Umarım beğenirsiniz ^•^
5. Bölüm
"İkizin olduğunu neden söylemedin?"
Yazdıktan sonra cevap yazmasını bekledim. Bekledim, bekledim ve yine bekledim. Sanırım beyefendi uyuyordu.
Çaresizce ofladıktan sonra alt kata, mutfağa indim. Acıkmıştım. Annemi uyandıramazdım. Dolabı açıp ne yapabilceğime baktım. Sanki bana inat tüm çerezler bitmiş gibiydi. Çaresizce oflayıp kaderime razı gelmeden önce aklıma gelen fikirle odama koştum.
Masanın üstünde duran telefonumu kaptım ve rehberden Nisa'nın adını buldum. Az önce mesaj atmış olsam da arama tuşuna bastım.
İki çalıştan sonra hattın diğer ucundan Nisa'nın sesini duydum.
"Efendim Açelya?"
"Nasılsın Nisa?" dedim.
"İyiyim tatlım. Birşey mi oldu? Az önce mesaj da atmıştın?" dedi. Sesi endişeli geliyordu.
"Yok bir sorun yok. Sadece birlikte kahvaltı yapmak ister misin diye soracaktım." dedim.
"Tabi, nerede?" diye sorduktan sonra adresi verdim.
Giyinmek için dolabının karşısına geçtim ve içinden mor lakosumu, ve mavi şortumu aldım. Ayağıma pembe spor ayakkabımı giyip, makyaj masasına yöneldim. Rimel sürüp ince bir eyeliner çektim, dudaklarımı da hafif bir parlatıcıyla renklendirdikten sonra saçımı salıp fön çektim.
Aynadaki görüntüme baktıktan sonra gülümsedim ve çantamı aldım. Evden çıkmadan önce, buzdolabının üzerine, dışarı çıktığıma dair ufak bir not koydum ve evden ayrıldım.
Buluşacağımız yere geldikten sonra masalardan birine oturdum. Beş dakika geçmeden Nisa'da gelmişti. Selamlaştıktan sonra siparişlerimizi verdik ve yemeğe başladık.
Kahvelerimizi de içtikten sonra saat 12'ye geliyordu. Kahvemden bir yudum aldıktan sonra "Ee? Şimdi nereye gidiyoruz?" diyen Nisa'nın sesini duydum. "Hmm. Alışverişe ne dersin?" dediğimde kocaman gülümsedi ve "Harika olur." dedi. Bende içten bir şekilde gülümsedim ve hesabı ödeyip oradan ayrıldık.
Şu an çok büyük bir mağazanın önünde duruyorduk. İçeri adım atmamla soğuk havanın yüzüme tokat gibi çarpması bir olmuştu. Serin havayla rahatladıktan sonra mağazalardan birine girdik. Birkaç birşey denedikten sonra ayrıldık. En son giydiğimiz mağazada, Nisa elime birkaç birşey tutuşturdu. "Git ve bunları giy." diye emir verdikten sonra kavimlerden birine sürükledi beni.
Kabinin içindeyken elimdekilere baktım. Hepsi takım halindeydi. Birinci askıda hardal rengi gibi bir renkte şort ve kırmızı, kalın askılı, tülümsü birşey vardı. Üstümdeki, şortun biraz üstünde bitiyordu ve belinde, şortla aynı renkte ince bir kemer vardı.
Üstümdekileri bir çırpıda çıkardıktan sonra elimdekleri giyip kabinden çıktım. Aynada bir şağa bir sola dönüp nasıl olduğuna baktıktan sonra Nisa'nın yanına gidip "Nasıl olmuş?" diye sordum. Askıları karıştırmayı bırakıp bana döndü ve gülümsedi.
"Harika olmuş. Kesinlikle almalısın." dedi. Kafa sallayıp gülümsedim ve tekrar kabine girdim. Dİğer elbiseleri de denedim. Neredeyse hepsini aldıktan sonra mağazadan ayrıldık. Yolda gördüğümüz bir yerden dondurma aldık ve evimize gittik.
Dondurmamı bitirmeden hemen önce eve girdim. Merdivenleri çıkıp odama girmeden önce içeriden bir ses duydum. Önce annemlerdir diye düşünsemde, eve girerken onları görmediğimi hatırladım. Korkuyla dudaklarımı kemirmeye başladım.
Eğer içerde bir hırsız varsa, onu nasıl yakalamalıyım? Polisi mi arasam? diye düşünüp bir sağa bir dola dönüyordum. Tam arkamı döndüğüm sırada kapının açılma sesini duydum. Gözlerimi kapatıp sesli bir şekilde yutkundum ve dua etmeye başladım.
Gözlerim hala kapalıyken arkamdan bir öksürük sesi duymamla neredeyse yerinden sıçrıyordum. Öksürük sesi gittikten sonra arkamdakine yalvarmaya başladım.
"Lütfen hırsız bey, bana birşey yapmayın. Lütfen öldürmeyin beni. Daha çok gencim. Hem okulum var, okuyacağım ben. Eğer şimdi beni öldürmeyip okumama izin verirseniz söz veriyorum isimden kazandığım paranın %30 'unu size vereceğim." dedim. Salak kafalı! %30 mu? Daha üksek fiyat teklif etmelisin.
"Peki %50 olsun." dedim. Arkamdaki kişi cevap vermedi. Sadece güldüğünü duydum.
"Gülmekte haklısınız. %50 az. Son teklifim %85. Kusura bakmayın ama daha fazlası olmaz." dedim kabul etmesini umarak.
"Tamamını isterim." dedi tanımadığım erkek sesi. Sesi duyduğum anda gözlerimi sımsıkı kapattım. Eğer açsaydım ağlayacağımdan emindim.
"Peki tamam. Kabul. Hepsini vereceğim. Ama lütfen canımı bağışlayın." dedim. Gözlerimi açtım, hala arkan dönuktü. Gözlerimi açar açmaz ağlamaya başladım. Eskiden yaşadığım bir olay aklıma gelince gözyaşlarımım şiddeti de artmıştı.
Hâla ağlamaya devam ederken arkamdaki adamdan bir kahkaha yükselince biraz afalladım. Gözlerimi braz açmıstım.
"N-neden gülüyorsunuz?" diye sordum kekeleyerek. O sırada arkadaki şahısın ellerini omzuna koymasıyla yerinde sıçradım ve çığlığı bastım.
"İMDAAT!!!" diye bağırdım ve gözyaşlarımin şiddetini arttırdım. Yere çöktüm ve bacaklarını kendime çekip etrafına kollarını doladım. Başımı elleriyle kapattım ve titremeye başladım.
Az önce kahkaha atan adamın yanıma geldiğini hissettim ve konuşmaya başladı.
"Lütfen ağlama." dedi ses. Bu sesin sahibi çok iyi tanıyordum. Bu kişi Ediz'den başkası değildi.
Ellerimle sardığım başımı kaldırdım ve Ediz'e baktım. Vücuduna gelişi güzel yumruklar atarak ağlamaya devam ettim.
"Neden yaptin bunu? Salak! Ne kadar korktuğumdan haberin var mı? Seni hırsız sandım!" diye bağırdım. Yüzündeki eğlenen ifadesi anında yok oldu. Kollarını bana sarınca otomatikman bende ona sarıldım.
Gözyaşlarımın gömleğini ıslatmasına izin verdim ve ağlamaya devam ettim. Beni sakinleştirmeye çalışmak için başıma küçük küçük öpücüklker konduruyordu.
Öpücük faslı bittikten sonra başımı kaldırdım ve ona baktım. Gözleri soru sorar gibiydi.
"Ne olduğunu anlatmak ister misin?" diye sorduğunda burnunu çektim ve başımı olumlu anlamda aşağı yukarı salladım. Derin bir nefes aldım ve dolu gözlerle Ediz'e baktım.
Kısa oldu farkındayım ama elimden bu kadar geliyor. Diğer bölümlerde daha uzun yazmaya çalışıcam.
Okuyan ve oy veren herkese çok teşekkür ederim. Bölüm sınırı +2 vote. Yine
Herneyse bu arada ithaf isteyen yorum yapabilir.
Sizi seviyorum, diğer bölüme kadar kendinize iyi bakın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kız Kardeşim
ChickLitEmin olun hayatınıza Ediz gibi biri girseydi, hayatınız Açelya'nınkinden farklı olmazdı.