HER ŞEY BİR PLAN MI?

8 3 0
                                    


"Kitap nerede?" diye tekrarladı. Herkes birbirine bakıyordu. Rahman bu, herkesin topu birbirine atma bakışlarını sezdi ve devam etti:

"Onu da mı odada unuttunuz?" Ellerini avuç içlerini tüm yüzünde dolaştırdı. Sırtını duvara yaslayarak yere oturdu. Dizlerini kırmış kollarını da diz kapaklarının üstüne koymuştu. Artık salmıştı kendini. Ceset yok. Kitap yok.

"Kitabı en son kim gördü?"

"Ben görmedim" dedi Mert ve Ünal'a yöneltti soruyu:

"Sen gördün mü Ünal?" dedi. Ünal bir süre bekledikten sonra:

  "Hayır, görmedim." Dedi. Herkes Alp'e döndü baktı. Alp de kafasını sağa sola sallayarak haberi olmadığını belirtti. Alp, herkesten daha düşünceli görünüyordu. Bu düşünceli duruşu Rahman'ın dikkatini çekmişti. Ses'e inanmıştı fakat yine de şüphelenmeden edemiyordu. Belki de onların istediği bu şüpheydi; eğer istedikleri buysa, bunu başardıkları bir gerçekti.

  Uzun süre Alp'i göz ucuyla çaktırmadan gözlemleyen Rahman, düşünmeye devam etti. Tekrar diğerlerine dönerek:

"Tamam, yapacak bir şey yok. Herkes düşünmeye başlasın. Tekrar neler yaşadığınızı anımsayın. Kimsenin bir şey dediği yok şu an için zaman sorunumuz yok gibi duruyor. Herkes anımsamaya çalışsın tekrar elimizde ne var görelim"

  Herkes bir köşeye oturarak düşünmeye başladı. Herkes yaşadığını düşünürken Rahman, diğerlerinin ne anlattığını düşünüyordu. Kafasında oturtmaya çalıştığı çok fazla soru işareti vardı.

  Uzun süren sessizlik Alp'in konuşmasıyla bozuldu:

"Ben tam tamına yirmi tane tahta saymıştım... İmkanı yok tahta sayısının yirmi dört olmasına..." tekrar tekrar düşünmüştü. Ünal burada devreye girdi:

"Ben yirmi dört tane saydım ve eminim. Tekrar tekrar saydım tam yirmi dört tane tahta vardı. Yaklaşık onar santim uzunluğunda tahminen beşer santim eninde tahtalar vardı. Dört grup halinde sıralanmıştı. Beş-beş-yedi-yedi sıralanmışlardı." Herkes düşünüyordu. Mert de bir şey söyleme gereği duydu o anda:

"Cesedi taşıyamadım. Kendimi içeriden zor çıkardım." Herkes kaşlarını çatmış düşünüyordu. Rahman ise ilginç bir biçimde Alp'e takmıştı. Sürekli onu gözetliyor ufaktan şüpheleniyordu.

  Rahman, Alp ve Mert'in arkadaşlığı liseye kadar uzanıyordu. Liseden beri arkadaş olmalarının yanında Rahman, Alp ve Ünal'ın evleri de birbirine yakındı. Senelerce süren bir birliktelikleri vardı. Ünal, Alp'in çocukluk arkadaşıydı. Bu bağlantı sayesinde diğerleri ile tanışmıştı.

Arkadaşlıklarının Başlangıcı

  Rahman'ın kararlarını kendi kendine alması, ailesinin sorumsuzluğundan kaynaklı olsa da bu onu daha sorumluluk sahibi biri haline getirmişti. Ailesi kendi derdinde olduğu için daha rahat bir biçimde kararlarını alabiliyordu. Bu fırsattan istifade edip kendi hayatını biraz daha özgür bir biçimde şekillendirebiliyordu. Sınav sonuçları yakınlarda bir Anadolu Lisesi kazanması için yeterli değildi. Bilgisayara büyük bir merakı vardı. Yıllardır yaz aylarında bilgisayar tamircisinde çalışması; çocuk yaşta onu bilgisayardan anlayan biri haline getirmişti. Bu yarattığı fark ile kısa vadede ufak tefek paralar kazanmış bu da onu bilgisayara yönelme konusunda cezbetmişti.

  Alp, çocukluğunda genellikle oyunlara davet edilmeyen içine kapanık bir çocuktu. Arkadaşları vardı fakat hiçbirine yakın değildi. Ailesi tarafından çok fazla sahiplenilmeyen "aile" kavramını çok fazla tadamayan biri olarak büyümüştü. Sinirsel bozukluklar kafa karışıklıkları yaşıyordu fakat kimse onun bu durumuyla ilgilenmiyordu. Oku! Oku! Oku! İleride ne olacaksın? Sorusunu soranı çok fakat peki, şu an nasılsın? diye soran kimsesi yoktu. Ünal ile ilkokulda tanışmış yakın arkadaş olmuşlardı. Bu yakınlığın temelinde ailelerinin de görüşmesi yatıyordu. Ünal ile birlikte çocukluğunu geçirmiş birçok şeyi beraber deneyimlemişlerdi. Alp'in amcası bilgisayar konusunda çok bilgili biriydi. Alp'in de bilgisayar ile ilgilenmesi gerektiğini düşünüyor ve ona sürekli bilgisayar ile ilgili bilgiler öğretmeye çalışıyordu. Ona göre bilgisayar gelecekte çok daha önemli yerlere gelecek bir teknolojiydi ve Alp'in de hayatını kazanması için gereken doğru bir araçtı.

  Rahman'ın lise tercihlerini dershane rehber öğretmeni ile yapmıştı. Aklında olmayan bir okulu öğretmeninin tercihi ile listeye eklemiş ve o okulu kazanmıştı.

  Alp'in tercihlerini amcası yapmış ve ilk sıraya 75. Yıl Bilgisayar Teknik Lisesi'ni yazmıştı.

  Mert'in tercihlerini babasının öğretmen bir arkadaşı ile yapmıştı. Tek tercih olarak 75. Yıl Bilgisayar teknik lisesini yazmışlardı. O olmaz ise yakınlardaki normal liselerden birine gidecekti.

  Rahman bir sene öncesinden okula başlamış daha sonra Alp ve Mert okula gelmişti. Üçünün de ortak noktası metal müzikti.

  Rahman'ın ilk metal müzik deneyimi ağabeyinin yardımı ile olmuş daha sonra rock/metal müzik tarzlarını dinlemeye başlamıştı. Alp'in de müzik deneyimi babasının katkısı ile başlamış ve devam etmişti. Bu ortak noktaları onların tanışmalarına sebebiyet verecekti. İlerleyen zamanlarda müzik ile ilgilenen bu gençlere bir kişi daha katılacaktı. Mert...

  Mert de diğerleri gibi kendi içine kapanık özel bir çocuktu. Güzel bir çevrede büyümüş fakat bastırılmış ve belirli çevrelere sıkışıp kalmıştı. Tek tük kendisine yakın hissettiği arkadaşları oluyordu bir şeyler deneyecek bir çevreye de sahipti fakat onu diğerlerinden çokça ayıran aşırı duygusal hassas yapısıydı. Diğer arkadaşları da duygusal hassas insanlardı fakat Mert diğerlerine göre çok daha kırılgandı. Bu duygusal yapısı onu çok yoruyor hayal kırıklıklarına sebebiyet veriyor ve bu da kısa sinirsel patlamalarla sonuçlanıyordu. Mert'in arkadaş canlısı olduğu bütün çevresince onaylanmış bir şeydi. Lise yıllarında kendini yavaş yavaş bulmuş olsa da birçok hayal kırıklığıyla büyümüştü. Çok şey istiyor fakat çok az şey oluyordu.

  Müzik bu üçlüyü birbirine bağlayan en önemli noktaydı. Rahman şarkı söylüyordu. Alp de müzik ile ilgilenmek ve bas gitar çalmak istiyordu. Arkadaşlarının da yönlendirmesi ile bas gitara başlamıştı. Mert, elektro gitar çalmaya başladı. Herkesin kaçış noktası müzik olmuştu. Onları asıl birleştiren şey okul değil, müzikti.

  Bir müzik grubu kurmuşlardı. Liseler arası müzik yarışmalarına katılmış birçok kez stüdyoya gitmiş Kadıköy sokaklarında gençliklerini yaşamışlardı. Tanışmalarından önceki boş geçen stresli günlerini birbirleriyle atlatıp yeni şeyler yaşamaları onları birbirini sıkıca bağlıyordu. Bu bağın bir ömür süreceğinden hiçbirinin şüphesi yoktu.

  Ünal, diğerlerine göre ailesel sorumsuzluğa daha çok maruz kalmıştı. Ailesinin ondan pek bir beklentisi yoktu. Yük olmasın yeter gözüyle bakılan bir çocuktu. Yaşına yakın olan bir kardeşi vardı. Bu durum, durumu iyi olmayan ailelerde bir çileydi. Dersleri iyi değildi ilgi alakası da yoktu. Hiçbir şeye ilgi duymuyor hatta hiçbir şey yapmak istemiyordu. Liseden sonra okumak yerine çalışmaya karar vermişti ya da buna yönlendirilmişti dense daha doğruydu... Paranın gücünü fark etmiş onu elde etmenin daha garanti bir yol olacağını düşünmüştü. Ailesinden onu kurtaran tek şey paraydı. Bu parayı elde edince kafası daha da rahat ediyordu. Annesi de babası da ondan bir şey bekliyordu. Bu şey de "para" idi. Onu sağladıktan sonra hiçbir şeyin bir önemi yoktu. Bunun farkındaydı ve o da gereğini yapıyordu.

  Alp ile ailelerinin görüşmesi sayesinde yakın arkadaşlık kurmuşlardı. Birçok şey deniyor. Sokaklarda yeşeriyorlardı. Lise okurken de bir işte sürekli çalışıyor olması onu hayata erken itmişti. Daha büyümeden büyümüş kabul edilmişti. Bu erken atılım onun birçok şeyi tatmasından alıkoymuştu. İçine kapanık olma durumu diğerlerine göre daha uzun sürmüştü. 

  Belki de üçüyle aynı okulda okusa o da bu birliktelikten erken yararlanıp hayatını daha da yoluna koyabilecekti. Bu geç de olsa mümkün oldu. Alp onu Rahman ile tanıştırdı ve yakın bir arkadaşlıkları oldu. Rahman ile tanışması sonrası biraz daha sosyal yaşama dahil olan Ünal'ın karakteri daha da oturmuştu.

  Dört kişinin de ortak noktaları ne okul ne de müzikti asıl ortak noktaları; bastırılmış, itilmiş ve dışlanmış insanlar olmalarıydı. Ailelerinin sorumsuz olduğu onlardan kopuk olduğu, en net gerçeklikti.

  Tüm bunların ışığında aralarında nasıl bir hain olabilirdi ki? Hepsi birbirine çok bağlıydı. Hepsi birbirini çok seviyordu. 

 ARALARINDA GERÇEKTEN BİR HAİN VAR MI?
 HER ŞEY BİR PLAN MI?


DEVAM EDECEK

Lanetli Paradoks(Videolu Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin