Bugün babam İstanbul'a geldi. Gitmemek için yalvardım fakat yarın gideceğimizi söyledi. Oğuz'a telefonla ulaşamıyordum. Bu yüzden evine gittim. Kapıyı geç de olsa açtı.
-Oğuz dinle beni. Babam beni zorla Amerika'ya götürüyor. Yalvarırım izin verme buna.
-Umrumda bile değil Buse! Senin için kılımı bile kımıldatmam!
-Senin için bu kadar mı değersizim? Beni hiç mi sevmedin?
-Seni çok sevdim Buse ama sen benim sevgimi yerle bir ettin! Artık bana beni sevdin mi diye sorma!
-Sana beni Amerika'ya götürecekler diyorum. Bir daha seni belki de hiç göremem! Hiç önemi yok mu?
-Hoşçakal Buse!
-Oğuz lütfen! Bana gitmeden önce beni sevdiğini söyle.
-Senden nefret ediyorum Buse! Git artık!!
-Oğuz şunu sakın unutma. Sen benim hem ilk hem tek hem de son aşkımsın.
Ağlayarak uzaklaştım. Arkamdan baktığını hissettim. Artık herşey bitmişti. Tuğçe ile buluştum. Uzun uzun vedalaştık. Eve gelip bavulumu hazırladım. Gece boyunca gözüme uyku girmedi. Uçak saat 12.30'da Sabiha Gökçen'den havalanacaktı. Bunu da Oğuza mesaj attım. Dönüp bakmayacağını biliyordum ama yine de atmıştım.
İşte uçağa son 1.5 saat kalmıştı. Kalbimi hissetmiyordum. Annemle kısaca Istanbulda arabayla tur attık. Sadece insanlarını değil herşeyini özleyecektim bu şehrin. Haliçteki balıkçıları,Sultanahmet'in tarihi anıtlarını, feribotlarını, vapurlarını ve en çok da aşıklarını. Ve tabiki kendi aşkımı...
Eve dönünce diğer arabaya binip havaalanına doğru yol aldık. Son bir kez bakamadan evimden uzaklaştım. İşte havalimanına varmıştık. Biletler internetten alınmıştı zaten. Pasaport kontrollerine ilerlerken tuvalete girme ihtiyacı duydum. Lavoboya koştum. Aynaya baktım. Kendimi bomboş hissettim. Bu uçağa binmemeliydim. O an bir mesaj geldi. "A1 kapısına gel ve hayatının aşkını bul" yazıyordu. Bu Oğuz'dan gelmiş olamazdı. Belki de ondan gelmişti. A1 kapısını zar zor buldum. Kapının önünde elinde çiçeklerle Oğuz beni bekliyordu. Bu bir rüya mıydı?
-Oğuz!
-Aşkımın gâvurların arasına gitmesine izin veremezdim. Seni seviyorum.
-Ben de! Hem de deliler gibi!
Bavulu elimden atıp Oğuz'un kollarına koştum. Hala inanasım gelmiyordu. Aşk, aşk, aşk... Sadece aşk vardı! Ve birden elini cebine attı. Önümde eğildi. Yüzük kutusunu çıkardı.
-Hayatımın tek anlamı sensin. Ne olur gitme ve okul biter bitmez evlenelim. Hayatımın kadını olur musun?
-.....e-evet b-b-bin kere eveeeeeet!
Beni kucağına aldı ve döndürmeye başladı. Birden ayağı kaydı ve yer düştük. Üstüne düşüverdim. Ona çok aşıktım.
AŞK AŞK AŞK...