susamadım ancak bir kahveye hayır demem."

Gülümsedim, "yapıyorum o zaman."

Çiğnediğim parkelerin gıcırtısı dolaşıyordu karanlık küçük mutfakta. Aslında mutfak bile denmezdi ama neyse işte. Tezgahın üstünde duran saate baktım. Akrep altıyı uğurluyordu. Mutfaktaki küçük camı açtım ve yüzümü ısıran havayı kokladım bir müddet. Ne kadar yağmuru sevmesem de yağmurdan sonraki toprak kokusuna bayılıyordum. Üşüdüğümü hissettiğimde camı kapattım ve kahveyi yapmaya koyuldum.

Kahvesini tam masaya bırakırken karnımdan guruldama sesi geldi. "Şey, biraz acıkmış olabilirim."

Güldü ve,

"Mutfakta makarna için malzeme var. Yaparsan beraber yiyebiliriz."

"Sabahın bu saatinde makarna yemek, bayılırım!" diyerek mutfağa koştum. Arkamdan sesli güldüğünü hissetsem bile bir şey demedim.

Küçükken hep evde tek olduğum için sürekli makarna yapardım. Bu yüzden hem makarnayı çok severdim hem de çok lezzetli yapardım.

Makarna olurken sosunu hazırlamam gerekliydi. Fakat küçücük mutfakta baharatları bulamıyordum. En son en yukarıdaki çekmeceye bakmak aklıma geldi. Çekmeceyi havaya itebilmiştim fakat baharatlara boyum yetmiyordu. Zıplayarak almaya çalıştım, olmadı. Birden havalandığımı hissettiğimde gerilmiştim. Sonradan bunun Yağız olduğunu ve baharatlara boyum yetmediği için beni kaldırdığını fark etmiştim. Baharatları aldığımda beni yere indirmişti.

Kahkahalarımın arasından,

"Teşekkürler." dedim.

Makarna sonunda olmuştu ve bir an önce yemek istiyordum. Karnım açlıktan zil çalarken makarnayı sosuyla beraber iki ayrı tabağa koydum. Dolaba içecek bir şey var mı diye baktığımda kola olduğunu görmüştüm. Kolaları da koyduktan sonra hepsini bir tepsiye alarak içeri gittim.

Onun tabağını ve kolasını önüne koydum. Bende tabağımla kolamı alarak kanepeye geçtim. Büyük bir iştahla makarnamı yiyordum. Bir şey söyleyeyim mi? Gerçekten soslu makarnanın kölesiyim.

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin